Danıştay Kararı 9. Daire 2007/3580 E. 2008/68 K. 15.01.2008 T.

9. Daire         2007/3580 E.  ,  2008/68 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2007/3580
Karar No: 2008/68

Temyiz İsteminde Bulunan : … Belediye Başkanlığı -…
Vekili : …
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacı şirketin serbest bölgede bulunan arsaları nedeniyle 2006 yılı için tahakkuk ettirilen emlak vergilerinin bildirilmesine ilişkin davalı idarenin … tarih ve … sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davayı; uyuşmazlığın, serbest bölgede faaliyette bulunan davacı şirketin sahibi olduğu gayrimenkuller nedeniyle emlak vergisi tahakkuk ettirilip ettirilmeyeceğine ilişkin bulunduğu, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun 1. maddesinde; bu Kanunun, Türkiye’de ihracat için yatırım ve üretimi artırmak, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak, ekonominin girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli şekilde temin etmek, dış finansman ve ticaret imkanlarından daha fazla yararlanmak üzere, serbest bölgelerin kurulması, yer ve sınırlarının tayini, yönetimi, faaliyet konularının belirlenmesi, işletilmesi, bölgelerdeki yapı ve tesislerin teşkili ile ilgili hususları kapsayacağı, aynı Kanunun geçici 3. maddesinin (c) fıkrasında da; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanuna göre kurulan serbest bölgelerde faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükelleflerin; bu bölgelerde gerçekleştirdikleri faaliyetleri ile ilgili olarak yaptıkları işlemlerin 31.12.20008 tarihine kadar her türlü vergi, resim ve harçtan müstesna olduğunun hükme bağlandığı, dosyanın incelenmesinden, … İli, … İlçesi sınırları içinde kurulu serbest bölgede faaliyet gösteren davacı şirketin, 1998 yılında kurularak Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’nden 4.7.2000 tarihinde faaliyet ruhsatı aldığı, ana sözleşmesinde de şirketin Bursa Serbest Bölgesini işletmek amacı ile gerekli olan emtia ile menkul malları, gayrimenkulleri satın alıp satabileceğinin belirtildiği, davalı idarece, davacı şirketin serbest bölgede bulunan arsa vasfındaki taşınmazlarının emlak vergisinden muaf olmadığından bahisle 2006 yılı için emlak vergisi tahakkuk ettirilerek bunun dava konusu yazı ile davacı şirkete duyrulduğunun anlaşıldığı, yukarıda belirtilen Kanun maddesiyle serbest bölgede yürütülen ekonomik faaliyetler nedeniyle doğacak vergi, harç ve benzeri yükümlülüklerden bu faaliyetleri yürütenleri muaf tutmak suretiyle aynı Kanunun 1. maddesinde sayılan ekonomik amaçların gerçekleştirilmesine katkıda bulunmanın amaçlandığı, bu kapsamda, serbest bölge içinde bulunan gayrimenkullerin alım-satımı ve benzeri tüm hukuki tasarrufların bu bölgede gerçekleştirilen ekonomik faaliyetin bir parçası olduğunun kabulü gerektiği, bu durumda, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu uyarınca, serbest bölgede gerçekleştirilen faaliyetler ile ilgili olarak yapılan işlemler 31.12.2008 tarihine kadar her türlü vergiden muaf olduğundan, davalı idarece, serbest bölgede faaliyette bulunan davacı şirketin, bu bölgede yer alan gayrimenkulleri nedeniyle emlak vergisinden muaf olmadığından bahisle 2006 yılı için tahakkuk ettirilen emlak vergilerinde ve bunun duyurulmasına ilişkin işlemde isabet görülmediği gerekçesiyle kabul eden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 22. maddesinde, bina ve arazi vergileri ile ilgili muaflık ve istisna hükümlerinin bu Kanuna eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenleneceği belirtilerek muaflık ve istisna hükümlerinin bu Kanunda yer alması gerektiği zorunluluğunun getirildiği, serbest bölgelerdeki gayrimenkullerin alım-satım ve benzeri tüm hukuki tasarrufların bölgede gerçekleştirilen ekonomik faaliyetin bir parçası olarak görülmesinin Yasa ile getirilen muafiyet ve istisna hükümlerinin ruhuna aykırı olduğu, serbest bölgelerde 31.12.2008 tarihine kadar sadece gerçekleştirilen faaliyet ve işlemlerin, yani bölgedeki faaliyetlerden elde edilen kazanç ve iratların vergi, resim ve harçtan müstesna tutulduğu, bina ve araziler için emlak vergisi muafiyetine yer verilmediği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, … YTL ilam harcının temyiz isteminde bulunandan alınmasına 15.1.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.