9. Daire 2007/2911 E. , 2009/33 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2007/2911
Karar No: 2009/33
Temyiz İsteminde Bulunan : Torbalı Vergi Dairesi Müdürlüğü – Torbalı/İZMİR
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Davacı şirketin 2004 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu aynı yılın Ocak-Aralık dönemleri için adına re’sen salınan katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin hurda plastikten imal edilen plastik granül teslimlerinin katma değer vergisine tabi olmasına karşın katma değer vergisi hesaplanmadığından bahisle adına dava konusu tarhiyatın yapıldığının anlaşıldığı, davacı şirketin davalı idareden alınan görüşler doğrultusunda katma değer vergisi hesaplamadığının, daha sonra idarenin görüş değiştirmesi üzerine davacıdan düzeltme beyannamesi vermesinin istenildiğinin, bu isteğin yerine getirilmemesi üzerine idarece re’sen yapılan düzeltme ile dava konusu katma değer vergisinin salındığının ve davacıyı kendilerinin yanıltması nedeniyle salınan vergiye ceza kesilmediğinin anlaşıldığı, katma değer vergisinin yansıtılabilir bir vergi olduğu, vergi yükünün ürünü satan değil alan kişide kaldığı, idare görüşü doğrultusunda hareket eden davacı şirketin bu aşamadan sonra emtiayı satın alan kişilere katma değer vergisini yansıtmasının mümkün olamayacağı, davacıdan tahsili halinde de haksız yere malvarlığında eksilmeye neden olunacağı, bu nedenle salınan katma değer vergisinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle kabul eden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; davacı şirketin tahsil edilmesi gereken vergiden sorumlu olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi : Olayda, davacı şirketin yaptığı faaliyetin hurda plastik atıklarının eritilmesi suretiyle plastik eşya imalatında kullanılan hammadde (granül) nin elde edilmesi olduğundan, davacı şirketin yaptığı teslimlerin hurda plastik teslimi sayılması mümkün olmayıp katma değer vergisi istisnası getirilmiş bulunan hurda plastik tesliminden ayrı tutularak katma değer vergisine tabi olduğu açıktır.
Hal böyleyken, yaptığı (granül) teslimlerinin hurda plastik teslimi olmayan bu nedenle istisna kapsamına girmeyen davacıya, yapmış olduğu teslimlerin katma değer vergisinden istisna olduğuna ilişkin hatalı şekilde verilen görüş nedeniyle ceza uygulamamış olup tahsil ederek beyan etmesi gereken katma değer vergisinin salınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının bu vergiyi emtia sattığı alıcılara yansıtamamış olması da yine verginin mükellefi olan davacının tahsil etmesi gereken katma değer vergisini ödemesi gerektiği sonucunu değiştirmeyecektir.Aksi halde katma değer vergisi hesaplaması gerekirken bunu yapmayan yükümlülere bu vergiyi alıcılara yansıtamayacağı nedeniyle sonradan vergileme yapılamayacağını kabul etmek, katma değer vergisi uygulamasının satıcıların keyfiyetine bırakılması ve olayda olduğu gibi satıcı yükümlülere sonradan hiç bir şekilde vergi salınamaması sonucunu doğuracaktır ki bunun hukuka ve vergileme ilkelerine aykırı olduğu açıktır.Bu nedenle temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1. maddesinin 1. bendinde ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu, mükellef başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işi yapanların katma değer vergisinin mükellefi oldukları, vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi başlıklı 10. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde ise malın teslimi veya hizmetin yapılması halinde vergiyi doğuran olayın gerçekleşmiş olacağı hükme bağlanmıştır.
Yukarıda anılan hükümlerin değerlendirilmesinden katma değer vergisinin yansıtılabilir bir vergi olmasına karşın verginin mükellefinin malı teslim eden veya hizmeti ifa eden kişi olduğu ve malın teslimi veya hizmetin ifası anında katma değer vergisinin hesaplanarak malın bedelinin yanında tahsil edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Mal teslim edip hizmet ifa edenlerin hesaplayacakları katma değer vergisinden kendilerinin mal ve hizmet alımı sırasında ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri ise bir hak olup fatura veya benzeri vesikalarda gösterilmek yoluyla ticaret erbabının bu hakkını kullanması mümkündür. Bu sistemde katma değer vergisi en son olarak ticaret erbabı olmayan ve indirim hakkı bulunmayan nihai tüketici üzerinde kalmakta olup, bu durum katma değer vergisinin mükelleflerinin malı teslim eden veya hizmeti ifa eden kişi olması gerçeğini değiştirmemektedir.
Olayda, davacı şirketin yaptığı faaliyetin hurda plastik atıklarının eritilmesi suretiyle plastik eşya imalatında kullanılan hammadde (granül) nin elde edilmesi olduğundan, davacı şirketin yaptığı teslimlerin hurda plastik teslimi sayılması mümkün olmayıp katma değer vergisi istisnası getirilmiş bulunan hurda plastik tesliminden ayrı tutularak katma değer vergisine tabi olduğu açıktır.
Davacının yaptığı granül plastik teslimlerinin, önce hurda teslimi niteliğinde bulunduğu ve katma değer vergisine tabi olmadığı görüşü ile vergilendirmeyen idare tarafından, bu görüşün hatalı olması nedeniyle daha sonra ve dava konusu işlemle vergi ziyaı cezası uygulamadan katma değer vergisi tarhiyatı yapıldığı anlaşılmaktadır.
İdarenin hatalı görüşünden dönerek yeni bir işlem yapması her zaman mümkün olup olayda olduğu gibi davacının yaptığı granül plastik teslimlerinin katma değer vergisine tabi olmadığı şeklinde verilen hatalı görüş davacının tahsil etmesi gereken katma değer vergisini ödemesi gerektiği sonucunu değiştirmeyecektir. Aksi halde katma değer vergisi hesaplaması gerekirken bunu yapmayan yükümlülere bu vergiyi alıcılara yansıtamayacağı nedeniyle sonradan vergileme yapılamayacağını kabul etmek, katma değer vergisi uygulamasının satıcıların keyfiyetine bırakılması ve olayda olduğu gibi satıcı yükümlülere sonradan hiç bir şekilde vergi salınamaması sonucunu doğuracaktır ki bunun hukuka ve vergileme ilkelerine aykırı olduğu açıktır.
Kaldı ki bu uygulamaya hatalı görüş vererek katkıda bulunan idare hatasına binaen salınan vergiye ceza uygulamamıştır.
Bu durumda Mahkemece katma değer vergisine tabi teslimlerde bulunan davacı şirket adına yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığından yazılı gerekçeyle verilen kararda isabet görülmemiştir
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne … Vergi Mahkemesinin…tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 20.1.2009 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
Karşı Oy : Temyizde ileri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.