Danıştay Kararı 9. Daire 2000/2770 E. 2002/3957 K. 08.10.2002 T.

9. Daire         2000/2770 E.  ,  2002/3957 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2000/2770
Karar No: 2002/3957

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Karşı Taraf : Karadeniz Vergi Dairesi Müdürlüğü /TRABZON
İstemin Özeti : Yükümlü şirketten 1996/Şubat, Mart, Nisan ve Mayıs dönemleri için salınan kusur cezalı katma değer vergilerinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden yükümlü şirketin ihtilaf konusu dönemlere ait katma değer vergisi beyannamelerini vermemesi üzerine adına re’sen kusur cezalı katma değer vergilerinin salındığı, ihbarnamelerin yükümlü şirketin bilinen adreslerine tebliğ edilememesi üzerine tebligatın ilanen yapıldığı, yükümlü şirket tarafından tarhiyata karşı açılan davaların süre yönünden reddedilmesi üzerine tarhiyatın kesinleştiği, bunun üzerine dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiğinin anlaşıldığı, olayda işi terk bildirimi bulunmayan yükümlü şirketin faal olmadığı yönündeki iddiasının ancak tarhiyat aşamasında ileri sürülebileceği, kaldı ki tarhiyatın kesinleştiği gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının; ihtilaf konusu dönemde faaliyetlerinin bulunmadığının idarece saptandığı, bu durum “böyle bir borçlarının olmadığı” şekline değerlendirilmesi icabettiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz istemenin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’ün Düşüncesi : Uyuşmazlıkta, 1996 yılı Şubat, Mart, Nisan ve Mayıs dönemlerine ait katma değre vergisi beyannamelerini vermeyen yükümlü şirket adına takdir komusyonunca re’sen takdir edilen matrah üzerinden tarhedilen kusur cezalı katma değer vergisi ile hesaplanan gecikme faizinin tahsili için düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirketin bilinan adresinde mahalle muhtarı nezdinde 1.11.1995 ve 6.11.1996 tarihinde yapılan yoklamalarda “şirketin faaliyatinin bulunmadığı, adresten uzun zaman önce ayrıldığı, şirket yetkilileri ile irtibat kurulamadığı” hususlarının tespit edildiği, daha sonra şirket adına takdir komisyonunca ihtilaflı dönem için re’sen takdir edilen matrah üzerinden cezalı tarhiyat yapıldığı, ihbarnamelerin bilinen adreste tebliğ edilememesi üzerine ilanen tebliğ yapıldığı, kesinleşen kamu alacağının tahsili için dava konusu ödeme emrinin tanzim ve tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 58.maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı, kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığını ileri sürerek itiraz edebileceği belirtilmiştir.
Olayda, yükümlü şirketin ihtilaflı dönemde ticari faaliyetinin bulunmadığının yoklma ile tespit edilidği, idarece aksi yönde bir iddia ve tespit bulunmadığı, ayrıca dava konusu ödeme emri ile tahsil edilmek istenen cezalı tarhiyatın dayanağı takdir komisyonunca da hiç bir araştırma yapılmadan genel ifadelerle matrah takdir edildiği anlaşıldığından, mahkemeçe, yükümlü iddiaları 6183 sayılı Kanunun 58.maddesindeki “böyle bir borcu olmadığı” kapsamı içinde düşünülerek ihtilafın incelenmesi ve buna göre dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi yolunda verilen kararda isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulüyle, temyize konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Olayda yükümlü şirketin uyuşmazlık konusu dönemlerde faaliyetinin olmadığı yoklama ile saptanmış olup dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan ihbarnameye karşı açılan davanın süre aşımı yönünden reddedilmiş olmasının yükümlü şirketin vergi borcu bulunduğunu göstermeyeceği, bu nedenle davanın reddi yolunda verilen Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
6183 sayılı Amme Alacaklarının tahsil Usulü Hakkında Kanun’un un 55.maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dava açabileceği hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin 1996 yılının muhtelif dönemlerinde katma değer vergisi beyannamelerini vermemesi nedeniyle düzenlenen beyana çağrı mektubunun tebliğ edilememesi üzerine,şirketin adresinde mahalle muhtarı nezdinde düzenlenen 1.11.1995 ve 6.11.1996 tarihli yoklama fişlerinde şirketin gayrifaal olduğunun ve adresten ayrıldığının tespit edildiği, bunun üzerine takdir komisyonunca takdir edilen matrah üzerinden re’sen yapılan cezalı tarhiyata ilişkin olarak ilanen tebliğ edilen vergi ve ceza ihbarnamelerine karşı açılan davanın süre aşımı yönünden reddedilmesi üzerine kesinleşen amme alacağının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Olayda, kurulduğu tarihten itibaren gayrifaal olduğu anlaşılan davacı şirketin, uyuşmazlık konusu dönemde vergiye tabi faaliyetinin olduğu yolunda yapılmış bir tespit bulunmadığından, salt ihbarnamelere karşı açılan davanın süre aşımı yönünden reddedilmiş olması dolayısıyla vergi borcunun varlığını kabule olanak yoktur. Çünkü, vergilendirmede esas olan vergilendirilecek bir faaliyetin bulunması ve vergiyi doğuran olayın gerçekleşmiş olmasıdır. Oysa, davacı şirketin ilgili dönemlerde vergiye tabi herhangi bir faaliyeti olduğu tespit edilmediğinden, Mahkemece ileri sürülen iddiaların, 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde belirtilen “böyle bir borcu bulunmadığı” kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle verilen kararda isabet görülmemiştir.
Kaldı ki yükümlüden cezalı gelir vergisinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davada aynı gerekçeyle verilen Mahkeme kararı da Danıştay Üçüncü Dairesinin 23.1.2002 tarih ve E:2000/3291, K:2002/147 sayılı kararıyla bozulmuştur.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının bozulmasına 8.10.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.