Danıştay Kararı 9. Daire 2018/996 E. 2020/5282 K. 24.11.2020 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2018/996 E.  ,  2020/5282 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2018/996
Karar No : 2020/5282

TEMYİZ EDEN(DAVACI) : … Varlık Yönetim A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF(DAVALI) : … Kaymakamlığı
(Mal Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirketi tarafından, temlik alacağına mahsuben satın alınan taşınmazlar nedeniyle ödenen …-TL tahsil harcının iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 06/04/2017 tarih ve 123 sayılı işlemin iptali ve ödenen tutarın yasal faizi ile birlikte iadesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesi’nin … gün ve E:…, K:… sayılı kararı ile; uyuşmazlığın icra müdürlüğünce tahsil edilen harçtan kaynaklandığı ve tahsil harcının iadesi işleminin adli yargılamanın bir parçası olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesinin 11/03/2011 tarih ve E:2012/182, K:2013/321 sayılı kararının da bu doğrultuda olduğu, 2576 sayılı Kanun’un 6. maddesinde sayılan, Vergi Mahkemelerinin görevleri arasında sayılan vergi, resim, harç ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelerine ilişkin bulunmadığı gerekçesiyle (davacı görevli icra mahkemesine dava açmakta serbest olmak üzere) davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu ve kararın kaldırılmasını gerektiren başka bir neden de bulunmadığı belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Bölge İdare Mahkemesince kesin olarak karar verilmiş ise de 2547 sayılı yasanın 45. maddesi uyarınca görev ret kararına karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine verilen kararlarda temyiz yolunun kapatılamayacağı, mahkemenin dava konusunu yanlış anladığı, dava konusu işlemin icra müdürlüğü işlemi olmadığı, vergi usul kanunu uyarınca yapılan düzeltme şikayet başvuruları sonucu maldürlüğünce tesis edilen işlemin iptali istemi olduğu, görevli mahkemenin vergi mahkemesi olduğu, Danıştay kararlarının da bu yönde olduğu, Uyuşmazlık mahkemesi kararının somut olaya uyumlu olmadığı, Bakanlığın iade yönünde karar verdiği ancak birimler arasında uyumsuzluk olduğu iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacı şirketi tarafından, temlik alacağına mahsuben satın alınan taşınmazlar nedeniyle ödenen …-TL tahsil harcının iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 06/04/2017 tarih ve 123 sayılı işlemin iptali ve ödenen tutarın yasal faizi ile birlikte iadesi istemine ilişkindir.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2’nci maddesinin 1/a bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davaların iptal davaları oldukları belirtilmiştir.
İdarelerin, kamu hizmetinin yürütülmesinde, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yaptıkları işlemler, idari işlemler olarak tanımlanmaktadır. Bu tanıma göre, idari yargı yerlerinde iptal davasına konu edilecek hukuksal işlemlerin, öncelikle, kamu idaresinin işlemi olması, kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla tesis edilmesi, kamu idaresinin tek yanlı irade açıklamasına dayanması ve nihayet kesin ve icrai nitelikte olması gerekmektedir.
İdari yargı sistemi içinde yer alan Vergi Mahkemelerinin görevleri; kuruluş kanunu olan 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 6’ncı maddesinde sayılmış; genel bütçe, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları, bu konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları ve diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği hüküm altına alınmıştır.
Bir kısım kamu hizmetlerinden yararlananlar tarafından, bu hizmetin maliyetine, kanunla belirlenen miktar veya oranlarda katılmak üzere ödenen kamu geliri niteliğindeki harçlar, Anayasanın 73’üncü maddesi uyarınca mali yükümlülük kapsamına girdiğinden, bunların tahsiline ilişkin davalarla birlikte gereksiz olarak ödendiği ya da kanuna ve usule aykırı olarak tahsil edildiği iddiasıyla idareye karşı açılacak davaların da niteliği gereği idari yargı yerlerinde görülüp çözümlenmeleri gerekmektedir.
Devletin, icra hukukundaki faaliyetine karşılık aldığı para olarak tanımlanan “İcra ve İflas Harçları” 492 sayılı Harçlar Kanununun birinci kısmında, yargı harçları bölümünde, 2-37’nci maddelerde düzenlenmiş, (1) sayılı Tarifenin yargı harçları kısmının (B/1) bölümünde söz konusu harçlar, icra takibi sırasında ve takibin niteliğine göre başvurma harcı, peşin harç, icra tahsil harcı ve yerine getirme harcı olarak sınıflandırılmıştır. Aynı Yasanın 26’ncı maddesinde yargı harçlarının, harca konu işlemleri yapan mahkeme veya daire tarafından alınacağı, 28’inci maddesinde icra takiplerinde icra tahsil harcının, alacağın ödenmesi sırasında; ödeme yapılmayan hallerde harç alacağının doğduğu tarihinden itibaren 15 gün içinde ödeneceği, harç alacağının, icranın yerine getirilmesiyle doğacağı belirtilmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 15’inci maddesinin birinci fıkrasında; icra ve iflas harçlarının kanunla tayin edileceği, kanunda hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masrafların borçluya ait olup neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın tahsil olunacağı; 16’ncı maddesinde de kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere, icra ve iflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında, kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı tetkik merciine şikayet olunabileceği hükümleri yer almıştır.
Kesinleşen bir alacağın tahsilinin, Devlet eliyle sağlanması için oluşturulan kurumlar olarak nitelendirilen “İcra Müdürlükleri”nin usul ve yasaya aykırı işlemlerinden zarar gören; sadece alacaklı ve borçlu değil hukuki yararı olan herkese tanınmış olan “şikayet” müessesesi, kural olarak kanunda öngörülen süre içerisinde icra hukuk mahkemesine yapılan, icra takip hukukuna özgü bir yoldur. Şikayetteki amaç, hatalı olan icra işlemlerinin düzeltilmesi olduğundan, icra mahkemesi, dosya üzerinden yapacağı inceleme sonucunda, icra müdürlüğünün işlemini yasaya uygun bularak şikayeti reddedebileceği gibi icra müdürlüğü işlemini iptal etme, kaldırma veya talep edilen işlemin icra müdürlüğünce yerine getirilmesine şeklinde karar verebilmekte olup düzenlemenin; ilgili memurların, İcra ve İflas Kanununun uygulanması çerçevesinde gerçekleştirdikleri işlemlerin, icra dosyası üzerinden, icra tetkik merciince denetlenmesinin sağlanmasına yönelik olduğu açıktır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME
Olayda, Varlık yönetimi şirketi olan davacı şirketin temlik alacağına mahsuben satın aldığı taşınmazlara ilişkin, 492 sayılı Kanun uyarınca, Hazine adına, …Mal Müdürlüğü hesabına yatırılmak üzere … İcra Müdürlüğü aracılığıyla sorumlu sıfatıyla tahsil edilen harcın ret ve iadesi istemiyle, adı geçen Mal Müdürlüğüne yapılan başvurunun reddi üzerine dava açıldığı anlaşılmıştır.
İcra dairesinin, yürüttüğü takip sonucuna göre Harçlar Kanununun uygulanması suretiyle, Hazine adına, sorumlu sıfatıyla gerçekleştirdiği vergilendirme işlemi niteliğindeki harç tahsilatlarının, İcra ve İflas Kanununun uygulanması olarak değerlendirilmesine ve bu Kanun kapsamında şikayet müessesine konu edilmesine olanak bulunmamaktadır. Zira burada harca konu işlemlerin usul ve esas yönlerinden hukuka aykırılıkları yolunda bir iddia ileri sürülmemekte; davacı tarafından şirketlerinin varlık yönetim şirketi olduğu 2012 yılında kurulduğu ve Bankacılık Kanunun 143/5. maddesi uyarınca 2017 sonuna kadar her türlü harçtan muaf olduğundan bahisle, harç alınmaması gerektiği iddia edilerek, harcın tahsiline ilişkin idari işlemin iptali ile harcın iadesine karar verilmesi istenilmektedir.
Vergi Mahkemesinin hükmüne esas aldığı Uyuşmazlık Mahkemesi kararında somut olayda uygulanabilirliği bulunmamakla birlikte; harç alınmasına dayanak gösterilen satış işleminin usul ve yasaya aykırılığı iddiasından kaynaklanmayan dolasıyla da icra dosyasının bu kapsamda incelenmesini gerektirmeyen; kamu hizmeti karşılığında, kamu gücü kullanılmak suretiyle tek yanlı olarak tahsil edilen harcın iadesi istemine ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözümünün, 2577 sayılı Yasanın 2 ve 2576 sayılı Kanunun 6’ncı maddeleri uyarınca idari yargı içerisinde yer alan vergi mahkemesinin görevine girdiği sonucuna varıldığından, davanın görev yönünden reddi yolunda verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle görev yönünden reddine ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 24/11/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.