Danıştay Kararı 9. Daire 2000/3412 E. 2002/1231 K. 04.04.2002 T.

9. Daire         2000/3412 E.  ,  2002/1231 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2000/3412
Karar No: 2002/1231

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Kordon Vergi Dairesi Başkanlığı – İZMİR
İstemin Özeti : Yükümlü şirket adına vergi inceleme raporuna dayanılarak 1995/Ocak, Mart, Mayıs,Haziran,Ağustos ve Aralık dönemleri için salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirket yetkilisinin kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ile ağır kusur cezalı kurumlar vergisi ve kaçakçılık cezalı kurum (stopaj) vergisi ve fon payına karşı tek dilekçe ile dava açtığı, dilekçenin İdari Yargılama Usulü Kanununun 5. maddesine aykırı olduğunun görülmesi üzerine 8.3.2000 tarih ve 2000/192 sayılı kararla dilekçe ret kararı verildiği, bu kararın yükümlü şirketin bildirdiği adreste, tebliğ alındısında şirket ortağı olarak görünen … adındaki şahsa 24.3.2000 tarihinde tebliğ edildiği, dilekçenin anılan Kanunun 15/1-d maddesi uyarınca en geç 30 gün içinde yenilenmesi gerekirken bu süreyi iki gün geçirdikten sonra 26.4.2000 tarihinde yenilendiğinin anlaşıldığı, bu durumda davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddeden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının; 24.3.2000 tarihinde … adındaki şahsa yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Savcı …’nın Düşüncesi : Uyuşmazlık, yükümlü şirketin 1995 yılına ait hesaplarının incelenmesi sonucunda düzenlenen inceleme raporuna istinaden anılan yılın 6 ayı için tarh edilen kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle açılan davayı süreaşımı nedeniyle reddeden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkin bulunmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 12. maddesinin birinci fıkrasında, tüzel kişilere tebliğin, yetkili temsilcilerine, bunlar birden fazla ise, yalnız birine yapılacağı belirtilmiş, Tebligat Tüzüğünün 17. maddesinde de, şirketlerin yetkili temsilcisinin, tabi oldukları kanunlara ve satatülere göre tayin edileceği açıklanmıştır. Tebligat Kanununun 13. maddesinde, tüzel kişiler namına kendilerine tebliğ yapılacak kimselerin herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrak bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğin orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hükme bağlanmış, Tebligat Tüzüğünün 18. maddesinde de Kanunun 13. maddesindeki ifade tekrarlanıp, devamında; kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, hükmi şahsın o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibarıyla tebligatın muhatabı olan hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle tavzif edilmiş bir şahıs olması gerektiği, bunlar da bulunamadığı tadirde tebligatın o yerdeki diğer bir memur ve müstahdeme yapılacağı, bu son halde durumun tebliğ mazbatasına şerh edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; yükümlü şirketin, adına salınan fon payı katma değer vergisi, kurumlar ve stopaj vergileri ile kesilen kaçakçılık ve ağır kusur cezalarının terkini istemiyle açtığı davada, 8.3.2000 tarihinde dilekçe ret kararı verildiği, bu kararın 23.3.2000 tarihinde şirket ortağı olarak …’ya tebliğ edildiği, bilahare 26.4.2000 tarihinde yenilenen davanın, 30 günlük yenilenme süresi geçtikten sonra açıldığından bahisle süre ret kararı verildiği anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut tebliğ alındısına bakıldığında hernekadar tebliğ “şirket ortağı” olarak…adlı kişiye tebliğ edilmiş ise de, temyiz dilekçesine ekli Ticaret Sicili Gazetesinde şirket temsilcisinin …, şirket ortağı olarakta …’nın olduğu ve şirketin başka ortağının olmadığı anlaşılmış olup, tebligat yapılan kişinin şirket ortağı, kanuni temsilcisi ve daimi işçisi olmadığı görülmüştür.
Bu durumda, anılan yasa ve tüzük hükümlerine göre usulüne aykırı olarak yapılan tebliğin, yükümlü şirket vekilinin ıttıla tarihi olarak beyan ettiği 27.3.2000 tarihinde yapıldığı ve açılan davanın süresinde olduğu kabul edilerek işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken süre aşımından reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile temyiz konusu mahkeme kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : 7201 sayılı Tebligat Kanununun 12. ve 13. maddeleri ile Tebligat Tüzüğünün 18. maddesi uyarınca yapılan tebligat usulsüz olduğundan verilen süre ret kararında yasal isabet bulunmamaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
7201 sayılı Tebligat Kanununun 12. maddesinin birinci fıkrasında; tüzel kişilere tebliğin, yetkili temsilcilerine, bunlar birden fazla ise, yalnız birine yapılabileceği belirtilmiş, aynı Kanunun 13. maddesinde ise tüzel kişiler namına kendilerine tebliğ yapılacak kimselerin herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğin orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Tebligat Tüzüğünün 18. maddesinde de Kanunun 13. maddesindeki ifade tekrarlanıp devamında; kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin hükmi şahsın o y erdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tebligatın muhatabı olan hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle görevlendirilmiş bir şahıs olması gerektiği, bunlar da bulunamadığı takdirde tebligatın o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılacağı, bu son halde durumun tebliğ mazbatasına şerh edilmesi gerektiği hususuna yer verilmiştir.
Uyuşmazlıkta, yükümlü şirketin, adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ile ağır kusur cezalı kurumlar vergisi ve kaçakçılık cezalı kurum (stopaj) vergisi ve fon payının terkini istemiyle açtığı davada 8.3.2000 tarihinde dilekçe ret kararı verildiği, bu kararın yükümlü şirketin bildirdiği adreste tebliğ alındısında şirket ortağı olarak gösterilen … adındaki şahsa 24.3.2000 tarihinde tebliğ edildiği, bilahare 26.4.2000 tarihinde yenilenen davanın 30 günlük yenileme süresi geçtikten sonra açıldığından bahisle süre aşımından reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut tebliğ alındısına göre her ne kadar tebligat şirket ortağı olarak nitelenen … adındaki kişiye yapılmış ise de, temyiz dilekçesine ekli Ticaret Sicil Gazetesinde şirket yetkili temsilcisi olarak …, şirket ortağı olarakta …’nın gösterildiği ve şirketin başka ortağının olmadığı anlaşıldığından tebliğ mazbatasında adı geçen şahsın şirket yetkili temsilcisi veya o yerde tüzel kişinin yetkili temsilcisinden sonra gelen bir kimse (ortağı) ya da evrak müdürü gibi esasen bu işlerle görevlendirilmiş bir şahıs olup olmadığı anlaşılamamaktadır.
Bu durumda yukarıda açıklanan madde hükümleri karşısında bu hususun araştırılması ve bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken böyle bir araştırma yapılmaksızın kararda yazılı gerekçe ile davanın süre aşımı yönünden reddedilmesinde yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının bozulmasına 4.4.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.