Danıştay Kararı 9. Daire 2007/2494 E. 2009/1295 K. – T.

9. Daire         2007/2494 E.  ,  2009/1295 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2007/2494
Karar No: 2009/1295

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili : …
Karşı Taraf : …Vergi Dairesi Müdürlüğü – …
İstemin Özeti : Davacı adına 1998/Mayıs-Aralık dönemlerine ilişkin ağır kusur cezalı katma değer vergisi ile gecikme fazinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davayı; 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde, kendisine ödeme emir tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı iddialarıyla dava açabileceğinin kurala bağlandığı, dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından ihtilaflı dönemlere ilişkin beyanname verilmediğinden bahisle alınan takdir komisyonu kararına istinaden yapılan tarhiyatlara karşı dava açılmaması ve süresinde ödenmemesi sonucu kesinleşen kamu alacağının tahsili amacıyla dava konu ödeme emirlerinin tanzim ve tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, her ne kadar davacı şirket tarafından yeterince araştırma yapılmadan takdire sevk edilerek matrah takdir edildiği ileri sürülmüşse de, ödeme emri aşamasında bu tür iddiaların değerlendirilmesine olanak bulunmadığı, şirketin ve şirketi temsile yetkili ortaklarının bilinen adreslerine tebliğat yapılamaması üzerine ilanen tebliğ yoluna gidilerek vergi aslı ve cezalarının kesinleştirildiğinin görüldüğü, bu durumda tahakkuk eden vergilere süresinde dava açılmadığından ihtilafsız kesinleşen kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; dava konusu ödeme emirlerinin ilişkin olduğu dönemde davacının herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden, davalı idare tarafından ilgili dönemde davacı şirketin faaliyette bulunduğu konusunda bir tespit yer almadığı, aksine davacı şirketin işyeri adresinde yapılan yoklamada, ilgili dönemde başka bir mükellefin faaliyette bulunduğunun saptanmış olması karşısında, davacı vekili tarafından, davacı şirketin ilgili dönemde ticari faaliyetin bulunmadığı yolundaki iddiasının, Vergi Mahkemesince 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde öngörülen “borcum yoktur” kapsamında değerlendirilmek ve buna göre karar verilmek üzere temyize konu vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Davacı adına 1998/Mayıs-Aralık dönemlerine ilişkin ağır kusur cezalı katma değer vergisi ile gecikme fazinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
213 sayılı Kanununun 30. maddesinde, resen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olarak tanımlanmış, aynı maddenin 6. bendinde ise, tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması halinin resen takdir sebebi olduğu belirtilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 54. maddesinde ise, ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı, 55. maddesinde amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emriyle tebliğ olunacağı, 58. maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itirazda bulunabileceği öngörülmüştür.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin 1998/Mayıs-Aralık dönemlerine ilişkin katma değer vergisi beyannamelerini vermediğinden bahisle takdir komisyonuna sevkedildiği, takdir komisyonunca resen takdir olunan matrahlar üzerinden şirket adına tarh olunan cezalı katma değer vergisine ilişkin ihbarnamelerin davacının işyerinin kapalı olması nedeniyle tebliğ edilememesi üzerine ilanen tebliğ edildiği, daha sonra söz konusu ihbarnameler içeriği dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Ancak dosya içeriği belgelerin incelenmesinden, şirketin işyeri adresinde 4.10.1999 tarihinde yapılan yoklama sonucu düzenlenen yoklama fişinde, davacı şirketin adreste bulunmadığı, söz konusu adreste, 1998 yılı mayıs ayından itibaren … Şti’nin faaliyette bulunduğu tespitlerine yer verildiği, ayrıca … Vergi Dairesinin … tarih ve … sayılı yazısından, davacı şirketin mükellefiyet kaydının 31.4.1998 tarihi itibariyle kapatıldığının görüldüğü, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün tarihsiz yazısında da, davacı şirketin 31.4.1998 tarihinde resen terk ettirilen mükellefiyet kaydının tekrar açılarak 31.12.1998 tarihi olarak kapatılmasının istenildiği görülmekte olup tüm bu tespitlerin değerlendirilmesinden, davalı idare tarafından davacının ilgili dönemde faaliyeti olduğu yolunda herhangi bir tespitinin bulunmadığı, aksine yoklama tutanağı ile davacının faaliyetini terkettiği ve adreste başka bir mükellefin bulunduğunun saptandığı, bunun yanısıra davalı idarenin kurum içi yazışmalarında da davacı şirketin mükellefiyet terkin tarihi konusunda dahi tereddüt bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı vekili tarafından, davacı şirketin ilgili dönemde ticari faaliyetin bulunmadığı yolundaki iddiasının, Vergi Mahkemesince 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde öngörülen “borcum yoktur” kapsamında değerlendirilmesi ve buna göre karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E…., K…. sayılı kararının bozulmasına 11.3.2009 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY : Temyize konu kararın onanması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.