Danıştay Kararı 9. Daire 2008/1641 E. 2010/3259 K. 22.06.2010 T.

9. Daire         2008/1641 E.  ,  2010/3259 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2008/1641
Karar No: 2010/3259

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Karşı Taraf : Kazım Karabekir Vergi Dairesi Müdürlüğü – ERZURUM

İstemin Özeti : Davacının 2002 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu vergi inceleme raporuyla aynı yılın 2002/Aralık dönemi için adına salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davacı şirket ile 22.12.2005 tarihinde birleşmiş bulunan… Şti. adına salınan 2002/Aralık dönemine ilişkin cezalı katma değer vergisine ait vergi ceza ihbarnamesinin 25.9.2007 tarihinde davacı şirket yetkilisine tebliği üzerine 19.10.2007 tarihinde mahkemelerinin kaydına giren dilekçe ile dava açıldığının anlaşıldığı,…tarihi itibarıyla iflasına karar verilen… A. Ş. (… Şti. ) adına gerçekleştirilen cezalı tarhiyata karşı dava açma yetkisinin iflas idaresine ait olduğundan davacı şirketin sözkonusu cezalı tarhiyata karşı dava açma ehliyeti bulunmadığı, kaldı ki vergi ceza ihbarnamesinin 25.9.2007 tarihinde davacı şirket yetkilisine tebliği üzere şirket yetkilisi tarafından idareye verilen 28.9.2007 tarihli dilekçe ile şirketleri hakkında 19.2.006 tarihinde iflas kararı alındığı ve bununla ilgili … Müdürlüğü’nde E:… sayılı iflas dosyası açıldığı bildirilerek tebligatın … İcra Müdürlüğü’ne yapılmasının istenildiği, … İcra Müdürlüğü tarafından da 1.10.2007 tarihli yazı ile durumla ilgili olarak davalı idareye bildirimde bulunulmuş olup davalı idare tarafından bunun üzerine 26.10.2007 tarihli yazı ile vergi ceza ihbarnamesi ile vergi inceleme raporunun davacı şirketten geri istenilerek 30.10.2007 tarihinde … İcra Müdürlüğü’ne tebliğ edildiği, gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14/3-c maddesi uyarınca ehliyet yönünden reddeden … Vergi Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının;…Müdürlüğündeki iflas dosyasında henüz iflas idaresi oluşturulmadığı bu nedenle şirketin son kanuni temsilcisinin şirket adına dava açma ehliyeti bulunduğu, bu nedenle davayı ehliyet yönünden reddeden Mahkeme kararında isabet bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi : İflasına karar verilen ve tasfiyeye giren borçlu şirket hakkında icra müdürlüğünde açılan iflas dosyasında henüz iflas idaresi oluşturulmadığı için tasfiye halindeki şirketin iflas idaresince temsili mümkün olmadığından yasalarda belirli sürelerle sınırlandırılmış hakların kullanılmasına ilişkin işlemlerde şirketin son kanuni temsilcisinin yetkili olduğunun kabulü gerekeceğinden, davayı ehliyet yönünden reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
İstem, iflasına karar verilen ve tasfiyeye giren şirket adına salınan cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle şirketin son kanuni temsilcisi tarafından açılan davayı ehliyet yönünden reddeden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasına ilişkindir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 184 maddesinde iflasın açıldığı zamanda muflisin haczi kabil bütün mallarının hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil edileceği ve alacakların ödenmesine tahsis olunacağı, iflasın kapanmasına kadar borçlunun uhdesine geçen malların masaya gireceği, müflis namına gelen mektupların iflas idaresi tarafından açılacağı, 191. maddesinde borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufunun alacaklarına karşı hükümsüz kalacağı, 193. maddesinde iflasın açılmasının borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durduracağı, iflas kararının kesinleşmesi ile bu takiplerin düşeceği, 194 maddesinde acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davalarının duracağı ve ancak alacaklarının ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabileceği, dava durduğu müddetçe zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemeyeceği, 223. maddesinde iflas idaresinin üç kişiden oluşacağı, 226. maddesinde ise masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 437. maddesinde iflas halinde tasfiyenin iflas idaresi tarafından İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılacağı, şirket organlarının temsil yetkisinin ancak şirketin iflas idaresi tarafından temsil edilmediği hususlar için geçerli olacağı, 219. maddesinde tasfiye halinde bulunan şirketin mahkemelerde ve hariçte temsil yetkisinin tasfiye memurlarına ait olduğu, tasfiye halinde bulunan kollektif şirket namına tanzim olunan bütün evrak ve senetlerin tasfiye memurları tarafından imzalanmasının şart olduğu 470. maddesinde de 219. maddedeki hükümlerin anonim şirketler hakkında da tatbik olunacağı hükmü yer almaktadır.
Dosyanın ve dairemizin E:2008/1599 sayılı dava dosyasının birlikte incelenmesinden, davacı şirketin devir alarak birleştiği… Şti. adına 2002/Aralık dönemi için vergi inceleme raporuna dayanılarak cezalı katma değer vergisi tarhedildiği ve 24.9.2007 tarihli vergi ceza ihbarnamesinin düzenlendiği, diğer yandan … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davacı şirketin iflasına karar verildiği, şirketin tasfiyesi ile ilgili olarak … Müdürlüğü’nde … sayılı iflas dosyasının açıldığı, cezalı tarhiyata ilişkin vergi ceza ihbarnamesinin önce 25.9.2007 tarihinde davacı şirketin iflastan önceki son kanuni temsilcisi olan …’e tebliğ edildiği, bu kişinin şirketin iflasına karar verildiğini ve tasfiye işlerinin … Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında yürütüldüğünü belirtilerek vergi ceza ihbarnamesini davalı idareye iade ettiği, idarece bu sefer ihbarname ve eklerinin 30.10.2007 tarihinde … İcra Müdürlüğü’ne tebliğ edildiği, İcra Müdürlüğünce henüz iflas masasının oluşturulmadığı, hatta bu konuda şirketin son kanuni temsilcisi olan …’in müdürlüğe dilekçeyle başvurarak henüz iflas masası oluşturulmadığı için vergi ceza ihbarnamesine karşı dava açmak için yetkili birisinin atanmasını talep ettiği, icra hakimliğinin olumlu görüşü doğrultusunda …’e iflas masası kuruluncaya kadar nakit tahsilat ve ödeme yapmamak üzere iflas eden şirketin vergi daireleri ile vergi mahkemelerindeki doğmuş ve doğacak borçlarıyla ilgili itiraz etmeye, dava açmaya, uzlaşmaya girmeye yetkilendirildiği, buna ilişkin olarak icra müdürlüğü tarafından 22.10.2007 tarihli belge düzenlendiği bu belgeye dayanılarak yine … tarafından cezalı verginin terkini istemiyle … İcra Müdürlüğünü temsilen aynı mahkemenin E:… sayılı dosyasında ayrıca bir dava daha açıldığı, mahkemece davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin olarak verilen karara yönelik temyiz istemi üzerine Dairemizinin E:2008/1599 sayılı dosyasının açıldığı görülmektedir.
Olayda tasfiyeye giren borçlu şirkete yapılan cezalı tarhiyata ilişkin vergi ceza ihbarnamelerinin icra müdürlüğüne tebliğ edilmiş olmasına karşın cezalı tarhiyata karşı dava açabilecek iflas idaresi henüz oluşturulmadığı görüldüğünden, tasfiye halindeki şirketlerin iflas idaresi tarafından temsili aslolmakla birlikte, masanın henüz teşekkül ettirilemediği durumlarda borçlu şirketin haklarını doğrudan etkileyen ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde şirketin son kanuni temsilcisinin yetkili olduğunun kabulü gerekeceğinden, cezalı tarhiyata karşı 30 günlük dava açma süresi içinde şirketin son kanuni temsilcisi tarafından açılan davada kanuni temsilcinin yetkili olduğunun kabulü gerekmektedir. Aksi halde asıl amacı olabildiğince şirket alacaklarının tahsili ve borçlarının ödenmesi olan iflas idaresi de bundan zarar görecek, dava açılmayarak kesinleşen vergi borçları nedeniyle şirket adına ilave yeni borçlar doğabilecektir.
Bu durumda henüz iflas idaresi oluşmadan tebliğ edilen vergi ceza ihbarnamelerine karşı şirketi temsilen son kanuni temsilci tarafından açılan davanın ehliyetli kişi tarafından açılmış bir dava olarak kabulü ile işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın ehliyet yönünden reddinde yasal isabet bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 22.6.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.