Danıştay Kararı 9. Daire 2005/5079 E. 2007/2349 K. 29.09.2005 T.

9. Daire         2005/5079 E.  ,  2007/2349 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2005/5079
Karar No: 2007/2349

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili : …
Karşı Taraf : İki Eylül Vergi Dairesi Müdürlüğü – ESKİŞEHİR
İstemin Özeti : Davacı şirketin müdürü olan ve vergi borçları bulunan…’nin 6138 sayılı Kanunun 79. maddesine istinaden haczedilen davacı şirket nezdindeki hak ve alacaklarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin müdürü olan …’nin …’ Şti.’nin temsilcisi sıfatıyla vergi dairesi müdürlüğüne olan borçlarının 6183 sayılı Kanunun 79. maddesine göre haczi amacıyla düzenlenen haciz bildirisinin 21.4.2005 tarihinde şirket müdürüne tebliğ edildiği, davacı şirket tarafından haciz bildirisine itiraz edilmemesi üzerine kesinleşen vergi borcunun tahsili için dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşıldığından, kesinleşen amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının;…’nin adına düzenlenen ödeme emrine ve haciz bildirisine karşı dava açtığı, kendilerinden istenilen borcun asıl borçlu yönünden kesinleşmediği, olayda,…’nin şirketlerinden alacaklı olduğu ve alacağının miktarı konusunda somut bir saptamanın yapılmadığı, bu kişinin şirketlerinde aylık … YTL maaşla müdür olarak çalıştığı, şirkette herhangi bir payının bulunmadığı, borcun şirketlerinden istenilmesinin yasal olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’ün Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Olayda, vergi dairesi müdürlüğünce,…’nin davacı şirket nezdinde doğmuş hak ve alacaklarının tutarı konusunda herhangi bir tespit yapılmadan sadece davacı şirketin müdürü olduğu tespit edilerek haciz bildirisi düzenlendiğinden, haciz bildiriminin tebliğinden itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı beyanda bulunulmaması sebebiyle mal elinde borç zimmetinde sayılarak davacı şirket adına ödeme emri düzenlenmesinde isabet bulunmamaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, … Şti.’nin ödenmeyen ve bu şirketten tahsil edilemeyen trafik harçları için bu şirketin ortağı ve kanuni temsilcisi olan…adına ödeme emri düzenlendiği, bu ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada yürütmenin durdurulması isteminde bulunulmadığından ve teminat gösterilmediğinden haciz varakası düzenlendiği, 6183 sayılı Kanunun 79. maddesi uyarınca düzenlenen … tarih ve … sayılı haciz bildirisi ile …’nin davacı şirket (… Şti.) nezdinde bulunan mal, alacak ve haklarına 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca haciz konulduğu, bu haciz bildirisinin tebliğinden itibaren 7 gün için tahsil dairesine yazılı beyanda bulunmaması nedeniyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 79. maddesine dayanılarak mal elinde borç zimmetinde sayılmak suretiyle davacı şirket adına dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “haciz” başlıklı 62. maddesinin 1. fıkrasında; borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı hükme bağlanmış, aynı Kanunun “üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi ” başlıklı 79. maddesinin 2.fıkrasında da; borçlunun alacağı veya üçüncü şahıstaki bir malı haczedilip de üçüncü şahıs, borcu olmadığı veya malın yerinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden evvel borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş yahut kusuru olmaksızın telef olmuş veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise keyfiyeti, haczin kendisine tebliğinden 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı beyan da bildirmeye mecbur olduğu, bildirmediği takdirde mal elinde ve borç zimmetinde sayılacağı ve hakkında bu Kanun hükümlerinin tatbik olunacağı, menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde değerinin ödeneceği, üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu haklarının saklı olduğu hükümlerine yer verilmiştir. Öte yandan, yine aynı Yasa ‘nın 55.maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme ile tebliğ olunacağı kurala bağlanmıştır.
Bu madde hükümlerine göre amme borçlusunun üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine haciz uygulanabilmesi için amme borçlusunun üçüncü şahıs nezdinde alacağının bulunduğunu bildirmiş olması veya idarece borçlu şirketin bu şahıslardan alacağı olduğunun tespit edilmesi ve tespit edilen tutar için haciz konulması gerekmektedir.
Olayda, her ne kadar yukarıda açıklanan madde uyarınca haciz bildiriminin tebliğinden itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı beyanda bulunulmamış ise de, …’nin müdürü olduğu davacı şirketten alacağı bulunduğu yolunda bir bildirim yapılmadığı gibi idarece davacı şirketin…’ye borcu olduğuna ve borcun miktarına ilişkin somut bir tespit de yapılmadığı görülmektedir.
Bu durumda, yukarıda açıklanan 62. maddenin 1. fıkrasında haciz için öngörülen koşul oluşmadığından, …’ye borcunun bulunup bulunmadığı hususu somut olarak tespit edilemeyen davacı şirket adına, anılan Yasanın 79. maddesinin 2. fıkrası hükmüne dayanılarak, mal elinde borç zimmetinde sayılmak suretiyle ödeme emri düzenlenmesinde yasal isabet görülmemiştir.
6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunanların böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında itirazda bulunabileceği hükme bağlanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar karşısında davacı şirket tarafından ileri sürülen iddiaların “borcum yoktur” kapsamında değerlendirilmesi ve ödeme emrinin iptal edilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesi kanuna uygun görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 20.6.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.