Danıştay Kararı 9. Daire 2007/5234 E. 2009/1707 K. – T.

9. Daire         2007/5234 E.  ,  2009/1707 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2007/5234
Karar No: 2009/1707

Temyiz İsteminde Bulunan : Afşin Vergi Dairesi Müdürlüğü – Afşin/KAHRAMANMARAŞ
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Kum ocağı işletmeciliği yapan davacı adi ortaklık adına 2000/Ekim, Kasım, Aralık dönemlerine ilişkin olarak re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davacı adi ortaklığın 2000 yılında sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgeleri kullanarak haksız katma değer vergisi indiriminde bulunduğunun tespiti üzerine adi ortaklık adına düzenlenen vergi ceza ihbarnameleri ile dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığının anlaşıldığı, ancak, Borçlar Kanununun 520. ve devamı maddelerinde belirtildiği üzere adi ortaklık, tüzel kişiliğe sahip olmadığından, adına vergi ceza ihbarnamesi düzenlenemeyeceği, tarhiyatın her ortak adına ayrı ayrı düzenlenecek vergi ceza ihbarnameleri ile yapılabileceği, bu nedenle adi ortaklık adına düzenlenen vergi-ceza ihbarnamelerinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle kabul eden … Vergi Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 44. maddesinde, adi ortaklıklarda, verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan herhangi birinin tarhiyata muhatap tutulacakları hükme bağlandığından, idarelerince ortaklar adına ayrı ayrı ihbarnamenin düzenlenmediği ve katma değer vergisi tarhiyatının yapılmadığı, adi ortaklık adına düzenlenen ihbarnamelerin yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 44.maddesinde, katma değer vergisinin,bu vergiyle mükellef gerçek veya tüzel kişiler adına tarh olunacağı, şu kadar ki; adi ortaklıklarda verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan herhangi birinin tarhiyata muhatap tutulacağı belirtilmiştir.
Bu hüküm ile adi ortaklığın katma değer vergisi borçlarından dolayı ortaklar müteselsilen sorumlu tutulduğundan, ortaklık adına yapılan tarhiyata karşı ortaklardan birisinin, vergi mahkemesinde tek başına dava açma hakkı bulunmaktadır.
Bu durumda, açılan davanın esastan incelenmesi gerekirken vergi mahkemesince verilen kararda isabet görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : 818 sayılı Borçlar Kanununun 520 ve 534. maddeleri ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 44. maddesi hükümleri uyarınca adi ortaklık adına düzenlenen vergi ceza ihbarnamelerine karşı ortaklardan biri tarafından açılan davanın esasının incelenmesi gerekirken, adi ortaklık adına vergi ceza ihbarnamesi düzenlenemeyeceği gerekçesiyle davayı kabul eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, kum ocağı işletmeciliği yapan adi ortaklığın 2000 yılına ait işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak anılan yılda sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı fatura kullandığından bahisle 2000/Ekim, Kasım, Aralık dönemleri için adi ortaklık adına vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarh edildiği ve özel usulsüzlük cezasının kesildiği, bu cezalı tarhiyatın kaldırılması istemiyle adi ortaklardan…’in vergi mahkemesinde dava açtığı, bu davanın da Vergi Mahkemesince; Borçlar Kanununun 520 ve devamı maddeleri uyarınca adi ortaklık, tüzel kişiliğe sahip olmadığından, adına vergi ceza ihbarnamesi düzenlenemeyeceği gerekçesiyle kabul edildiği anlaşılmıştır.
Adi ortaklıkların hukuki statüleri Borçlar Kanununun 520 ve takip eden maddelerinde düzenlenmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanununun 520. maddesinde, Türk Ticaret Kanununda tarif edilen şirketlerin mümeyyiz vasıflarını taşımayan, iki veya daha fazla kişinin mallarını ve emeklerini, belli iş yapmak için bir akit ile birleştirmelerine adi şirket denildiği ve bu şirketlerin Borçlar Kanununda bu yönde düzenlenen hükümlere tabi oldukları, yine aynı Kanunun temsil hükümlerini düzenleyen 534. maddesinde de, mukavelede belirtilmedikçe, şeriklerin birlikte yahut bir mümessil vasıtasıyla üçüncü şahıslara karşı yaptıkları işlemlerden müteselsilen sorumlu oldukları hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 8. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, katma değer vergisi mükellefinin bu işleri yapanlar olduğu, aynı Kanunun 44. maddesinde ise, katma değer vergisinin, bu vergiyle mükellef gerçek ve tüzel kişiler adına tarh olunacağı, şu kadar ki; adi ortaklıklarda, verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere, ortaklardan herhangi birinin tarhiyata muhatap tutulacağı hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi uygulamasında ise; adi ortaklıklar, bağımsız işletme birimleri olarak ayrı vergi mükellefiyetine sahiptir. Buna göre, adi ortaklıklarca defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi mükellefiyetlerin ortaklardan ayrı olarak yerine getirilmesi gerekmektedir.
Sözkonusu madde hükümlerinin birlikte incelenmesinden, açıkça anlaşılacağı üzere katma değer vergisi uygulaması bakımından işletme bazında değerlendirilen adi ortaklıklarda mal teslimi ve hizmet ifası adi ortaklık tarafından yapıldığından, katma değer vergisi mükellefi adi ortaklık olacak, katma değer vergisi beyannamesi ortaklık adına düzenlenecek, ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle vergi dairesine verilecek, ancak verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan herhangi biri tarhiyata muhatap tutulacaktır. Aynı zamanda adi ortaklıklar Vergi Usul Kanununda belirtilen bütün mükellefiyetleri yerine getirmek zorundadırlar. Bu açıdan, Kanunun belirtmiş olduğu belge düzenine uymaları, yani, fatura, gider pusulası gibi belgeleri bastırmaları, defter tutmaları, kullandıkları defter ve belgeleri zamanaşımı süresi içinde muhafaza ve istenildiğinde ibraz etmeleri gerekmektedir.
Bu durumda, vergi mükellefi olan adi ortaklık adına mükellefi olduğu vergilerin takibi amacıyla vergi-ceza ihbarnamesi düzenlenebileceğinden ve bu ihbarnameye karşı da ortaklığın borçlarından müteselsilen sorumlu bulunan, bu sorumlulukları sınırsız olan ve müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan herhangi biri dava açabileceğinden, Vergi Mahkemesince işin esasının incelenmesi gerekirken, adi ortaklığın tüzel kişiliğinin olmaması nedeniyle adına vergi-ceza ihbarnamesi düzenlenemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 14.4.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.