Danıştay Kararı 9. Daire 2001/1907 E. 2004/537 K. 21.01.2004 T.

9. Daire         2001/1907 E.  ,  2004/537 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2001/1907
Karar No: 2004/537

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Karşı Taraf : Rami Vergi Dairesi Müdürlüğü-İSTANBUL
İstemin Özeti : Yükümlü adına Ağustos-Aralık/1996 ve Ocak/1997 dönemlerine ait cezalı katma değer vergileri ile hesaplanan gecikme zammının tahsili için düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/1. maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında aynı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay ve idare mahkemelerinde 60 ve vergi mahkemesinde 30 gün olduğunun kurala bağlandığı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58. maddesinde ise, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde vergi mahkemesinde dava açabileceği hükmüne yer verildiği, dosyanın incelenmesinden, dava konusu ödeme emirlerinin 17.1.1999 tarihinde tebliğ edildiği ileri sürülmekte ise de, savunma ve eki belgelerden söz konusu ödeme emirlerinin posta yoluyla 16.8.1999 ve 10.12.1999 tarihlerinde bizzat yükümlüye tebliğ edildiği, 17.1.1999 tarihli tebligatın ise yükümlünün muhasebecisinin başvurusu üzerine sözkonusu ödeme emirlerinde yazılı borçların dökümlerinin alınması ile ilgili olduğunun anlaşıldığı, bu durumda, 16.8.1999 ve 10.12.1999 tarihlerinde tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı 7 günlük dava açma süresi geçirildikten sonra 14.2.2000 tarihinde kayda giren dilekçe ile dava açıldığından süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının; ödeme emirlerine ilişkin tebliğ alındılarındaki imzanın kendisine ait olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Olayda, dava konusu ödeme emirlerinin tebliğine ilişkin tebliğ alındılarında bulunan imzanın yükümlü tarafından kendisine ait olmadığı ileri sürüldüğünden bu hususun araştırılması sonucu karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlıkta; yükümlü adına düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davayı süreaşımı yönünden reddeden Vergi Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, aynı Kanunun 58. maddesinde kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dava açabileceği hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 94. maddesinin 1. fıkrasında tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, aynı maddeye 2365 sayılı Kanunun 18. maddesiyle eklenen 3. fıkrasında tebliğin, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılacağı belirtilmiştir.
Yükümlü tarafından adına düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davanın, vergi mahkemesi tarafından, sözkonusu ödeme emirlerinin yükümlüye 16.8.1999 ve 10.12.1999 tarihlerinde tebliğ edildiği halde 7 günlük dava açma süresi geçirilerek 14.2.2000 tarihinde açıldığı gerekçesiyle süreaşımı nedeniyle reddedildiği anlaşılmıştır.
Yükümlü ise temyiz dilekçesinde ödeme emirlerinin kendisine tebliğ edilmediğini ve alındılardaki imzanın kendisine ait olmadığnı ileri sürmekte olup yukarıda açıklanan Kanun hükümlerine göre tebliğ mükellefe yapılacağından yükümlünün ödeme emirlerinin kendisine tebliğ edilmediği iddiasının araştırılması bakımından ödeme emirlerine ait tebliğ alındılarındaki imzanın yükümlüye ait olup olmadığı hususunun tespit edilmesi gerekmektedir.
Bu durumda vergi mahkemesince tebligatın usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı araştırıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözönüne alınmaksızın davanın süreaşımı yönünden reddedilmesinde isabet bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının bozulmasına 21.1.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.