Danıştay Kararı 9. Daire 2007/5140 E. 2009/3918 K. 03.11.2009 T.

9. Daire         2007/5140 E.  ,  2009/3918 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2007/5140
Karar No: 2009/3918

Temyiz İsteminde Bulunan : Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü – İSTANBUL
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacı bankaya borcu olan firmanın kefiline ait taşınmazın icra kanalıyla satılması sonucu hesaplanan ve ihtirazi kayıtla ödenen katma değer vergisi ve damga vergisinin iadesi istemiyle açılan davayı; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 10. maddesinde, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 28. maddesi ile geçici 29. maddesinin birinci fıkrasının (6) ve (7) numaralı bentleri kapsamındaki teslimlerin vergiden müstesna olduğunun hükme bağlandığı, ilgili Kanunlarda borçlu şirketlerin ellerindeki taşınmazların devirlerinin rızaen veya icra kanalıyla yapılmış olması konusunda herhangi bir ayrım yapılmadığından, istisna hükümlerinin uygulanamayacağından bahsedilemeyeceği, bu nedenle davacı banka tarafından ihtirazi kayıtla ödenen katma değer vergisi ve damga vergisinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle kabul eden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa 4684 sayılı Kanunun geçici 18. maddesiyle 3.7.2001 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere eklenen geçici 29. maddesi hükmünün 31.12.2004 tarihine kadar uygulanacağı, bu tarihten sonra bu maddede sayılan işlemler ile ilgili olarak katma değer vergisi istisnası bulunmadığı, kurumlar vergisi istisnasının uygulanmayacağı bahse konu işlemler için 3065 sayılı Kanunun geçici 10. maddesinde yer alan katma değer vergisi istisnasının uygulanmasının mümkün olmadığı, bu nedenle tahakkuk ettirilerek tahsil edilen katma değer vergisinin ve damga vergisinin yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : İleri sürülen iddialar sonucu itibarıyla yerine olan Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacı bankaya borçlu olan … A.Ş.’nin aldığı kredinin teminatı olan müteselsil kefili …’e ait taşınmazın … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında 18.11.2005 tarihinde yapılan ihale sonucu davacı banka tarafından satın alınması üzerine dava konusu katma değer vergisinin ve damga vergisinin tahakkuk ettirildiği ve 1.12.2005 tarihinde ihtirazi kayıtla ödendikten sonra ödenen bu miktarın iadesi istemiyle iş bu davanın açıldığı, Vergi Mahkemesince, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 10. maddesinde, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 28. maddesi ile geçici 29. maddesinin birinci fıkrasının (6) ve (7) numaralı bentleri kapsamındaki teslimlerin vergiden müstesna olduğunun hükme bağlandığı, ilgili Kanunlarda borçlu şirketlerin ellerindeki taşınmazların devirlerinin rızaen veya icra kanalıyla yapılmış olması konusunda bir ayrım yapılmadığından, istisna hükümlerinin uygulanamayacağından bahsedilemeyeceği belirtilerek davacı banka tarafından ihtirazi kayıtla ödenen katma değer vergisi ve damga vergisinin iadesine hükmedildiği, davalı idarece de; 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa 4684 sayılı Kanunun geçici 18. maddesiyle 3.7.2001 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere eklenen geçici 29. maddesi hükmünün 31.12.2004 tarihine kadar uygulanacağı, bu tarihten sonra bu maddede sayılan işlemler ile ilgili olarak katma değer vergisi istisnası bulunmadığı, kurumlar vergisi istisnasının uygulanmayacağı bahse konu işlemler için 3065 sayılı Kanunun geçici 10. maddesinde yer alan katma değer vergisi istisnasının uygulanmasının mümkün olmadığı, bu nedenle tahakkuk ettirilerek tahsil edilen katma değer vergisinin ve damga vergisinin yasal olduğu ileri sürülerek kararın bozulmasının istenildiği anlaşılmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17. maddesinin 4 numaralı fıkrasına 5281 sayılı Kanunun 33. maddesiyle 1.1.2005 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen (r) bendinde; kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerinin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimleri, bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık gayrimenkul ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimlerinin istisna kapsamında olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan maddenin gerekçesinde de; düzenlemenin, kurumların mali yapılarını güçlendirme ve bankaların alacaklarının tahsilini hızlandırma amacını taşıdığı, istisnanın, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hissesi ve gayrimenkullerin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve tesliminde uygulanabileceği, ancak bankalara borçlu olanlar ile kefillerinin iştirak hisseleri ile gayrimenkullerinin müzayede yoluyla yapılanlar dahil devir ve teslimlerinin ise, mali sektörün özelliği gözönüne alınarak sözkonusu iki yıl süreyle aktifte bulunma şartının dışında tutulduğu açıkça belirtilmiştir.

488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na ekli (2) sayılı tablonun Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar başlıklı (IV) bölümünün 2.1.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 5035 sayılı Kanunun 30. maddesiyle değişen 23. fıkrasında; bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve geri ödenmesi amacıyla düzenlenecek kağıtlar ile bu kağıtlar üzerine konulacak şerhlerin (kredilerin kullanımları hariç) damga vergisinden istisna edildiği hükme bağlanmıştır.
Olayda, davacı bankanın anılan Yasa hükmünde belirtildiği şekilde kendisine borçlu olan şirketin kefiline ait ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesi için cebr-i icraya başvurduğu ve yapılan takip sonucu borçlu şirketin kefiline ait bu taşınmazın borca mahsuben davacı bankaya devredildiği ihtilafsızdır. Katma değer vergisi istisnasından yararlanmak için genel bir şart olan iki yıl aktifte bulundurma koşulunun bankalara yapılan devirler için aranmayacağı, istisna getiren 5281 sayılı Yasanın gerekçesinde belirtilmiş olup, Yasa metninde cebri-i icra yoluyla yapılan devirlerde istisna hükümlerinin uygulanmayacağına dair hiçbir düzenleme mevcut değildir. Aksine müzayede yoluyla yapılan satışların da istisnaya dahil olduğu hususu açıkça düzenlenmiştir. Davalı idare tarafından, işlemin satış niteliğinde olduğu, olayda Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 29/6. maddesinde belirtilen “borca karşılık bankaya devir” işleminin sözkonusu olmadığı ileri sürülmüşse de, yorum yoluyla Yasa maddesinin kapsamının daraltılması hukuka uygun bulunmamaktadır. Bu durumda, davacı bankanın alacağına karşılık borçlunun kefiline ait gayrimenkulü cebr-i icra yoluyla devralması işlemi, 3065 sayılı Kanunun 17. maddesinin 4 numaralı fıkrasına 5281 sayılı Kanunun 33. maddesiyle 1.1.2005 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen (r) bendi uyarınca katma değer vergisinden müstesna tutulduğundan, tahakkuk ettirilerek tahsil edilen katma değer vergisinde ve yukarıda belirtilen 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli 2 sayılı tablodaki ilgili hüküm uyarınca damga vergisinde isabet bulunmamaktadır. Her ne kadar Vergi Mahkemesince olaya 3065 sayılı Kanunun 17. maddesinin 4 numaralı fıkrasının (r) bendi hükmünün uygulanması gerekirken , olaya 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa 4684 sayılı Kanunun geçici 18. maddesiyle eklenen geçici 29. madde hükmü uygulanmışsa da, her iki maddenin hükümleri benzer düzenlemeler içerdiğinden, sonucu itibarıyla yerinde olan Vergi Mahkemesi kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddine, sonucu itibarıyla yerinde olan … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının onanmasına 3.11.2009 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY : Dosyanın incelenmesinden: davacı bankaya borçlu olan şirketin kefiline ait ipotekli taşınmazın icra yoluyla borca mahsuben 18.11.2005 tarihinde yapılan ihale sonucu davacıya devredildiği, ihtirazi kayıtla ödenen katma değer vergisi ve damga vergisinin iadesine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı, vergi mahkemesince, 5422 sayılı Yasaya 4684 sayılı Yasanın geçici 18. maddesiyle eklenen geçici 29. madde hükmünün 31.12.2004 tarihine kadar uygulanacağı, bu tarihten sonra aynı maddede sayılan işlemler ile ilgili olarak istisna hükmü bulunmadığı, buna göre 3065 sayılı Yasanın geçici 10. maddesinde yer alan istisna hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacı tarafından temyiz isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.

3065 sayılı Yasanın 17. maddesinin 4 nolu bendine 5281 sayılı Yasanın 33. maddesi ile 1.1.2005 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen (r) alt bendinde, kurumların en az iki yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerinin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerinin; bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık gayrimenkul ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Bu durum karşısında, vergi mahkemesince uyuşmazlığın 3065 sayılı Yasanın yukarıda belirtilen 17. maddesinin 4 nolu bendinin (r) alt bendi esas alınarak irdelenmek suretiyle karara bağlanması gerekirken, böyle bir irdeleme yapılmaksızın ve damga vergisi hiç irdelenmeksizin yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde mevzuata uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle vergi mahkemesince yeniden bir karar verilmek üzere temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.