Danıştay Kararı 9. Daire 2020/1325 E. 2020/4828 K. 03.11.2020 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2020/1325 E.  ,  2020/4828 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2020/1325
Karar No : 2020/4828

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) … ve İşletme. Gel. İnş. ve Turizm A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVALI) … Belediye Başkanlığı-…
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı tarafından, lehine 49 yıllığına irtifak hakkı tesis edilmiş, mülkiyeti Hazine’ye ait olan İstanbul İli, Beşiktaş İlçesi, … Ada, … -… pafta, … ve … parselde bulunan arsa ile üzerine inşa edilen turistik otel ve Çırağan Sarayı’na ilişkin olarak, adına 2018 yılı için tahakkuk ettirilen emlak (bina) vergisi ile taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesi … tarih ve E:… , K:… sayılı kararında; dava konusu tahakkukun emlak (bina) değerine, arsa payının ilave edilmemesi gerektiği iddiası yönünden; 4271 sayılı Türk Medeni Kanunu’un 718. maddesi gereğince, arazi üzerindeki binalar bakımından araziden ayrı bir mülkiyet düşünülmesinin mümkün olmadığı, zaten arsanın kullanılış tarzının doğrudan mükellefi tayin edeceği, bu nedenle arsa, bina ile birlik teşkil ediyorsa arsa payının da ilave edilerek bina vergisinin ödenmesinin gerekeceği, arsanın mülkiyetinin Hazine’ye ait olmasının ise bir fark yaratmayacağı, nitekim dava dilekçesine ekli “Üzerinde İrtifak Hakkı Kurulacak Tapu Kaydı” başlıklı taahhüt senedinde, Çırağan Sarayı binası ile bitişiğindeki arsa üzerinde 5 yıldızlı lüks bir otel ve işletme üniteleri yapılmak üzere bahse konu irtifak hakkının tesis edildiği belirtilmiş olduğundan ve mevcut durumda inşa edilen otelin ve tesislerin arsadan ayrı/bağımsız, arsanın ise bu yapılardan ayrı/bağımsız bir işlevi olması düşünülemeyeceğinden, kullanılış tarzı itibarıyla bina ile birlik teşkil eden arsanın, emlak değerine ilave edilmesi işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı, davacı şirket lehine irtifak hakkı tesis edilmiş bulunan arsa ile ilgili olarak tapu senedinde “1. ve 2. derecede korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır” açıklamasının yer almasının yanı sıra Mahkemelerince E: … sayılı dava dosyasında verilen ara kararına cevaben davalı idarece sunulan yazıdan, ihtilaf konusu taşınmazın “Yıldız Parkı Tarihi ve Doğal Sit Alanı” içinde kaldığının belirtilmesi nedeniyle 2863 sayılı Kanun’un 21. maddesi uyarınca büyükşehir sınırları içinde yer alan ve turistik otel olarak ticari faaliyette kullanılan söz konusu taşınmazların, hesaplanan emlak vergisinin yarısından muaf olmaları gerektiği anlaşıldığından davacı adına tahakkuk ettirilen emlak vergisi ile taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payının yarısında hukuka aykırılık, fazlaya ilişkin kısmında ise hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurularına konu kararın, usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir nedenin bulunmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
DAVALI İDARENİN İDDİALARI: Söz konusu taşınmaz üzerinde davacı lehine tesis edilen irtifak hakkının intifa hakkı niteliğinde olduğu, bu nedenle arsa vergisinden intifa hakkı sahibi davacının sorumlu bulunduğu, davacı tarafından verilen beyannamede muaf olunan miktar boş bırakılmak suretiyle zımnen herhangi bir muafiyetin bulunmadığının kabul edildiği, 1991 yılında inşaatı biten otel için muafiyet uygulanmaması gerektiği iddialarıyla kararın aleyhe olan kısmının bozulması istenmiştir.
DAVACININ İDDİALARI: Emlak vergisi değerine arsa payının ilave edilmesinin hukuka aykırı olduğu, Hazine’ye ait arsa üzerinde intifa hakkı bulunmayıp üst hakkının bulunduğu ve üst hakkı sahibinin arsa yönünden emlak vergisi mükellefi olarak düşünülemeyeceği, her sene Hazine’ye ait arsa için kira ve kar payı ödemesinde bulunulduğundan ayrıca emlak vergisi tahakkuk ettirilmemesi gerektiği iddialarıyla kararın aleyhe olan kısmının bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
DAVALI İDARENİN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DAVACININ SAVUNMASI : Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … ‘İN DÜŞÜNCESİ: Davalı idarenin temyiz isteminin reddi, davacı temyiz isteminin ise emlak vergisi değerine arsa payının ilave edilmesine ilişkin iddia yönünden kabulünün gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacının duruşma istemi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununun 17/2. maddesi uyarınca uygun görülmeyerek işin esasına geçildi;
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacı tarafından, lehine 49 yıllığına irtifak hakkı tesis edilmiş, mülkiyeti Hazine’ye ait olan arsa ile üzerine inşa edilen turistik otel ve Çırağan Sarayı’na ilişkin olarak, adına 2018 yılı için tahakkuk ettirilen emlak vergisi ile taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payının kaldırılması istenilmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun mükellef başlığını taşıyan 3. ve 13. maddesinde, bina veya arazi vergisini, binanın veya arazinin maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa bunlara malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği, 12. maddesinde ise aksine hüküm olmadıkça bu Kanun’un diğer maddelerinde yer alan arazi tabirinin arsaları da kapsayacağı kurala bağlanmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 726. maddesinde; bir üst irtifakına dayalı olarak başkasına ait bir arazinin altında veya üstünde sürekli kalmak üzere inşa edilen yapıların mülkiyetinin, irtifak hakkı sahibine ait olduğu, 826. maddesinde ise; bir taşınmaz malikinin, üçüncü kişi lehine arazisinin altında veya üstünde yapı yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek yetkisi veren bir irtifak hakkı kurabileceği, aksi kararlaştırılmış olmadıkça bu hakkın devredilebileceği ve mirasçılara geçeceği, üst hakkı, bağımsız ve sürekli nitelikte ise üst hakkı sahibinin istemi üzerine tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebileceği, en az otuz yıl için kurulan üst hakkının, sürekli nitelikte olduğu kuralına yer verilmiştir.

13 Seri Nolu Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nin A/I/4-e bölümünde ise; “Başkasının arsa veya arazisi üzerine sahibinin rızası alınarak veya alınmaksızın inşa edilen binalarda, bina normal inşaat maliyet bedeline göre bulunan değere arsa veya arazi değeri ilâve edilmeyecektir. Zira Emlâk Vergisi Kanunu’nun 13. maddesi uyarınca arsa veya arazi vergisinin sahibinin ödemesi gerekmektedir.” ifadesi yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Bölge İdare Mahkemesi kararının; emlak (bina) vergisi değerine arsa payının ilave edilmesine ilişkin hüküm fıkrası dışındaki kısma yönelik davacı tarafından ileri sürülen temyiz nedenleri ile davalı idare temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
Bölge İdare Mahkemesinin, emlak (bina) vergisi değerine arsa payının ilave edilmesine yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin davacı temyiz istemine gelince;
Emlak Vergisi Kanununun yukarıda yer verilen hükümlerinden emlak vergisini taşınmaz malikinin ödeyeceği,maliki bulunan taşınmazlarda intifa hakkı tesis edilmesi halinde emlak vergisini malik yerine intifa hakkı sahibinin ödeyeceği,ancak taşınmaz malikinin ve intifa hakkı sahibinin bulunmaması halinde taşınmaza malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü; bina vergisi hesaplanırken vergi değerinin hesabında bina normal inşaat maliyetlerine göre bulunan değere Hazine’ye ait arsa değerinin ilave edilip edilmeyeceğine ilişkin bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; binaların üzerinde bulunduğu arsanın mülkiyetinin Hazine’ye ait olduğu, 49 yıllığına davacı lehine üst hakkı tesis edilerek tapuya şerh edildiği görülmüştür.
Üst hakkı sahibi olan ve bu hakka istinaden söz konusu binaları inşa ettiren davacı, Emlak Vergisi Kanunu’nun 3. maddesi kapsamında malik sıfatıyla bina vergisinin mükellefi bulunmaktadır. Ancak bina vergisinin mükellefi olmakla birlikte dosyada mevcut belgelerde binaların üzerinde bulunduğu arsaların mülkiyetinin Hazine’ye ait olduğu görüldüğünden ve davacı sadece binanın maliki olduğundan, emlak vergisi değerinin hesabında bina normal inşaat maliyetlerine göre bulunan değere arsa değerinin ilave edilmemesi gerekmektedir.
Kaldı ki 13 Seri Nolu Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nin A/I/4-e bölümünde yer alan açıklamalar da bu doğrultudadır.
Bu nedenle davacıya ait binanın emlak vergisi hesaplanırken bina normal inşaat maliyet bedeline göre bulunan değere, Hazine’ye ait olan arsa değerinin ilave edilmesi suretiyle yapılan tahakkuk işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı temyiz isteminin reddine, davacı temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurularının reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının; emlak (bina) değerine arsa payının ilave edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığına ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA, diğer kısımların ONANMASINA,
3. Temyiz isteminde bulunanlardan … TL maktu karar harcının alınmasına,
4. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 03/11/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.