Danıştay Kararı 9. Daire 2007/2819 E. 2008/4712 K. – T.

9. Daire         2007/2819 E.  ,  2008/4712 K.
Daire : DOKUZUNCU DAİRE
Karar Yılı : 2008
Karar No : 4712
Esas Yılı : 2007
Esas No : 2819
Karar Tarihi : 16/10/008

İBRAZ EDİLMEYEN DEFTER VE BELGELERİN MAHKEMECE İSTENEREK DAVALI İDAREYE GÖNDERİLMESİ SONUCU YENİDEN DÜZENLENEN İNCELEME RAPORUNA GÖRE YENİDEN YAPILAN TARHİYATIN İNCELENMESİNDE İSABET OLMADIĞI HK.

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar :1) …
2) Kadınhanı Malmüdürlüğü

İstemin Özeti : Davacı adına 2003/Ocak-Aralık dönemleri için salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı ve özel usulsüzlük cezalarının terkini istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden davacının vergisi ihtilaf konusu olan yıla ait defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi üzerine katma değer vergisi indirimleri reddedilmek suretiyle dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığının anlaşıldığı, Mahkemelerine ibraz edilen defter ve belgelerin incelenmek üzere davalı idareye gönderildiği, davalı idare tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporda davacının 2003 yılında defterlere kaydedilen bir kısım alış faturalarının sahte olduğu sonucuna varılarak sahte olduğu ileri sürülen faturalara istinaden indirim konusu edilen katma değer vergilerinin reddi suretiyle katma değer vergisi beyan tablosunun yeniden oluşturulduğu, davacının fatura aldığı on bir firmanın mükellefiyet kaydı bulunmadığından, bu mükelleflerden alınan faturalarda yer alan katma değer vergisinin indiriminin reddinde hukuka aykırılık olmadığı, … Şti. ‘den alınan faturanın ise sahte olmadığı sonucuna varıldığından, bu fatura içeriği katma değer vergisi indiriminin reddinde isabet bulunmadığı, bu suretle Mahkemelerince yeniden oluşturulan katma değer vergisi tablosunda çıkan verginin ödenmesi gerektiği, davalı idarece Anayasa Mahkemesinin 6.1.2005 tarih ve E:2001/3, K:2005/4 sayılı kararı uyarınca vergi ziyaı cezasının vergi aslının üç katı tutarına isabet eden kısımdan fazlasının terkin edildiği görüldüğünden terkin edilen kısım hakkında karar verilmesine gerek olmadığı, 213 sayılı Kanunun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasına gelince; davacı tarafından, yapılan tebligata rağmen yasal süresi içinde herhangi bir mücbir sebep olmaksızın defter ve belgelerin ibraz edilmediği görüldüğünden kesilen bu cezada yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kısmen kabul ederek vergi aslını değişiklikle onayan, onanan katma değer vergisinin üç katına isabet eden vergi ziyaı cezası ile özel usulsüzlük cezasını onayan, vergi ve ceza fazlasını kaldıran, vergi ziyaı cezasının davalı idarece terkin edilen kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmeden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; davacı tarafından; defter ve belgelerin davalı idareye ibraz edildiği, mahkemece yerindelik denetimi yapılamayacağı, ikinci defa düzenlenen vergi inceleme raporu sonucu adına ihbarname düzenlenerek tebliğ edilmediği, davalı idarece; defter ve belgelerini kasten ibraz etmeyen davacının katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davalı idare tarafından karşı taraf temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davacı tarafından cevap verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, taraflar temyiz istemlerinin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, taraflar temyiz istemlerinin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlıkta; 2003 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi amacıyla defter ve belgeleri istenilen davacının ibraz etmediğinden bahisle katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı ve özel usulsüzlük cezalarının terkini istemiyle açılan davayı kısmen kabul eden, kısmen reddeden, kısmen karar verilmesine yer olmadığına hükmeden Vergi Mahkemesi kararının taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırlarını belirleyen 2. maddenin 2. fıkrasında “idari yargı yetkilisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır, İdari mahkemeler yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler” hükmü yer aldığından idari yargı yetkisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olması ve her organın kendi görev ve yetki alanı içinde kalması kamu düzeninin bir gereğidir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 2003 yılı defter ve belgelerinin istenildiği, ancak defter ve belgelerin hiç bir mazeret gösterilmeksizin yasal süresi içinde ibraz edilmediği, bunun üzerine indirim konusu yapılan katma değer vergisi reddedilmek suretiyle re’sen bulunan matrah üzerinden davacı adına vergi salınarak, vergi ziyaı ve özel usulsüzlük cezaları kesildiği, vergi mahkemesince verilen 9.6.2006 tarihli ara kararı üzerine mahkemeye ibraz edilen defter ve belgelerin incelenmek üzere davalı idareye gönderildiği, davalı idare tarafından defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen … tarih ve …sayılı vergi inceleme raporunda, defterlere kaydedilen bir kısım alış faturalarının sahte olduğu sonucuna varılarak, sahte olduğu ileri sürülen faturalara istinaden indirim konusu edilen katma değer vergisinin reddi suretiyle katma değer vergisi beyan tablosunun yeniden oluşturulduğu, vergi mahkemesince davacının fatura aldığı on bir firmanın mükellefiyet kaydı bulunmadığından bu mükelleflerden alınan faturalarda yer alan katma değer vergisi indiriminde hukuka uyarlık olmadığı, … Şti.’den alınan faturanın ise sahte olmadığı sonucuna varıldığından bu fatura içeriği katma değer vergisi indiriminde hukuka aykırılık olmadığı, yeniden oluşturulan katma değer vergisi beyan tablosunda çıkan verginin ödenmesi gerektiği, davacı tarafından yapılan tebligata rağmen defter ve belgelerin herhangi bir mücbir sebep olmaksızın ibraz edilmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezasında isabetsizlik bulunmadığı, davalı idarece terkin edilen vergi ziyaı cezasının gecikme faizine ilişkin kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul edildiği, kısmen reddedildiği, kısmen karar verilmesine gerek olmadığına hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, dava konusu tarhiyatın nedeni defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi olup vergi mahkemesince re’sen araştırma ilkesi uyarınca davacının defter ve belgelerinin istenilmesi, ibraz edilecek olan defter ve belgelerden vergi dairesi müdürlüğünün de haberdar edilmesi suretiyle söz konusu belgelerin gerçekten alış yaptığı emtialara ait alış faturaları olup olmadığının araştırılması ve gerçek alış faturaları gözönüne alınarak ödenecek verginin tespiti için gerekirse defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak gerek bu bilirkişi raporunun gerekse mahkemeye ibraz edilip mahkemece vergi dairesi müdürlüğünün bilgisine gönderilen belgeler yönünden bu idare tarafından mahkemeye sunulan bilgilerin, doğrudan mahkeme tarafından değerlendirilerek hasıl olacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, 2003 yılı defter ve belgelerin yeniden incelenmesi için davaya taraf olan davalı idareye gönderilerek denetim elemanlarınca tanzim olunan yeni inceleme raporuna göre karar verilmesinde yasal isabet bulunmamaktadır. Ancak dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının, fatura aldığı on bir firmayla ilgili olarak, ‘iki mükelleften aldığı motorin karşılığında, bu mükelleflerin, kendi faturaları yerine anılan on bir firmaya ait faturaları düzenleyerek verdikleri’ yönündeki ifadesi ile bu on bir firmanın mükellefiyet kaydının bulunmaması karşısında davacı adına düzenlenmiş olan bu faturaların sahte olduğunun anlaşıldığı, … Şti.’den alınan faturanın ise; adı geçen mükellef hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda, … Şti.’nin bir kısım nakliye faaliyetinin gerçek olduğu ve bu faaliyeti çerçevesinde düzenlediği nakliye faturaları ile araç satış faturalarının gerçek mal hareketine dayandığının belirtildiği, davacıya düzenlenen araç satışını konu edinen faturanın da rapora ekli tutanakta dökümü yapılan ve gerçek olduğu kabul edilen araç satış faturaları arasında yer aldığı görüldüğünden sonucu itibarıyla yerinde olan vergi mahkemesi kararının onanması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle davacı temyiz isteminin oybirliği ile reddine, davalı idare temyiz isteminin oyçokluğu ile reddine, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının belirtilen gerekçeyle onanmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı 3 sayılı Tarife uyarınca onanan kısım üzerinden hesaplanacak ilam harcının temyiz isteminde bulunan davacıdan alınmasına 16.10.2008 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY
X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 2. fıkrasında ” idari yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlar ile gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler” hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre idari yargı yerlerinin denetim yetkisi, kanunların idari makamlara bıraktığı yetkilerin kullanılışının hukuka uygun olup olmadığının araştırılmasını kapsar; yoksa söz konusu yetkilerin idari yargı yerlerince kullanılması sonucunu yaratmaz.
2577 sayılı Kanunun 20. maddesinde düzenlenen re’sen araştırma yetkisi, idarenin kendi yetkisini kullanarak yapmış olduğu inceleme ve araştırmaya dayalı idari işlemden kaynaklanan idari uyuşmazlığın çözümü için gerekli belge ve bilgilerin, davaya bakan yargı yerine sağlanması amacını, bir başka anlatımla dava konusu yapılan idari işlemin hukuka uygunluğunu denetleme amacını güder. Buna göre davacının tutum ve davranışı ile idarenin inceleme ve araştırma yapmasını önlemesi sonucu tesis edilen işlemin iptal davasına konu edilmesi durumunda idari yargı yerinin idarece yapılamayan inceleme ve araştırmayı yapması idarenin yerine geçmesi sonucunu doğuracağından böyle bir inceleme ve araştırma yapılmasının re’sen araştırma yetkisinin kullanılması olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Diğer taraftan idari yargı yerinin görevi idari işlemin tesis edildiği anda yetki şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olup olmadığını denetlemek olduğu halde, idari işlemin tesis tarihinden sonra yargı yerince yapılacak veya bilirkişiye yaptırılacak inceleme ve araştırma sonucuna göre maddi olayda değişiklik olabileceğinden bu sonuç esas alınarak uyuşmazlık hakkında karar verilmesi halinde idari yargı yerinin görevini belirtilen şekilde yerine getirdiği de söylenemez.
Dosyanın incelenmesinden, 2003 yılına ilişkin defter ve belgelerini 213 sayılı Kanunun 4369 sayılı Kanunla değişik 256. maddesi uyarınca ibraz etmesi için davacıya usulüne uygun tebliğat yapılmasına karşın verilen süre içinde ibraz yükümlülüğünü yerine getirmediği, anılan Kanunun “mücbir sebebler” başlığını taşıyan 13. maddesinde sayılan hallerin sözkonusu olmadığı anlaşıldığından, 3065 sayılı Kanunun 34. maddesi uyarınca belgelendirilmeyen katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan dava konusu cezalı tarhiyatta mevzuata aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı tarafından inceleme elemanına ibraz edilmeyen ve böylece idarece vergi incelemesine konu edilmesi önlenen defter ve belgeleri re’sen araştırma yetkisinin kullanılması sözkonusu olmadığı halde ara kararıyla getirtip incelenmek üzere davalı idareye göndermek suretiyle doğan sonuca göre dava konusu cezalı tarhiyatı değişiklikle onayan temyize konu vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla davacı temyiz isteminin reddine ilişkin kararın bu kısmına katılmıyorum.