Danıştay Kararı 9. Daire 2006/3700 E. 2008/1470 K. 24.03.2008 T.

9. Daire         2006/3700 E.  ,  2008/1470 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2006/3700
Karar No: 2008/1470

Temyiz İsteminde Bulunan : Boğaziçi Uygulama Grup Müdürlüğü – İSTANBUL
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : 2004/Temmuz, Ağustos, Ekim, Kasım, Aralık ve 2005/Ocak, Şubat dönemleri için kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin yukarıda anılan dönemlerde eksik beyanda bulunduğundan bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 371. maddesi hükmü uyarınca ek katma değer vergisi beyannamesi verdiği ve herhangi bir ödeme yapmaması üzerine davalı idarece pişmanlık hükümlerini ihlal ettiğinden bahisle hesaplanan pişmanlık zammının gecikme faizine dönüştürülmesi suretiyle dava konusu vergi ziyaı cezasının kesildiği anlaşılmış olup, 213 sayılı Kanunun vergi ziyaı cezası başlıklı 344. maddesinin 2. fıkrası Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden, yasal dayanağı kalmayan vergi ziyaı cezasında isabet görülmediği gerekçesiyle kabul eden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; davacı şirket ödeme yapmayarak pişmanlık hükümlerini ihlal ettiğinden, kesilen cezanın yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Pişmanlıkla verilen beyannameye istinaden tahakkuk eden vergilerle hesaplanan gecikme zammını yasal süresi içinde ödemeyerek Vergi Usul Kanununun 371. maddesinde yazılı kurallara uymayan davacı adına aynı Yasanın 344. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca %50 oranında kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Belirtilen nedenle temyize konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : 213 sayılı Kanunun 371. maddesinde belirtilen 15 günlük yasal süre içinde ödeme yapmadığı anlaşılan davacı şirket adına kesilen cezada isabetsizlik bulunmadığından, Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Olayda, davacı şirketin 2004/Temmuz, Ağustos, Ekim, Kasım, Aralık ve 2005/Ocak, Şubat dönemlerinde eksik beyanda bulunduğundan bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 371. maddesi hükümlerine göre ek katma değer vergisi beyannamesi verdiği, davalı idarece de ödeme yapmayarak pişmanlık hükümlerini ihlal etmesi üzerine hesaplanan pişmanlık zammı gecikme faizine dönüştürülerek dava konusu vergi ziyaı cezasının kesildiği anlaşılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun olay tarihinde yürürlükte olan “Pişmanlık ve Islah” başlıklı 371. maddesinde; beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber veren mükelleflere bu maddede yazılı kayıt ve şartlarla vergi ziyaı cezasının kesilmeyeceği belirtildikten sonra, bu kayıt ve şartlar arasında maddenin 1. bendinde, mükellefin keyfiyeti haber verdiği tarihten önce bir muhbir tarafından harhangi resmi bir makama dilekçe ile veya şifahi beyanı tutanakla tevsik edilmek suretiyle haber verilen husus hakkında ihbarda bulunulmamış olması, 4. bendinde, eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının mükellefin keyfiyeti haber verme tarihinden başlayarak 15 gün içinde tamamlanması ve düzetilmesi, 5. bendinde de, mükellefçe haber verilen ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183 sayılı Kanunun 51. maddesinde belirtilen nispette uygulanacak gecikme zammı oranında bir zamla birlikte haber verilme tarihinden başlayarak 15 gün içinde ödenmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin 2004/Temmuz, Ağustos, Ekim, Kasım, Aralık ve 2005/Ocak, Şubat dönemlerine ait katma değer vergisi düzeltme beyannamelerini 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 371. maddesi hükmüne göre pişmanlıkla kabulü istemini içeren 14.4.2005 ve 19.4.2005 tarihli dilekçelerini verdiği, davalı idarece pişmanlık zammı hesaplanarak ilgili vergilerin tahakkuk ettirildiği, ancak 15 günlük sürede ödeme yapılmadığından, pişmanlık hükümlerinin ihlal edildiğinden bahisle 213 sayılı Kanunun 344/4. maddesi uyarınca beyanname, kanuni süresinden sonra verilen beyanname olarak kabul edilerek dava konusu vergi ziyaı cezasının kesildiği anlaşılmış olup, 213 sayılı Kanunun 371. maddesinde öngörülen 15 günlük süre içinde davalı idare tarafından hesaplanan pişmanlık zammını ödemeyen ve ödediği hususunu da ispatlayamayan davacı şirketin, pişmanlık ve ıslah hükümlerinden faydalanması mümkün bulunmadığından, kesilen cezada isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 24.3.2008 tarihinde esasta oybirliği, usulde oyçokluğu ile karar verildi.

Karşı Oy : 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun geçici 5’inci maddesinde, kurulacak vergi dairesi başkanlıklarının faaliyete geçmesiyle birlikte vergi dairesi müdürlükleri ile gelir müdürlüklerinin ilgili vergi dairesi başkanlığına bağlanmış sayılacağı; mal müdürlükleri bünyesinde bulunan bağlı vergi dairelerinin ise vergi dairesi başkanlığı birimi haline dönüştürülünceye kadar defterdarlıklara bağlı olarak faaliyetlerine devam edecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Bu durumda, vergi dairesi başkanlıklarının faaliyete geçirildiği 16.9.2005 tarihinden sonra açılan davalarda, 5345 sayılı Kanunun 24’üncü maddesine göre, vergi uyuşmazlıklarını takip ve yargısal işlem yapma yetkisi, vergi dairesi başkanlıklarına, bu başkanlıkların bulunmadığı yerlerde vergi dairesi müdürlüklerine ve aynı Kanunun geçici 5’inci maddesi kapsamındaki vergi dairesi müdürlüklerine aittir. 5345 sayılı Kanunda, dava takip ve yargısal işlemler yapma yetkisinin, yetkinin sahibi olduğunu açıkladığımız idari birimler tarafından alt idari birimlere devrine izin veren bir düzenleme yoktur.
Bu açıklamalar karşısında, dosyada, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığına bağlı vergi dairesi müdürlüğü olan ve bu nedenle, Vergi Dairesi Başkanlığının faaliyete geçtiği 16.9.2005 tarihinden sonra açılan idari davalar ile bu davalarda verilecek kararlara karşı gidilen kanun yollarında taraf olma ehliyeti bulunmayan ve bu konuda kendisine yetki devri de yapılamayacak olan Boğaziçi Uygulama Grup Müdürlüğünce temyiz isteminde bulunulmasına karşın, Mahkemece, herhangi bir incelemeye tabi tutulmaksızın, dosyanın Danıştaya gönderildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 48. maddesi uyarınca işlem yapılarak, tekemmülünün sağlanmasından sonra Danıştaya gönderilmek üzere dosyanın, Vergi Mahkemesine gönderilmesi gerektiği oyuyla karara usul yönünden katılmıyorum.