Danıştay Kararı 9. Daire 2007/4149 E. 2009/51 K. – T.

9. Daire         2007/4149 E.  ,  2009/51 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2007/4149
Karar No: 2009/51

Temyiz İsteminde Bulunan : Kartal Vergi Dairesi Müdürlüğü – İSTANBUL
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Davacı şirket hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak sahte fatura kullanmak suretiyle haksız vergi indiriminde bulunulduğundan bahisle 2002/Mayıs-Aralık dönemlerine ilişkin olarak adına re’sen salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı ve özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından 2002 yılına ait defter ve belgelerin şirket muhesebecisinde olduğundan bahisle ibraz edilmemesi üzerine, şirket bilgisayar kayıtlarında bulunan yevmiye ve defteri kebir kayıtlarının aktarıldığı tasdiksiz defterler üzerinde yapılan inceleme sonucu … Şti. ile … Şti.’den alınan faturaların sahte olduğu sonucuna ulaşılarak bu faturalar nedeniyle yapılan katma değer vergisi indirimleri reddedilmek suretiyle dava konusu vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarh edildiği ve özel usulsüzlük cezası kesildiğinin anlaşıldığı, olayda, istenildiği halde ibraz edilmeyen defter ve belgeler dolayısıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30/3. maddesi uyarınca tarhiyat yapılması mümkün ve gerekli iken, davacı şirketin bilgisayar kayıtlarındaki bilgilerin yer aldığı tasdiksiz defterlere dayanılarak bulunan matrah üzerinden re’sen salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde isabet olmadığı, özel usulsüzlük cezasına gelince; özel usulsüzlük cezası kesilmesini öngören yasal koşulların uyuşmazlık konu olayda gerçekleşmediğinden kesilen cezada hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle kabul ederek vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile özel usulsüzlük cezasını kaldıran … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının; salınan vergide ve kesilen cezalarda hukuka aykırılık olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlıkta, davacı şirket adına 2002/Mayıs-Aralık dönemlerine ilişkin olarak re’sen salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı ve özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davayı kabul eden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 2. fıkrasında ” idari yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlar ile gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler” hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre idari yargı yerlerinin denetim yetkisi, kanunların idari makamlara bıraktığı yetkilerin kullanılışının hukuka uygun olup olmadığının araştırılmasını kapsar; yoksa söz konusu yetkilerin idari yargı yerlerince kullanılması sonucunu yaratmaz.
2577 sayılı Kanunun 20. maddesinde düzenlenen re’sen araştırma yetkisi, idarenin kendi yetkisini kullanarak yapmış olduğu inceleme ve araştırmaya dayalı idari işlemden kaynaklanan idari uyuşmazlığın çözümü için gerekli belge ve bilgilerin, davaya bakan yargı yerine sağlanması amacını, bir başka anlatımla dava konusu yapılan idari işlemin hukuka uygunluğunu denetleme amacını güder. Buna göre davacının tutum ve davranışı ile idarenin inceleme ve araştırma yapmasını önlemesi sonucu tesis edilen işlemin iptal davasına konu edilmesi durumunda idari yargı yerinin idarece yapılamayan inceleme ve araştırmayı yapması idarenin yerine geçmesi sonucunu doğuracağından böyle bir inceleme ve araştırma yapılmasının re’sen araştırma yetkisinin kullanılması olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket yetkilisi tarafından, vergisi ihtilaf konusu yıla ait olan şirket defter ve belgelerinin eski muhasebecisinde olduğu ileri sürülerek ibraz edilmediği, bunun üzerine şirket bilgisayar kayıtlarında bulunan yevmiye defteri ve defteri kebir kayıtlarının aktarıldığı tasdiksiz defterler üzerinde inceleme yapılarak, davacı şirketin … Şti. ile … Şti.’den aldığı faturaların sahte olduğundan bahisle bu faturalar içeriği katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle vergi zaiyaı cezalı katma değer vergisi tarh edildiği ve özel usulsüzlük cezası kesildiği, vergi ve cezaların kaldırılması istemiyle açılan davanın, vergi mahkemesince; davalı idare tarafından, defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle tarhiyat yapılması gerekirken tasdiksiz defterlerin sahte fatura yönünden incelenmesi sonucu yapılan tarhiyatta isabet olmadığı gerekçesiyle kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, her ne kadar vergi mahkemesince, istenildiği halde ibraz edilmeyen defter ve belgeler nedeniyle 213 sayılı Veri usul Kanununun 30/3. maddesi uyarınca davacı adına tarhiyat yapılması mümkün iken, şirketin bilgisayar kayıtlarındaki bilgilerin yer aldığı tasdiksiz defterlere dayalı olarak ortaya çıkarılan matrah farkı üzerinden yapılan cezalı tarhiyatta isabet olmadığı gerekçesiyle dava kabul edilmişse de, mahkemece tarhiyatın sebebinin değiştirilemeyeceği, ancak tarhiyatın dayanağı olan vergi inceleme raporunda tarhiyatın nedeni olarak gösterilen hususlar üzerinde hukuka uygunluk denetimi yapılabileceğinden, uyuşmazlığın davacı şirketin alış belgelerinin sahteliği yönünden ele alınıp incelenerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, vergi mahkemesince uyuşmazlığın esası incelenmeksizin tarhiyatın sebebine yönelik olarak yapılan değerlendirme sonucu verilen kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davalı idare temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının bozulmasına 20.1.2009 tarihinde esasta oybirliği, usulde oyçokluğu ile karar verildi.

Karşı Oy (X) : 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun geçici 5’inci maddesinde, kurulacak vergi dairesi başkanlıklarının faaliyete geçmesiyle birlikte vergi dairesi müdürlükleri ile gelir müdürlüklerinin ilgili vergi dairesi başkanlığına bağlanmış sayılacağı; mal müdürlükleri bünyesinde bulunan bağlı vergi dairelerinin ise vergi dairesi başkanlığı birimi haline dönüştürülünceye kadar defterdarlıklara bağlı olarak faaliyetlerine devam edecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Bu durumda, vergi dairesi başkanlıklarının faaliyete geçirildiği 16.9.2005 tarihinden sonra açılan davalarda, 5345 sayılı Kanunun 24’üncü maddesine göre, vergi uyuşmazlıklarını takip ve yargısal işlem yapma yetkisi, vergi dairesi başkanlıklarına, bu başkanlıkların bulunmadığı yerlerde vergi dairesi müdürlüklerine ve aynı Kanunun geçici 5’inci maddesi kapsamındaki vergi dairesi müdürlüklerine aittir. 5345 sayılı Kanunda, dava takip ve yargısal işlemler yapma yetkisinin, yetkinin sahibi olduğunu açıkladığımız idari birimler tarafından alt idari birimlere devrine izin veren bir düzenleme yoktur.
Bu açıklamalar karşısında, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığına bağlı vergi dairesi müdürlüğü olan ve bu nedenle, Vergi Dairesi Başkanlığının faaliyete geçtiği 16.9.2005 tarihinden sonra açılan idari davalar ile bu davalarda verilecek kararlara karşı gidilen kanun yollarında taraf olma ehliyeti bulunmayan ve bu konuda kendisine yetki devri de yapılamayacak olan Kartal Vergi Dairesi Müdürlüğü husumetiyle dava dosyasının tekemmül ettirilmesinde ve aynı müdürlük tarafından temyiz isteminde bulunulmasına karşın, Mahkemece, herhangi bir incelemeye tabi tutulmaksızın, dosyanın Danıştaya gönderilmesinde 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu Hükümlerine uyarlık görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle, 2577 Sayılı Kanunun 48. maddesi uyarınca işlem yapılarak, bir başka anlatımla İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı husumetiyle dava dosyasının tekemmülünün sağlanmasından sonra Danıştaya gönderilmek üzere dosyanın, Vergi Mahkemesine gönderilmesi gerektiği oyuyla karara usul yönünden katılmıyorum.