Danıştay Kararı 9. Daire 2005/2249 E. 2007/1095 K. 29.03.2007 T.

9. Daire         2005/2249 E.  ,  2007/1095 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2005/2249
Karar No: 2007/1095

Temyiz İsteminde Bulunan : Kartal Vergi Dairesi Müdürlüğü – İSTANBUL
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : … Şti.nin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilcisi sıfatıyla davacı adına düzenlenen 18.11.2003 tarihli ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davayı; davacının şirketteki hissesini 1.5.1997 tarihinde hisse devir senedi ile … adlı şahsa devrettiği; ancak, bu devrin şirket pay defterine işlenmediği ve ticaret sicil gazetesinde de ilan edilmediği, bu konuda … Asliye Ticaret Mahkemesi … esasında açılan davada, mahkemenin … tarih ve … sayılı kararıyla davacının şirketteki hissesinin 1.5.1997 tarihi ile …’e devrinin tespit edildiğinin anlaşıldığı, bütün bu verilerden davacının şirketteki hissesini 1.5.1997 tarihi itibari ile devrettiği sonucunun çıktığı, pay devrinin ticaret sicil gazetesinde ilan edilmemesinin davacıyı kusurlandıracak sonuç doğurmadığı, davacının 1997/Ocak-Mart dönemlerinde şirketteki sorumluluğu devam ettiğinden bu dönemlere ilişkin vergi borcundan sorumlu olduğu, 1997/Nisan dönemi katma değer vergisi beyannamesinin verileceği tarih itibari ile şirketteki hissesini devir ettiğinden bu dönem ve sonrasına ait katma değer vergisi borçlarından sorumlu tutulamayacağı, bu durumda, dava konusu ödeme emirlerinden 1997/Ocak-Mart dönemlerine ilişkin katma değer vergisi borcunun tahsili amacı ile düzenlenen ödeme emirlerinin yasal olup diğer ödeme emirlerinde yasal isabet bulunmadığı, 1997 takvim yılı için kesilen usulsüzlük cezası ise yılın tamamı için kesilmiş olduğundan hisselerini 1.5.1997 tarihinde devreden davacının bu cezadan sorumlu tutulamayacağı dolayısıyla bu konuya ilişkin ödeme emrinde de yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle kısmen kabul eden, kısmen reddeden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; çelişkili hükümler içerdiği, davacı tarafından hisseleri 1.5.1997 tarihinde devredilmiş olsa dahi müdürlük görevinden ayrıldığı ticaret sicil gazetesinde ilan edilmediğinden davacının şirkete yeni müdür tayinine ilişkin 23.9.1998 tarihli ortaklar kurulu kararına kadar şirket borçlarından sorumlu tutulması gerektiği ileri sürülerek aleyhe kısımlarının bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …’nın Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi : Kanuni temsilcisi olduğu … Şti.nin vergi borçlarının tahsili amacıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesi uyarınca davacı adına düzenlenen 18.11.2003 tarihli ödeme emirlerine ilişkin uyuşmazlıkta, ortaklık payını 1.5.1997 tarihinde noter hisse devir sözleşmesi ile devrettiği Ticaret Mahkemesi kararıyla sabit olan davacının; şirket müdürlüğü sıfatı pay senedi sahibi olma şartına bağlanamayacağından, dava konusu ödeme emri içeriği tarhiyatın ilişkin olduğu dönemlerde kanuni temsilcilik sıfatının devam ettiği görülmekte olup ödeme emirlerini davacının yalnız ortaklık payının devrine kadarki dönemler için sorumlu tutulabileceğinden bahisle kısmen onayan kısmen iptal eden mahkeme kararında yasal isabet bulunmadığı nedeniyle temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Kanuni temsilcisi olduğu … Şti.nin vergi borçlarının tahsili amacıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesi uyarınca davacı adına düzenlenen 18.11.2003 tarihli ödeme emirlerine açılan davayı kısmen kabul, kısmen reddeden vergi mahkemesi kararının davalı idare tarafından aleyhe olan hüküm fıkraları yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıfların ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı; 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunun 540/2. ve 541. maddelerinde ise şirket mukavelesi veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsilinin ortaklardan bir veya birkaçına ya da ortak olmayan kimselere de bırakılabileceği, ortak olmayan kimselerin salahiyet ve mesuliyetleri hakkında ortak olan müdüre ait hükümlerin tatbik olunacağı hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; 23.8.1995 tarihinde %50 hisse ile şirket ortağı olan davacının 5 yıl için müdür seçildiği, 1.5.1997 tarihli noter senedi ile hisselerini … devrettiği, sözkonusu devir işleminin tespiti ile pay defterine işlenmesi ve ticaret sicil gazetesine ilanı için 13.1.2004 tarihinde ticaret mahkemesinde dava açıldığı, 1.4.2004 tarihli ticaret mahkemesi kararı ile davacının 1.5.1997 tarihinde hisse devri yaptığının tespit edildiği; ancak, hisse devrinin pay defterine kaydı ve ilanı hususunun şirketin içişlerinden olması nedeniyle bu yöndeki diğer davacı taleplerinin reddedildiği, şirket müdürlüğüne …’ın 5 yıl için seçilmesine ilişkin 23.9.1998 tarihli ortaklar kurulu kararının 25.9.1998 tarihinde ticaret sicil gazetesinde tescil edildiği anlaşılmış olup dosyada bu tarihe kadar davacının müdürlük görevinden ayrıldığına dair bir bilgi veya belgeye rastlanılamadığı gibi …’ın şirket müdürü seçilmesine ilişkin ortaklar kurulu kararında davacının imzasının da yer aldığı görülmektedir.
Bir ticaret ünvanı altında kurulup ortaklarının sorumluluklarının koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı oldukları, tüzel kişiliğe haiz bir şirket türü olan limited şirketlerde yönetim ve temsil yetkisinin yukarıda anılan yasa hükümleri uyarınca ortakların yanı sıra ortak olmayan kişilere de bırakılabileceği, ortak ve ortak olmayan müdürler arasında da yetki ve sorumluluk bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyeceği öngörülmüştür. Bu itibarla ortaklık payını 1.5.1997 tarihinde noter hisse devir sözleşmesi ile devrettiği Ticaret Mahkemesi kararıyla sabit olan davacının; şirket müdürlüğü sıfatı pay senedi sahibi olma şartına bağlanamayacağından ve …’ın şirket müdürü seçildiği 23.9.1998 tarihine kadar kanuni temsilcilik sıfatı devam ettiğinden, davacının yalnız ortaklık payının devri tarihine kadar sorumlu tutulabileceğinden bahisle dava konusu ödeme emirlerini kısmen onayan kısmen iptal eden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 29.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.