Danıştay Kararı 9. Daire 2007/5871 E. 2008/3726 K. 09.07.2008 T.

9. Daire         2007/5871 E.  ,  2008/3726 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2007/5871
Karar No: 2008/3726

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar :
1) …
2) Mesir Vergi Dairesi Müdürlüğü – MANİSA

İstemin Özeti : Davacı şirketin 2001 yılına ilişkin defter ve belgelerini 6.3.2006 tarihinde yandığı gerekçesiyle incelemeye 12.9.2006 tarihinde ibraz etmemesi üzerine katma değer vergisi indirimleri reddedilerek re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle açılan davayı; dosyada mevcut … Büyükşehir İtfaiye Daire Başkanlığınca düzenlenen … tarih ve … nolu yangın raporu ile davacı şirkete ait evrakların yandığı tespit edildiğinden, olayda 213 sayılı Kanunun 13/2. maddesinde belirtilen mücbir sebep halinin gerçekleştiğinin kabulünün gerektiği, ancak, defter ve belgelerin yanmış olmasının, ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemeyeceği, ticari icaplara göre emtia satın alındığı kişi veya kuruluşları tanımak ve bilmek durumundaki alıcılar, gerekli girişimleri yaparak emtia alımına ilişkin belgelerin mevcudiyetini ispat olanağına her zaman sahip bulunduğundan, Mahkemelerince 26.4.2007, 18.6.2007 ve 31.7.2007 tarihlerinde verilen ara kararları ile davacı şirketten 2001 yılında indirim konusu yaptığı katma değer vergilerinin dayanağını oluşturan belgelerini temininin istenildiği, ancak, davacı şirket tarafından verilen sürede herhangi bir gider belgesi sunulmayarak indirim konusu yapılan katma değer vergileri belgelendirilmediğinden, salınan katma değer vergisinde isabetsizlik görülmediği, mücbir sebep nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezasında ise isabet bulunmadığı gerekçesiyle kısmen kabul ederek katma değer vergisini onayan, vergi ziyaı cezasını terkin eden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; davacı şirket tarafından; Mahkemece alış faturalarının istenildiği tarih itibarıyla 5 yıl geçmiş olması nedeniyle mal alımı yapılan şirketlerin bir kısmından zamanaşımı nedeniyle alış faturalarının temin edilemediği, sadece anılan yılda kendilerine fatura düzenleyen … A. Ş.’nin düzenlediği faturalara ulaşılabildiği, ayrıca … A. Ş.’nin … Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde aleyhlerine açtıkları tespit davasında yaptırılan bilirkişi incelemesi sırasında, bilirkişi tarafından 2001 yılına ait defter ve belgelerinin incelendiği, mal alışlarına ilişkin faturaların teyidinin yapıldığı, zaten … A. Ş.’nden temin edilen fatura tutarları ile bilirkişi raporunda bu şirketten alışlarına ilişkin olarak belirtilen tutarların birbiriyle örtüştüğü, salınan katma değer vergisinin de terkininin icap ettiği, davalı idare tarafından ise; olayda, zayi belgesi bulunmadığından, mücbir sebebin varlığından söz edilemeyeceği, vergi ziyaı cezasının da onanmasının gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmaların Özeti : Davacı şirket tarafından savunma verilmemiştir. Davalı idare tarafından, karşı taraf temyiz isteminin reddi gerekeceği savunulmaktadır.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemlerin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 13. maddesinde sayılan mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde yükümlünün 3065 sayılı Yasanın 34/1. maddesinde öngörülen “belgelerin yasal defterlere kaydedilmiş olduğunu kanıtlama yükümlülüğü” ortadan kalkmakta ise de; indirim konusu yapılan vergilerin alış belgelerinde gösterilmiş olduğunu kanıtlama yükümlülüğü” devam etmektedir. Ancak, olayda vergilendirme döneminin 2001 yılı olduğu, Mahkeme kararı ile davacı şirketten temin edilebileceği belgelerin istenmesine ilişkin ara kararların tarihi ve bugüne kadar aradan geçen süre dikkate alındığında, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 253. maddesine göre defter ve vesikaları muhafaza için öngörülen 5 yıllık sürenin geçmiş bulunduğu görüldüğünden, davacı şirketin mal aldığı firmalardan belge temin ederek Mahkemeye ibraz etmesi, dolayısıyla emtia alımına ilişkin belgelerin mevcudiyetini ispat etmesi olanağının artık kalmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Vergi Mahkemesince katma değer vergisinin indiriminin de kabulü icap ederken, katma değer vergisinin onanmasında isabet bulunmadığı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Olayda, davacı şirketin depo olarak kullandığı aracında 6.3.2006 tarihinde çıkan yangın sonucu 2001 yılına ilişkin defter ve belgelerinin yandığından bahisle incelemeye ibraz edilememesi üzerine 2001 yılına ait katma değer vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılan katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek, dava konusu vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin salındığı, bu cezalı tarhiyatın kaldırılması istemiyle açılan davada, Vergi Mahkemesince yangın nedeniyle olayda mücbir sebebin varlığı kabul edilerek vergi ziyaı cezasının terkin edildiği, 26.4.2007, 18.6.2007 ve 31.7.2007 tarihlerinde verilen ara kararları ile de davacı şirketten emtia alışı yaptığı kişi ve kuruluşlardan 2001 yılıyla ilgili olarak temin edebileceği belgeler istenildiği halde herhangi bir belge ibraz edilmediğinden bahisle katma değer vergisinin onandığı anlaşılmıştır.
213 sayılı Kanunun 253. maddesinde, bu Kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanların tuttukları defterlerle vesikaları ilgili bulundukları yılı takibeden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 30. maddesinde “re’sen vergi tarhı” tanımlanmış, bu maddenin 3. bendinde, bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmının tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemiş olması halinde maddi delillerin var olmadığının kabul edileceği belirtilmiş ve madde hükmüne göre, defter ve belgelerin her ne sebeple olursa olsun ibraz edilmeme hali takdir sebebi olarak sayılmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29. maddesinin 1/a bendinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, aynı Kanunun 34. maddesinin 1. bendinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış fatura veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu hükümler karşısında, katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için indirim konusu yapılacak verginin fatura veya benzeri belgeler ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi ve sözkonusu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmiş olması gerekmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 13. maddesinde sayılan mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde yükümlünün 3065 sayılı Yasanın 34/1. maddesinde öngörülen “belgelerin yasal deftere kaydedilmiş olduğunu kanıtlama yükümlülüğü” ortadan kalmakta ise de; indirim konusu yapılan vergilerin alış belgelerinde gösterilmiş olduğunu kanıtlama yükümlülüğü devam etmektedir.
Olayda, inceleme elemanının hiç bir inceleme ve araştırma yapmadan anılan yıldaki katma değer vergisi indirimlerinin tümünü reddederek üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yapması nedeniyle Vergi Mahkemesince, davacı şirketten 2001 yılında indirim konusu yaptığı fatura ve gider belgelerinin sözkonusu belgeleri düzenleyen kişi ve kuruluşlardan temin edilerek ibraz edilmesi hususu 26.4.2007, 18.4.2007 ve 31.7.2007 tarihli ara kararları ile istenildiğinden, artık olayda, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 253. maddesine göre davacı şirketin mal aldığı ve indirim konusu yaptığı fatura ve benzeri gider belgelerini düzenleyen kişi ve kuruluşlar için defter ve belgeleri muhafaza için öngörülen 5 yıllık süre geçmiş bulunmaktadır.
Bu durumda, defter ve belgeleri yangında yanan ve hiçbir yasal yaptırım gücü bulunmayan davacı şirketin kendi iradesi dışındaki mal aldığı kişi ve kuruluşlardan 5 yıllık yasal belge saklama süresi geçtikten sonra alış faturası ve gider belgesi temin etmesi ve bunları mahkemeye ibraz etmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bu nedenle davacı şirketin 5 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra alış belgelerini temin edip ibraz edemediğinden bahisle Vergi Mahkemesince ibraz edilemeyen belgelerde yer alan katma değer vergilerinin indiriminin reddinde isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle davacı şirketin temyiz isteminin kabulüne, vergi dairesi müdürlüğünün temyiz isteminin reddine, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının vergi ziyaı cezasına ilişkin hüküm fıkrasının onanmasına oyçokluğu ile katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrasının ise bozulmasına esasta ve gerekçede oyçokluğu ile 9.7.2008 tarihinde karar verildi.

AYRIŞIK OY (X) : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 2. fıkrasında ” idari yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerini hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlar ile gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler” hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre idari yargı yerlerinin denetim yetkisi, kanunların idari makamlara bıraktığı yetkilerin kullanılışının hukuka uygun olup olmadığının araştırılmasını kapsar; yoksa söz konusu yetkilerin idari yargı yerlerince kullanılması sonucunu yaratmaz.
2577 sayılı Kanunun 20. maddesinde düzenlenen re’sen araştırma yetkisi, idarenin kendi yetkisini kullanarak yapmış olduğu inceleme ve araştırmaya dayalı idari işlemden kaynaklanan idari uyuşmazlığın çözümü için gerekli belge ve bilgilerin, davaya bakan yargı yerine sağlanması amacını, bir başka anlatımla dava konusu yapılan idari işlemin hukuka uygunluğunu denetleme amacını güder. Buna göre davacının tutum ve davranışı ile idarenin inceleme ve araştırma yapmasını önlemesi sonucu tesis edilen işlemin iptal davasına konu edilmesi durumunda idari yargı yerinin idarece yapılamayan inceleme ve araştırmayı yapması idarenin yerine geçmesi sonucunu doğuracağından böyle bir inceleme ve araştırma yapılmasının re’sen araştırma yetkisinin kullanılması olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Diğer taraftan idari yargı yerinin görevi idari işlemin tesis edildiği anda yetki şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olup olmadığını denetlemek olduğu halde, idari işlemin tesis tarihinden sonra yargı yerince yapılacak veya bilirkişiye yaptırılacak inceleme ve araştırma sonucuna göre maddi olayda değişiklik olabileceğinden bu sonuç esas alınarak uyuşmazlık hakkında karar verilmesi halinde idari yargı yerinin görevini belirtilen şekilde yerine getirdiği de söylenemez.
Dosyanın incelenmesinden, 2001 yılına ilişkin defter ve belgelerini 213 sayılı Kanunun 4369 sayılı Kanunla değişik 256. maddesi uyarınca ibraz etmesi için davacı şirkete usulüne uygun tebligat yapılmasına karşın verilen süre içinde ibraz yükümlülüğünü yerine getirmediği, anılan Kanunun “mücbir sebepler” başlığını taşıyan 13. maddesinde sayılan hallerin söz konusu olmadığı, Türk Ticaret Kanununun 68. maddesi uyarınca alınmış zayi belgesi bulunmadığı anlaşıldığından, 3065 sayılı Kanunun 34. maddesi uyarınca belgelendirilmeyen katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan dava konusu cezalı tarhiyatta mevzuata aykırılık bulunmadığından Vergi Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Davalı idare temyiz isteminin kabulü, davacı şirketin temyiz isteminin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.

KARŞI OY : 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 13. maddesinde sayılan mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde yükümlünün 3065 sayılı Yasanın 34/1. maddesinde öngörülen “belgelerin yasal defterlere kaydedilmiş olduğunu kanıtlama yükümlülüğü” ortadan kalkmakta ise de; indirim konusu yapılan vergilerin alış belgelerinde gösterilmiş olduğunu kanıtlama yükümlülüğü” devam etmektedir.
Olayda , davacı şirket … A.Ş.’nden alıp 2001 yılında indirim konusu yaptığı katma değer vergilerine ilişkin faturaları temyiz aşamasında ibraz edebildiğinden, Vergi Mahkemesince bu faturaların davacı şirketin gerçekten alış yaptığı emtialara ait alış faturaları olup olmadığının araştırılması suretiyle karar verilmesi gerektiğinden, Dairemiz kararının davacı şirketin yukarıda anılan şirketten alıp ibraz edebildiği faturalardaki katma değer vergisinin indiriminin zamanaşımı nedeniyle kabulü gerekeceğine ilişkin gerekçesine katılmıyorum.