Danıştay Kararı 9. Daire 2008/631 E. 2010/2358 K. 06.05.2010 T.

9. Daire         2008/631 E.  ,  2010/2358 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2008/631
Karar No: 2010/2358

Temyiz İsteminde Bulunanlar : … – …
Vekilleri : …
Karşı Taraf : Karşıyaka Vergi Dairesi Müdürlüğü – İZMİR

İstemin Özeti : … Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğunca … tarih ve … sayılı ihale tutanağı ile satışa çıkarılan taşınmazın davacılar tarafından satın alınması sırasında ihtirazi kayıtla ödenen … TL katma değer vergisinin iadesi istemiyle açılan davayı; dosyadaki bilgi ve begelerin incelenmesinden, iadesi istenilen katma değer vergisine ilişkin beyannamenin … Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından 21.12.2006 tarihinde Karşıyaka Vergi Dairesi Müdürlüğüne verildiği ve … tarih ve … sıra nolu tahakkuk fişine istinaden aynı Mahkeme tarafından ödendiği anlaşıldığından, davacıların mükellefi olmadıkları, taraflarınca beyan edilmeyen ve ödenmeyen sözkonusu katma değer vergisine ilişkin olarak kendi adlarına açtıkları davada ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle ehliyet yönünden reddeden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararınının; verginin mükellefinin kendileri olduğu ve sözkonusu verginin taraflarınca ödendiği, anılan Mahkemenin sadece vergiyi bildirdiği ve tahsil ettiği, bu nedenle dava açma ehliyetlerinin bulunmadığından bahsedilemeyeceği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Uyuşmazlıkta, … Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğunca satışa çıkarılan taşınmazın davacılar tarafından satın alındığı anlaşılmakta olup, taşınmaz satışını yapan ile satış işlemi arasında menfaat ilişkisinin bulunmaması ve bu şekilde yapılan satışta yansıtmalı bir vergi olan katma değer vergisinin davacılar üzerinde kalması nedeniyle verginin mükellefi durumunda olan davacıların dava açma ehliyetlerin bulunduğunun kabulü gerektiğinden, esas hakkında karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Olayda, katma değer vergisinin yansıtılabilirlik özelliği nedeniyle vergi yükü ihale yoluyla yapılan satış sonucu taşınmazı satın alan davacıların üzerinde kaldığından ve bu durumda davacılar, verginin mükellefi olduklarından, Vergi Mahkemesince işin esasının incelenmesi gerekirken, davanın ehliyet yönünden reddedilmesinde isabet bulunmadığından, Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, … Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğunca … tarih ve … sayılı ihale tutanağı ile satışa çıkarılan taşınmazın davacılara … TL ya satıldığı, bu satış işlemi nedeniyle anılan Satış Memurluğunca vergi dairesi müdürlüğüne 5 nolu katma değer vergisi beyannamesinin verildiği, …TL matrah üzerinden %18 oranında katma değer vergisi hesaplandığı ve …TL katma değer vergisi tahakkuk ettirilerek ödendiği, ödenen bu verginin iadesi istemiyle açılan davanın da Vergi Mahkemesince beyannamenin anılan Sulh Hukuk Mahkemesince verilmesi ve ödemenin de bu satış memurluğunca yapılması nedeniyle ehliyet yönünden reddedilmesi üzerine davacılar tarafından, katma değer vergisinin kendilerinden tahsil edildiği, ilgili Sulh Hukuk Mahkemesinin sadece vergiyi bildirildiği ve tahsil ettiği, verginin mükellefinin kendileri olduğu ileri sürülerek bu kararın bozulması istemiyle Danıştay’a gelindiği anlaşılmıştır.
Katma değer vergisinin yansıtmalı bir vergi olduğu ve … Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğunca satışa çıkarılan taşınmazın davacılar tarafından satın alındığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Olayda her ne kadar verginin yükümlüsü başlangıçta satışı yapan ilgili … Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğu gibi görülmekte ise de, verginin yansıtılabilirlik özelliği nedeniyle vergi yükü, ihale yoluyla yapılan satış sonucunda taşınmazı satın alan davacıların üzerinde kalmaktadır. Bu durumda, kesin satış bedeli üzerinden tahakkuk ettirilen katma değer vergisini yüklenen davacılar, mükellef durumundadır.
Bu nedenle davacıların dava ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekirken, aksi yöndeki Mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Kaldı ki, olayda taşınmaz satışını yapan ile satış işlemi arasında menfaat ilişkisi de bulunmamaktadır.
Öte yandan, esas hakkında karar verilirken davacıların muafiyet iddialarının dikkate alınması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 6.5.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.