Danıştay Kararı 9. Daire 2021/2211 E. 2023/1486 K. 13.04.2023 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2021/2211 E.  ,  2023/1486 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2021/2211
Karar No : 2023/1486

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: … Yağ Yem Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesinde düzenlenen şirket ortağının kusursuz sorumluluğunun, şirkete konulan veya konulması taahhüt edilen sermayeden kaynaklanan mali bir sorumluluk olduğu, bu sorumluluğun Anayasa Mahkemesi’nin 13/12/2017 tarih ve E:2016/14, K:2017/170 sayılı kararında belirtildiği gibi, ortağın şirket yönetimindeki görev ve yetkilerinden, şirket faaliyetleri üzerindeki denetim ve gözetim hakkından ileri geldiği, bu halde olayda, şirketten ayrıldığı için şirket yönetiminde söz ve denetim hakkı bulunmayan eski ortağın, yasal defter ve belgelerin yeni yönetim tarafından ibraz edilmemesi sonucunda, sırf defter ve belgelerin kendi ortaklık dönemine ilişkin olması nedeniyle sorumlu tutulamayacağı açık olduğundan, asıl borçlu şirketten alınamayan vergi ve cezaların tahsili amacıyla davacı adına ödeme emri düzenlenerek tebliğ edilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi Kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Kesinleşen kamu alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceğinin tespit edilmesi üzerine, alacağın davacının sorumlu olduğu döneme ilişkin kısmı için davacı adına ortak sıfatıyla ödeme emri düzenlendiği, düzenlenen ödeme emrinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının ilgili döneme ait sorumluluğunun devam ettiği iddiasıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
… Yağ Yem Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından, sermaye hisseleri oranında, doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları, ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların, devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı hükümleri yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun “bir ödeme emri” ile tebliğ olunacağı; 58. maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı, kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığını ileri sürerek 15 gün içerisinde vergi mahkemesinde dava açabileceği hüküm altına alınmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları hâlinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği; yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hüküm altına alınmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davacının, … Yağ Yem Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin, 23/01/2015 tarihinden 07/03/2016 tarihine kadar ortağı olduğu, şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra, şirketin 2015 yılına ilişkin iş ve işlemlerinin incelenmesi amacıyla, şirket yetkilisi … ‘a tebliğ edilen 05/11/2018 tarihli defter ve belge isteme yazısına rağmen defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi üzerine düzenlenen vergi inceleme raporu dayanak alınarak asıl borçlu şirket adına re’sen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarının yapıldığı, şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen amme alacağının tahsili amacıyla da davacı adına hissesi oranında şirket ortağı sıfatıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
6183 sayılı Kanun’un 35. ve 213 sayılı Kanun’un 10. maddeleri ile Anayasa Mahkemesinin 19/03/2015 tarih ve E:2014/144, K:2015/29 sayılı kararı ile 13/12/2017 tarih ve E:2016/14, K:2017/170 sayılı kararı birlikte değerlendirildiğinde; limited şirket ortaklarının ve kanuni temsilcilerin sorumluluklarının farklı içerikler taşıdığı, kanuni temsilcilerin vergi ile ilgili ödevlerin yerine getirilmemesi nedeniyle sorumlu tutuldukları ve sonraki dönemlerdeki kanuni temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri nedeniyle, önceki kanuni temsilcilere sorumluluk yüklenemeyeceğinin kural olarak belirlendiği, limited şirket ortakları için benzer bir hüküm bulunmadığı ve limited şirket borcundan doğrudan doğruya sorumlu tutuldukları, kanuni temsilcilerin, borcun tamamından müteselsilen sorumlu oldukları halde, ortakların sorumluluğunun sermaye payına isabet eden borçla sınırlandığı ve kanuni temsilcilere rücu olanağı tanınmış olmasına karşın ortaklara böyle bir rücu olanağı tanınmaması karşısında şirket ortaklarının ve kanuni temsilcilerin takibinin ayrı değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmış ve ortak olan şahsın devirden önceki dönemlere ait amme alacağından doğan sorumluluğunun kusursuz sorumluluk ilkesine dayanması nedeniyle şirketten ayrıldıktan sonra ibraz yükümlülüğü gibi diğer bir takım vergisel ödevlerin yerine getirilmemesi nedeniyle ortaya çıkacak vergi ve cezai sorumluluğun borcun ait olduğu dönemde ortak olanları da kapsadığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, dava konusu ödeme emri içeriğinde yer alan 2015 yılı muhtelif dönemleri için salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile hesaplanan gecikme faizinin; davacının şirketteki hisselerini devretmesinden sonra seçilen kanuni temsilci tarafından defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesinden kaynaklandığı görülmekle birlikte; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Limited şirketlerin amme borçları başlıklı” 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları kuralı gereğince, şirket ortağı için, şirket yetkilisinin sorumluluğundan farklı olarak borcun doğmasında herhangi bir kusurunun olup olmadığına bakılmaksızın, hissedar olmasının, hissesi oranında borçtan sorumlu olması için yeterli olduğu ve kendi dönemi ile hissesi oranında doğan borçtan sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, Bölge İdare Mahkemesince, dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarname ve ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edilerek şirket nezdindeki takip yollarının usulüne uygun biçimde tüketilip tüketilmediği, alacağın asıl borçlu şirket nezdinde kesinleştirilip kesinleştirilmediği hususları da dikkate alınmak suretiyle dosyanın yeniden incelenerek karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
Davalının temyiz isteminin kabulüne,
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 13/04/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.