Danıştay Kararı 9. Daire 2006/2557 E. 2008/718 K. 12.02.2008 T.

9. Daire         2006/2557 E.  ,  2008/718 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2006/2557
Karar No: 2008/718

Temyiz İsteminde Bulunan : Kilis Vergi Dairesi Müdürlüğü – KİLİS
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Nakliyecilik faaliyetinde kullandığı aracını 20.11.2003 tarihinde satarak aynı gün işini terk eden davacının, araç satışına ilişkin katma değer vergisi beyannamesini vermediğinden bahisle takdir komisyonu kararına istinaden re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1. maddesinin 1. fıkrasında, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olacağı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 82. maddesinin 5. fıkrasında ise, gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin terk ettikleri işleriyle ilgili olarak sonradan elde ettikleri kazançların arızi kazanç olduğunun hükme bağlandığı, bu hükümlerden gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin ticari faaliyetlerine son verdikten sonra bu işleriyle ilgili olarak elde ettikleri kazançların arızi kazanç olması nedeniyle bu kapsamdaki teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olmadığı sonucu çıktığı, bu durumda, faaliyetinde kullandığı aracını satarak aynı gün işini terk eden ve bu hususu bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne bildiren davacının, aracını satması ticari faaliyet çerçevesinde yapılan bir teslim olarak düşünülemeyeceğinden, ticari faaliyet kapsamı dışında gerçekleştirilen araç satışından dolayı katma değer vergisi beyannamesi verilmesine de gerek olmadığı gerekçesiyle kabul eden … Vergi Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; davacı tarafından araç satışına ilişkin olarak katma değer vergisi beyannamesi verilmediğinden, takdir komisyonu kararı uyarınca yapılan cezalı tarhiyatın yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi : 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37’nci maddesinin ikinci fıkrasının 4 numaralı bendinde, gayrimenkul alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri kazançların ticari kazanç sayılacağı; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde de, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
Davacı, nakliyecilik faaliyetinde kullandığı aracı 20.11.2003 tarihinde satarak faaliyetine son vermiştir. Vergi mahkemesince, davacının sözü edilen aracın satışı nedeniyle edindiği kazanç, ticari kazanç kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtilerek tarhiyatın kaldırılmasına karar verilmişse de; ticari faaliyetin yürütülmesinde kullanılan aracın işin bırakılmasından önce satılmasından doğan kazancın yukarıda sözü edilen kanun hükümleri uyarınca ticari kazanç olarak değerlendirilmesi zorunludur. Bu nedenle, aksi yönde verilen Mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Takdir komisyonunca takdir edilen ve dava konusu cezalı tarhiyatın dayanağını oluşturan bedelin, 3065 sayılı Kanunun 27/2. maddesi ile 213 sayılı Kanunun 267. maddesinde tanımı yapılan emsal bedeline uygun olup olmadığı hususunun tespiti amacıyla, 2577 sayılı Kanunun 20. maddesi hükmü uyarınca re’sen yapılacak araştırma sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken Mahkemece yazılı gerekçeyle verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, ticari faaliyetinde kullandığı kamyonu 20.11.2003 tarihinde satarak aynı tarihte işini terk eden ve bu durumu bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne bildiren davacının, bu araç satışı ile ilgili katma değer vergisi beyannamesini vermediğinin ve aracın satışına ilişkin kati taşıt satış sözleşmesinde … TL’ ya satıldığının, kasko sigorta bedelinin ise … TL olduğunun tespiti üzerine takdir komisyonu tarafından kasko bedeli esas alınarak takdir edilen matrah üzerinden dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığı, sözkonusu cezalı tarhiyatın terkini istemiyle açılan davada Vergi Mahkemesince, aracın satış tarihindeki satış bedelinin ne olabileceği Kilis Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanlığı’ndan sorularak … TL olabileceği tespit edildiği halde, davacının aracını satarak aynı gün işini terk etmesi nedeniyle elde edilen kazancın arızi kazanç niteliğinde bulunduğu ve katma değer vergisi beyannamesi verilmesine gerek olmadığından bahisle cezalı tarhiyatın terkin edildiği anlaşılmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun “Verginin konusunu teşkil eden işlemler” başlıklı 1. maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin Türkiye’de yapılması kaydıyla katma değer vergisine tabi olduğu belirtilmiş, ticari faaliyetin devamlılığı ve niteliğinin öncelikle Gelir Vergi Kanunu hükümlerine, bu Kanunda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tesbit edileceği açıklanmıştır.
Gelir Vergisi Kanununda ticari faaliyetin açık bir tanımı yapılmamış, yalnızca ticari kazanç tanımlanmıştır. Ancak, bu Kanunda arızi ticari muamelelerden sağlanan kazançların arızi kazanç olarak sayılmış olması ticari faaliyetin esas itibarıyla devamlı ve mutad olarak yapılması gerektiğini göstermektedir. Devamlılığın objektif ölçüsü ise, ticari bir organizasyonun varlığıdır. Ticaret Kanununda da ticari faaliyet ticari işletme kavramına bağlanmış, ticari işletme çerçevesinde yapılan faaliyetler ticari faaliyet niteliğinde kabul edilmiştir.
Davacı, nakliyecilik faaliyetinde kulandığı kamyonu 20.11.2003 tarihinde satmış olup, araç satışının ticari faaliyet kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Satış tarihi itibarıyla işin terk edildiği yolunda vergi dairesine bildirimde bulunulmuş olması ise araç satışının, ticari faaliyet çerçevesinde yapılmış bir teslim olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğinden katma değer vergisine tabi tutulması icap etmektedir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 27. ve 213 sayılı Kanunun 267. maddeleri hükümleri uyarınca ticari faaliyette kullanılan aracın satışı nedeniyle beyan edilen değerin idarece düşük görülmesi üzerine olayın takdir komisyonuna sevk edilmesi yerinde olmakla birlikte takdir komisyonunca aracın gerçek satış değerinin ne olabileceği hususunda herhangi bir araştırma yapılmaksızın kasko bedelinin esas alındığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, takdir komisyonunca takdir edilen ve dava konusu cezalı tarhiyatın dayanağını oluşturan bedelin, 3065 sayılı Kanunun 27/2. maddesi ile 213 sayılı Kanunun 267. maddesinde tanımı yapılan emsal bedeline uygun olup olmadığı hususunun tespiti amacıyla Vergi Mahkemesince aracın satış tarihi itibarıyla emsal bedeli Kilis Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanlığından sorulduğu ve anılan Oda tarafından da cevap verildiği halde bildirilen bu değer esas alınarak karar verilmesi gerekirken yukarıda anılan gerekçe ile davanın kabul edilmesinde isabet görülmemiştir
Öte yandan, yeniden verilecek kararda yapılacak araştırma sonucu matrah farkı ortaya çıkması halinde kesilen vergi ziyaı cezası hakkında Anayasa Mahkemesinin 6.1.2005 tarih ve E:2001/3, K:2005/4 kararının dikkate alınacağı da tabiidir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 12.2.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.