Danıştay Kararı 9. Daire 2000/536 E. 2002/1492 K. 17.04.2002 T.

9. Daire         2000/536 E.  ,  2002/1492 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2000/536
Karar No: 2002/1492

Temyiz İsteminde Bulunan : Konak Vergi Dairesi Müdürlüğü / İZMİR
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : 1996/Nisan dönemine ilişkin olarak tarh edilen katma değer vergisi ile damga vergisinin tahsili amacıyla yükümlü şirket adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; bir beyannamenin muteber sayılabilmesi için mükellefin gerçek şahıs olması durumda bizzat kendisi tarafından, hükmi şahıs ise kanuni temsilcileri tarafından imzalanması gerektiği, imzasız veya başkaları tarafından imzalanmış beyannamelerdeki bilgilerin doğruluğunun verginin asıl mükellefince kabul edilmemesi durumunda muteber sayılamayacağı, bu hususun Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin 44/4. maddesinde de belirtildiği, verilen ara kararı sonucunda yükümlü şirketin kuruluşunda temsil ve ilzama …’nın yetkili seçildiği ve müdür değişikliği olmadığı, adı geçen kişiye ait dosyada mevcut sirkülerdeki imza ile uyuşmazlık konusu döneme ilişkin katma değer vergisi beyannamesindeki imzaların aynı olmadığının Mahkemelerince yapılan inceleme sonucu anlaşıldığı,bu durumda şirketi temsile yetkili olmayan bir başka kişi tarafından imzalanan beyannameye dayanılarak tahakkuk eden vergilerin ödenmediği ve bu sebeple kesinleştiği ileri sürülerek düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle kabul ederek dava konusu ödeme emrini iptal eden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının; davacı şirketin 1996/Nisan dönemine ilişkin beyannameyi taahhütlü olarak posta yolu ile gönderdiği, posta ile gelen tüm beyannamelerin kim tarafından imzalandığının kontrol edilemeyeceği, Mahkemece salt beyannamedeki imzaya bakılarak karar verilmesi durumunda kötü niyetli kişilere fırsat tanınmış olacağı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Savcı …’nın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Yükümlü şirketin geçmiş dönemlere ait beyannamelerindeki imzalar dikkate alınmak suretiyle uyuşmazlık konusu döneme ilişkin beyannamede yer alan imzanın şirket yetkisinin el ürünü olup olmadığı hususunun Adli Tıp Kurumunda yaptırılacak bilirkişi incelemesiyle tespit ettirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere anılan mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
İstem, posta ile gönderilen 1996/Nisan dönemine ilişkin katma değer vergisi beyannamesine istinaden tahakkuk eden vergilerin vadesinde ödememesi nedeniyle yükümlü şirket adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı kabul eden Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına ilişkin bulunmaktadır.
İdari Yargılama Usulü Kanununun 31.maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davayı bakmaktan memnuniyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılmadığı, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sükununu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş olup, anılan Kanunun 275. maddesinde ise mahkemelerin çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Bu Yasa hükümlerine göre, bilirkişilik, hakime, önüne gelen bir ihtilafı çözmek için gerekli olan ve mesleği gereği bilmek durumunda olmadığı, özel ve teknik bilgiyi sağlamak amacına yönelik bir müessesedir.
Öte yandan 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Yasasının 2. maddesinde, adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere Adalet Bakanlığına bağlı olarak kurulan Adli Tıp Kurumunun, mahkemeler ile hakimler ve savcılar tarafından gönderilen adli tıp ile ilgili konularda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
Olayda, her ne kadar Vergi Mahkemesince, uyuşmazlık konusu döneme ilişkin katma değer vergisi beyannamesinde yer alan imzanın yükümlü şirket temsilcisi …’ya ait olmadığının imza sirkülerinin incelenmesinden anlaşıldığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmiş ise de, 2577 sayılı Yasanın 31. maddesiyle atıf yapılan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 275. maddesi uyarınca imza karşılaştırılması özel bilgi ve ihtisas gerektiren bir konu olduğundan, katma değer vergisi beyannamesinde yer alan imzanın davacı şirket temsilcisine ait olup olmadığı hususunun geçmiş dönemlere ilişkin beyannamelerde yer alan imzalar da dikkate alınmak suretiyle Adli Tıp Kurumu nezdinde yaptırılacak imza tetkiki ile tespit ettirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, Vergi Mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırılmadan kendi gözlemlerine dayanılarak imzanın yükümlü şirket yetkilisine ait olmadığı sonucuna varılarak tarhiyatın kesinleşmediğinden bahisle ödeme emrinin iptaline karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının bozulmasına 17.4.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.