Danıştay Kararı 9. Daire 2019/7080 E. 2020/5107 K. 17.11.2020 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2019/7080 E.  ,  2020/5107 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2019/7080
Karar No : 2020/5107

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) … Vergi Dairesi Müdürlüğü – …
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVACI) … Yayıncılık A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K: … sayılı kararının; davalı idarece vekâlet ücreti yönünden, davacı tarafından esas yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, şirketin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yönetiminde olduğu dönemde, 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılıp ödenen vergi borçlarında; gecikme zammı yerine TEFE/ÜFE oranları dikkate alınarak hesaplanan tutarın iadesi istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ve yasal faiziyle birilikte iadesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen bozma kararına uyan Vergi Mahkemesince; davacı şirketin yönetiminin, 30/03/2007 tarihinden 23/07/2013 tarihine kadar 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) yönetiminin elinde olduğu, anılan dönem içerisinde şirketi 5411 sayılı Kanun hükümlerine göre yönetmeye yetkili kurul tarafından, 6111 sayılı Kanun çerçevesinde uyuşmazlığa konu vergi ziyaı cezalı tapu harcının yapılandırılıp ödendiği, davacı şirket açısından, TMSF yönetiminde bulunduğu dönemde 5411 sayılı Kanun’dan kaynaklanan yetkiler kullanıldığından, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda yer alan mücbir sebep hallerinden birinin bulunmadığı, diğer bir ifadeyle, şirketin yetkili kurullarının aktif olarak görev yaptığı ve yetkilerini kullandığı görüldüğünden, mücbir sebep halinden bahsedilemeyeceği ve mücbir sebep bulunduğundan bahisle gecikme zammı işlemeyeceğinin kabulünün mümkün olmadığı, uyuşmazlığa konu borcun 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılması neticesinde talep edilen gecikme zammının nev’i değiştirdiği ve 6111 sayılı Kanun’un 2/1-a. maddesine uygun olarak Kanun’un yayımlandığı tarihe kadarki TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak şirket borcunun taksitlendirildiği, dolayısıyla gecikme zammı olarak iadesi istenilen ödeme tutarının, gecikme zammı olmayıp gecikme zammı yerine alınan TEFE/ÜFE oranındaki meblağ olduğu, şirketin yetkili kurulları tarafından, 6111 sayılı Kanun uyarınca borcun yapılandırılması yönünde irade gösterildiği ve taksit tablosuna göre ödeme yapıldığı görüldüğünden, olayda mücbir sebep bulunmaması ve iadesi istenilen tutarın da gecikme zammı niteliğini taşımaması sebebiyle davacının iade başvurusunun reddinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:

DAVALI İDARENİN İDDİALARI : Davalı idarenin vekil ile temsil edildiği, davanın ret ile sonuçlanmasına karşın Mahkemece vekâlet ücretine hükmedilmediği iddiasıyla kararın vekâlet ücreti yönünden bozulması istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Şirketin, 2000 yılından itibaren, TMSF tarafından konulan tedbirler nedeniyle faaliyette bulunamaz hale geldiği, bu durumun TMSF tarafından da tespit edildiği, 6111 sayılı Kanun’dan faydalanmak için başvuran temsilcilerin, devletin atadığı ve devleti temsilen şirketi yöneten kişiler olduğu, 6111 sayılı Kanun’a göre yapılandırılan borçlar için de 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uygulanmak zorunda olduğu, tüm mal varlığına el konulmasının ve vergi borcunun ödenmeyip faiz hesaplanmasının mülkiyet haklarını ihlâl ettiği iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Davacı temyiz isteminin reddi ile kararın redde ilişkin kısmının onanması; davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile kararın vekâlet ücreti yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacı şirket tarafından, şirketin TMSF yönetiminde olduğu dönemde, 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılıp ödenen vergi borçlarında; gecikme zammı yerine TEFE/ÜFE oranları dikkate alınarak hesaplanan tutarın iadesi istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ve yasal faiziyle birilikte iadesi istemine ilişkindir.
İLGİLİ MEVZUAT:
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade ettiği, 168. maddesinin son paragrafında, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınarak avukatlık ücretine hükmedileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde, yargılama giderleri ile ilgili bu Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nu yürürlükten kaldıran 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama Giderlerinin Kapsamı” başlıklı 323. maddesinde “Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti” yargılama giderleri arasında sayılmış, 326. maddesinde de, “Kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.” hükmüne yer verilmiştir.
Karar verildiği tarihte uygulanacak olan ve 02/01/2019 tarih ve 30643 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Ücretin Tümünü Hak Etme” başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasında, hangi aşamada olursa olsun, dava ve icra takibini kabul eden avukatın, tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanacağı, aynı Tarife’nin “Danıştayda, Askeri Yükek İdare Mahkemesinde, Bölge İdare, İdare ve Vergi Mahkemelerinde Görülen Dava ve İşlerde Ücret” başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasında da, Danıştayda ilk derecede veya duruşmalı olarak temyiz yoluyla görülen dava ve işlerde, idari ve vergi dava daireleri genel kurulları ile dava dairelerinde, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde birinci savunma dilekçesi süresinin bitimine kadar anlaşmazlığın feragat ya da kabul nedenleriyle ortadan kalkması veya bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi durumunda Tarife’de yazılı ücretin yarısına, diğer durumlarda tamamına hükmedileceği ifade edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür. Anılan Kanun’un 50. maddesinin 4. fıkrasında, “Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır.” hükmü bulunmaktadır.
Bu durumda, mahkeme kararlarının Danıştay tarafından bozulması halinde, mahkemelerce bozmaya ilişkin kararlar üzerine yeniden verilen kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları, bozma kararındaki esaslara uyulup uyulmadığı yönünden incelenebilecektir.
Temyiz istemine konu yapılan kararın Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 06/03/2018 tarih ve E:2016/11321, K:2018/1277 sayılı kararındaki esaslar doğrultusunda verildiği anlaşıldığından, temyiz konusu karar usul ve hukuka uygun olup, davacı tarafından dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin vekâlet ücretine ilişkin temyiz istemine gelince;
Olayda, davalı idare vekil vasıtasıyla temsil edilmesine ve birinci savunma dilekçesinin yasal süresi içerisinde vekil tarafından verilmesine karşın, Vergi Mahkemesince Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen bozma kararına uymak suretiyle davanın reddine karar verilmiş ve davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiştir.
Bu durumda davalı idare vekilinin avukatlık ücretinden yararlanması gerektiğinden, vekâlet ücretine hükmedilmeksizin verilen Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacı temyiz isteminin reddine, davalı idare temyiz isteminin kabulüne,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının redde ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA, vekâlet ücreti yönünden BOZULMASINA,
3. Temyiz isteminde bulunan davacıdan, …-TL maktu harcın alınmasına,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.