Danıştay Kararı 9. Daire 2010/9101 E. 2012/4583 K. 13.09.2012 T.

9. Daire         2010/9101 E.  ,  2012/4583 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2010/9101
Karar No : 2012/4583

Temyiz İsteminde Bulunan : Van İl Özel İdare Müdürlüğü – VAN
Vekili : …
Karşı Taraf : Van Vergi Dairesi Müdürlüğü – VAN
İstemin Özeti : … A.Ş.’nden tahsil edilemeyen vergi borcunun 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesi uyarınca davacı kurumdan tahsili amacıyla düzenlenen 11.4.2007 tarih ve 118 takip nolu ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı Danıştay Dokuzuncu Dairesinin bozma kararına uymak suretiyle reddeden … Vergi Mahkemesi’nin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Dava dosyası ve Dairemizin E:2010/9102 esas kaydında yer alan dosyaya ekli tarh dosyasının birlikte incelenmesinden, dava konusu ödeme emirlerinin düzenlenme tarihinden sonraki tarihlerde de mal varlığı araştırmasının devam ettiği görüldüğünden, olayda usulüne uygun bir şekilde takibin gerçekleştirilmediği açıktır.
Bu durumda, dava konusu ödeme emirlerinde hukuka uyarlık, yazılı gerekçeyle davayı reddeden vergi mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmadığından, temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlıkta, … A.Ş.’nden tahsil edilemeyen vergi borcunun 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesi uyarınca davacı kurumdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı Danıştay Dokuzuncu Dairesi’nin bozma kararına uymak suretiyle, davacı kurumun atadığı kişilerin … A.Ş’ ne ait vergi borcunun doğduğu tarihte kanuni temsilcileri olup yükümlülüklerini yerine getirmediği sabit olduğundan dava konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden vergi mahkemesi kararının, şirket hisselerinin satışının yapıldığı, kanuni temsilcilik sıfatlarının bulunmadığı, olayda zamanaşımı iddiasının incelenmediği, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
213 sayılı Kanunun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatlar gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin, kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilciler tarafından yerine getirileceği açık olup, temsilcilerin ödevlerini yerine getirmeleri için, tarh döneminde kanuni temsilcilik görevini yürütmekte olmaları yeterlidir. Bir başka anlatımla, kanuni temsilci görevli bulunduğu süre ile sınırlı olarak vergi ödevlerini yerine getirmek durumundadır.
Dava dosyası ve Dairemizin E:2010/9102 esas kaydında kayıtlı dosyaya ekli tarh dosyasının birlikte incelenmesinden, kanuni temsilci sıfatıyla davacı kuruma tebliğ edilen ödeme emrinin düzenlenme tarihinden sonraki tarihlerde de, asıl borçlu … A.Ş hakkında vergi dairesi müdürlükleri, mal müdürlükleri ile tapu müdürlükleri nezdinde mal varlığı araştırmasının devam ettiği, diğer taraftan asıl borçlu şirketin devredildiği kayyım yönetimi tarafından verilen mal beyanın da yer alan araç ve arsa hakkında haciz şerhi konulduğu, söz konusu menkul ve gayrimenkulün satışı için gerekli işlemlere başlanılmakla birlikte satışın yapılıp yapılmadığına dair bir bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığı görülmektedir.
Öte yandan; asıl borçlu … A.Ş’nin tüzel kişiliği halen devam ettiğinden, forma ve saha reklam gelirleri, futbolcu satışından elde edilen gelirler ve diğer gelirleri hakkında yeterli bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, vergi borcu bulunan şirket hakkında amme alacağının tahsilini sağlamak amacıyla tüm takip yolları tüketilmeden davacının kanuni temsilci olduğundan bahisle sorumlu tutularak adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık, bulunmadığından, davayı reddeden vergi mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Van Vergi Mahkemesi’nin 14/06/2010 günlü, E:…; K:… sayılı kararının bozulmasına, 13.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.