Danıştay Kararı 9. Daire 2006/2209 E. 2007/2217 K. 06.06.2007 T.

9. Daire         2006/2209 E.  ,  2007/2217 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2006/2209
Karar No: 2007/2217

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Karşı Taraf : Galata Vergi Dairesi Müdürlüğü – İSTANBUL

İstemin Özeti : Davacı şirketin 1999/Nisan, Mayıs, Eylül-Aralık ve 2000/Ocak, Mart dönemlerinde ihracat istisnası nedeniyle iadeye hak kazandığı … TL. katma değer vergisinin diğer vergi borçlarına mahsubuna yönelik talebinin reddine ilişkin … tarih ve … sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılan davayı; olayda, davacı şirketin ihracat istisnasından doğan katma değer vergisi alacaklarının süresinde yaptığı başvurular ile muhtelif borçlarına mahsubunu istediği, idarece bu talebin dava konusu işlem ile reddedildiğinin anlaşıldığı, Mahkemelerince verilen ara kararı üzerine ibraz edilen davacı şirkete fatura düzenleyen … Şti. hakkında tanzim edilen inceleme raporlarının incelenmesi sonucu bu şirketlerin düzenlediği faturaların sahte oldukları tespit edildiğinden ve … Şti.’nin muhasebe kayıtlarının incelenmesi sonucu, 1999 yılına ait kurlar vergisi yönünden takdir komisyonuna sevk edildiği, takdir olunan matrah üzerinden yapılan tarhiyatlar için ödeme yapmadığı, … Şti. adına yapılan tarhiyata ilişkin ihbarnamelerin bilinen adresine tebliğ edilemediği tespit edildiğinden, davacı şirketin mahsup talebinin davalı idarece kabul edilmemesinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; mahsup taleplerinin kabul edilmemesinin yasal olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’ün Düşüncesi : Uyuşmazlıkta, davacı şirketin ihracat istisnasından kaynaklanan ve iade hakkı bulunan katma değer vergisinin diğer vergi borçlarına mahsubu talebinin reddine ilişkin…tarih ve…sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenmektedir.
Olayda, davalı idarece kesin ve inandırıcı delillerle ortaya konulmuş ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 134.maddesindeki amaca uygun olarak yapılmış somut bir tespit olmaksızın, davacı şirkete fatura düzenleyen firmaların alt firmalarının bir kısmına ulaşılamaması nedeniyle incelemeye sevk edilerek haklarında raporlar düzenlenmesi sonucunda kanaat ve şüpheden hareketle davacı şirketin ihracata konu emtia alış faturalarının da sahte olduğundan bahisle mahsup talebinin reddinde ve red işleminin mahkemece onanmasında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulü ile temyize konu mahkeme kararının bozulmasının ygun olacağı düşünülmüştür.

Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Dosyanın incelemesinden, davacı şirketin mahsup talebinin reddedilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı dava, Vergi Mahkemesince kabul edildiği halde davalı idarece bu Mahkeme kararına uyulmayarak davacı şirketin mahsup talebinin ikinci kez reddedildiği anlaşıldığından, Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
İstem; davacı şirketin mahsup talebinin reddine ilişkin … tarih ve … sayılı davalı idare işleminin iptali talebiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasına ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin ihracat istisnası nedeniyle iadeye hak kazandığı katma değer vergisinin diğer vergi borçlarına mahsubunu istediği, bu talebinin … tarih ve … sayılı davalı idare işlemi ile reddedildiği, davacı şirket tarafından, bu ret işleminin iptali istemiyle açılan davanın … Vergi Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararı ile “davacı şirketin mahsup talebinde bulunduğunun ihtilafsız olduğu, Mahkemelerince verilen ara kararı üzerine ibraz edilen belgelerden davacı şirketin fatura aldığı … firması ile … firmasının davacı şirkete düzenledikleri faturaları kayıtlarına intikal ettirdikleri ve beyana dahil ettikleri, haklarında herhangi bir olumsuz tespit bulunmadığı, alt firmalarından bir kısmına ulaşılamaması sebebiyle incelemeye sevk edildiklerinin anlaşıldığı, bu durumda , davacı şirketin mahsup talebini engelleyecek hukuken geçerli bir tespit olmadığı sonucuna varıldığından, mahsup talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde isabet bulunmadığı” gerekçesiyle kabul edildiği, bu kabul kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 21.2.2003 tarih ve E:2002/1243, K:2003/618 sayılı kararı ile onandığı, davalı idarece bu karar üzerine davacı şirketin mahsup talebi yerine getirilmeden, yani sözkonusu Mahkeme kararı uygulanmadan, davacı şirketin ve mal alımı yaptığı … Şti.’nin hesaplarının incelemeye alındığı, bu incelemeler sonucu davacı şirket hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporu ile davacı şirketin mal alımı yaptığı … Şti.’nin adına tarh edilen vergi ve cezaların ödenmediği, bu nedenle 1999/Eylül, Kasım, Aralık ve 2000/Ocak-Mart dönemlerine ilişkin mahsup talebinin yerine getirilemeyeceği tespit edildiğinden, davalı idarenin dava konusu işlemi ile davacı şirketin mahsup talebinin tekrar kabul edilmediği, bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın da Vergi Mahkemesince reddedildiği anlaşılmıştır.
Davacı şirketin mahsup talebinde bulunduğu dönemde uygulanacak olan 28 seri no’lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği uyarınca katma değer vergisi iade alacağının,diğer vergi borçlarına mahsubu talebinde herhangi bir parasal sınır aranmamış, herhangi bir teminat ve inceleme raporuna da gerek bulunmamış, inceleme raporu ve teminat aranılmasını gerektiren … liralık parasal sınırın nakden iadelerle ilgili olduğu belirtilmiştir.
Anayasanın 138. maddesinin son fıkrasında, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin, mahkeme kararlarını hiç bir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği hükme bağlanmış olup, 2577 sayılı Kanunun 4001 sayılı Kanunla değişik 28. maddesinin 1. fıkrasında da, Danıştay , bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
İdarenin yargı kararlarına uyması ve bu kararların gereklerine göre işlem ya da eylemde bulunmak zorunda olması aynı zamanda “hukuk devleti” ilkesinin bir gereğidir. Anayasanın 2. maddesinde yer alan bu ilke karşısında idarenin mahkeme kararlarını aynen ve gecikmeksizin uygulamaktan başka bir seçeneği bulunmamaktadır.
Olayda, davacı şirketin ilk yaptığı mahsup talebinin kabul edilmemesi suretiyle oluşturulan olumsuz işlemin iptali istemiyle açtığı dava, … Vergi Mahkemesi’nin yukarıda anılan kararı ile kabul edilerek davacı şirketin mahsup talebini engelleyecek hukuken geçerli bir tespitin olmadığı ve davalı idarece davacı şirketin mahsup talebinin reddine ilişkin olarak tesis edilen işleminde isabet bulunmadığına karar verildiği ve bu kararın Danıştay Dokuzuncu Dairesince onandığı anlaşıldığından ve 28 seri no’lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği uyarınca mahsup taleplerinde herhangi bir teminat ve inceleme raporuna gerek bulunmadığından, davalı idarece … Vergi Mahkemesi’ nce verilen iptal kararı uyarınca katma değer vergisi iade alacağının mevcut olduğu ve süresinde mahsup talebinde bulunduğu hususunda ihtilaf bulunmayan davacı şirketin mahsup talebinin idareye ilk başvuru tarihi itibarıyla yerine getirilmesi gerekirken, bu karara uyulmayıp, yapılan inceleme sonucu mahsup talebinin ikinci kez kabul edilmemesinde ve bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın Vergi Mahkemesince reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 6.6.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.