Danıştay Kararı 9. Daire 2019/4334 E. 2022/149 K. 01.02.2022 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2019/4334 E.  ,  2022/149 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2019/4334
Karar No : 2022/149

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla hükmedilen karar ve ilam harcının tahsili için düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararıyla; ödeme emri içeriği yargı harcına taşınmazın aynına ilişkin bir kararda hükmedildiği, taşınmazın aynına ilişkin kararların kesinleşmedikçe infazının mümkün olmadığı, bu nevi davalarda hüküm altına alınan yargılama giderlerinin de karar kesinleşmeden infaz edilemeyeceği, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle kararda hüküm altına alınan ilam harcının tahsili için düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dairelerince yapılan işlemin amacının mahkeme kararı ile hüküm altına alınmış ve vadesinde ödenmemiş amme alacağının tahsilini sağlamak ve hazinenin gelir kaybını önlemek olduğu, düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ: Daire kararında belirtilen gerekçe ile Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacı adına, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla hükmedilen karar ve ilam harcının tahsili için düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; 58. maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı iddiası ile tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait davalara bakan vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceği düzenlenmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde; yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı, 1 sayılı Tarife’de yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu, 28. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin, geri kalanının, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, aynı Kanun’un 37. maddesinde, bu kanunda ödeme zamanı gösterilen harçlardan süresinde ödenmeyenlerin, ilgili mahkeme ve daireler tarafından, sürenin sonundan itibaren onbeş gün içinde bir yazı ile o yerin vergi dairesine bildirileceği ve harçların vergi dairesince tahsil olunacağı, yazıda; harcın nevi ve mahiyeti, miktarı, mükellefin soyadı ve adı ve en son ikâmet adresinin açık olarak gösterileceği ifade edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinin kapsamı” başlıklı 323. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, başvurma, karar ve ilam harçları yargılama giderleri içerisinde sayılmış, ”Yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı 326. maddesinde, “(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. (2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. (3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.” hükmüne, “Yargılama giderlerine hükmedilmesi” başlıklı 332. maddesinde de “(1) Yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedilir. (2) Yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilir. (3) Hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceği, mahkemece ilamın altına yazılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yine 6100 sayılı Kanun’un 367. maddesinin 2. fıkrasında, taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların kesinleşmedikçe yerine getirilemeyeceği düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun, “Müteselsil borçluluk” başlıklı 162. maddesinde, “birden çok borçludan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse, müteselsil borçluluk doğar. Böyle bir bildirim yoksa, müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hâllerde doğar.” hükmü bulunmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
6100 sayılı Kanun’un yukarıda metnine yer verilen hükmü ile taşınmazın aynına ilişkin kararların kesinleşmeden icrası engellenerek ileride telafisi güç veya imkansız zararların doğmaması amaçlamıştır. Diğer bir ifadeyle; tapu iptali ve tescili davasında tescil kararının icrası üzerine taşınmazın satışı veya devri mümkün olup ileride kararın bozulması durumunda, eski malikin haklarının telafisi güç olacağından, bu tür durumların önüne geçilebilmesi için kanun koyucu tarafından bir önlem alınmıştır. Sonuç olarak bu önlem, taşınmazın aynına ilişkin kararlarla sınırlıdır. Harçlar Kanunu bakımından ise yargı harçlarının hangi durumlarda alınacağı ve tahsil usulleri düzenlenmiş olup bu konuda, kararın türüne göre farklı bir düzenleme veya istisna öngörülmemiştir. Dolayısıyla, tapu iptali ve tescili davasında hükmedilen yargı harcının tahsil edilebilmesi için kesinleşmesinin gerekmemesi karşısında kararın gerekçesinde isabet görülmemiştir.
Diğer yandan, 6098 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen 162. maddesi hükmü dikkate alındığında, tarafların kendi aralarında rızai olarak müteselsil sorumluluk öngörmesi dışında, açık bir kanun hükmü bulunmadıkça müteselsil sorumluluk hükümlerinin uygulanamayacağı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla müteselsil sorumluluğun istisnai bir sorumluluk türü olduğu söylenebilir.
Yukarıda yer verilen Kanun maddelerinin incelenmesinden de görüleceği üzere, aleyhine hüküm verilenlerin birden fazla olması durumunda, karar ve ilam harçlarından müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin açık bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Dolayısıyla, karar ve ilam harcına hükmedilen mahkeme kararında, yargılama giderlerinden, aleyhine hüküm verilenlerin müteselsilen sorumlu oldukları belirtilmemişse her biri kendi payına düşen miktardan sorumlu olacaktırlar.
Dosyanın incelenmesinden, dava dışı ….A.Ş. tarafından, davacı ile başka bir şahsa karşı açılan tasarrufun iptali davası sonucunda,… Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla 217.166,44-TL karar harcının davalılardan tahsiline karar verildiği, söz konusu kararın davacıya tebliğ edilmesine karşın davacı tarafından harcın bir aylık süre içinde ödenmemesi üzerine, harç tahsil müzekkeresinin, hükmedilen harcın tamamı üzerinden tesis edilip harç tahsil biçimi “davalılardan tahsiline” olarak belirtilerek Mahkemesince, borcun tahsili için vergi dairesine gönderildiği, vergi dairesince de dava konusu ödeme emrinin karar harcının tamamına ilişkin düzenlenip davacıya tebliğ edildiği görülmektedir.
Olayda; … Asliye Hukuk Mahkemesi kararında, karar ve ilam harcının müteselsilen tahsil edileceğine ilişkin bir ifade bulunmadığı anlaşıldığından, söz konusu karar ve ilam harcının, aleyhine hüküm verilenlerden eşit olarak tahsili yoluna gidilmesi gerekirken, tüm yargı harcının davacıdan istenilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığından, davayı kabul eden Vergi Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın …. Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 01/02/2022 tarihinde, kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.