Danıştay Kararı 9. Daire 2009/697 E. 2010/4222 K. 15.07.2010 T.

9. Daire         2009/697 E.  ,  2010/4222 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2009/697
Karar No: 2010/4222

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Karşı Taraf : Göztepe Vergi Dairesi Müdürlüğü – İSTANBUL
İstemin Özeti : Davacı şirket adına kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … takip nolu ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; dava dilekçesinin davacı Anonim Şirket adına…tarafından imzalandığının görülmesi üzerine Mahkemelerince verilen 9.1.2008 tarihli ara kararı ile adı geçen kişinin şirketi temsile yetkili olduğunu gösteren imza sirkülerinin istenildiği, dosyaya sunulan 15.8.1995 tarihli imza sirkülerinin ve diğer belgelerin incelenmesinden, …’nin bir yıl süre için şirketi temsil yetkisinin uzatıldığı, dava açma tarihi itibarıyla dava açma yetkisinin bulunmadığı, davacı şirketin de münfesih olduğuna ilişkin ise herhangi bir belgenin dosyaya sunulmadığı anlaşıldığından, davacı şirketi temsil yetkisi bulunmayan…tarafında açılan davanın ehliyet yönünden reddinin icab ettiği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15/1-b maddesi uyarınca ehliyet yönünden reddeden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; şirketin gayri faal olduğu, 26.2.2001 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu başkanı olarak seçildiği, bu hususun 26.4.2001 tarihli Sicil Gazetesi ile ilan edildiği, şirketi temsile yetkili olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Dava dilekçesini şirket adına imzalayan …’nin davacı şirketi temsile yetkili olduğu görüldüğünden, Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden yürütmenin durdurulması istemi incelenmeyerek işin esasına geçildiği:
Uyuşmazlıkta, davacı Anonim Şirket adına kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … takip nolu ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15/1-b maddesi uyarınca ehliyet yönünden reddeden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14/c maddesinde davanın ehliyetli kişi tarafından açılıp açılmadığı hususunun ilk inceleme sırasında dikkate alınacağı, aynı Kanunun 15/1-b maddesinde ise ehliyetli olmayan kişi tarafından açılan davaların reddolunacağı belirtilmiş olup, aynı Kanunun 31/1.maddesinde, bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda, hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukununu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 1086 sayılı Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanununun 39.maddesinde, ehliyeti haiz olan hükmi şahısların kanuni uzuvları vasıtasıyla ve icap eden mezuniyeti istihsal ile hareket edeceği, aksi halde hakimin tayin edeceği müddet zarfında şeraitin ikmali için muhakemeyi talike mecbur olduğu gibi davanın her halinde tarafların her birinin de bunu talep edebileceği, yine aynı Kanunun 40.maddesinde ise, hakimin tayin ettiği müddet zarfında şeraiti lazime ikmal olunmazsa yapılan muamelenin hükümsüz addolunacağı belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Vergi Mahkemesine E:… sayılı dosya ile açılan davada, dava dilekçesini davacı şirket adına …’nin imzaladığı, imza sirkülerinin dava dilekçesine eklenmemesi nedeniyle, mahkemece 9.1.2008 tarihli ara kararı ile imza sirkülerinin istenildiği, davacı şirketin 15.8.1995 tarihli imza sirkülerini gönderdiği, bu sirkülere göre anılan şahsın davacı şirketi temsil yetkisinin bir yıl uzatıldığı, dava açma tarihi olan 24.12.2007 tarihi itibariyle şirketi temsile yetkisinin olmadığının görülmesi üzerine Mahkemece … tarih ve K:… sayılı karar ile, güncel imza sirküleri veya şirket münfesih ise buna ilişkin belgelerin dilekçeye eklenmek suretiyle yeniden dava açılmak üzere dilekçenin reddedildiği, dilekçe ret kararından sonra yenilenen dilekçeyi yine …’nin imzalaması üzerine Vergi Mahkemesince, anılan şahsın dava açma tarihi itibarıyla temsil yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddedildiği anlaşılmıştır.
Olayda, Vergi Mahkemesinin davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kararının temyizen incelenmesi için verilen dilekçenin de…tarafından imzalandığının görülmesine üzerine bu kişinin temyiz yönünden ehliyetinin olup olmadığının araştırılması amacıyla Dairemizce verilen 18.2.2009 tarihli ara kararı üzerine gönderilen bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacı şirket genel kurulunun en son 26.2.2001 tarihinde toplandığı, bu toplantıda yönetim kurulu üyelerinin seçiminin yapıldığı, bu hususların ise 3.5.2001 tarih ve 5287 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği, ancak, anılan Sicil Gazetesinin dosyaya ibraz edilmediği saptandığından, Dairemizce verilen 26.3.2010 tarihli ara kararıyla Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi Müdürlüğünden anılan sicil gazetesinin ilgili sayfasının istenildiği ve şirket tasfiyeye girmiş ise buna ilişkin yayımlanmış kararın olup olmadığının sorulduğu, ara kararımız üzerine dosyaya sunulan onaylı Ticaret Sicil Gazetesi suretine göre davacı şirketin 26.2.2001 tarihinde olağan genel kurul toplantısı yaptığı, bu toplantıda dava dilekçesini imzalayan …’nin üç yıllığına yönetim kurulu üyesi seçildiği, 27.2.2001 tarihli yönetim kurulu kararıyla da şirketi münferiden temsile yetkili yönetim kurulu başkanı olarak seçildiği hususları saptanmıştır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 317.maddesinde anonim şirketlerin yönetim kurulu tarafından idare ve temsil olunacağı ve yine aynı Kanunun 314 ve devamı maddelerinde anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin en fazla üç yıllık bir süre için seçileceği hükme bağlanmışsa da, uygulama ve Yargıtay içtihatlarında (… Hukuk Dairesi … tarih E:…, K:…), yönetim kurulunun süresi sona erdiğinde, bu sıfatlarının kendiliğinden düşeceğine ilişkin bir hüküm olmadığından, süreleri dolsa bile önceki yönetim kurulu, yeni yönetim kurulu seçilene kadar görevlerine devam edeceği kabul edilmektedir.
Bu durumda, en son 26.2.2001 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyesi olarak seçilen ve 27.2.2001 tarihli yönetim kurulu kararı ile de şirketi münferiden temsile yetkili yönetim kurulu başkanlığına getirilen …’nin yukarıda belirtilen yasal düzenleme ve kurallara göre yeni yönetim kurulu seçilene kadar davacı şirketi temsile yetkili olduğu görüldüğünden, vergi mahkemesince anılan gerekçe ile davanın ehliyet yönünden reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıkalanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 15.7.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.