Danıştay Kararı 9. Daire 1998/4709 E. 1999/1484 K. 14.04.1999 T.

9. Daire         1998/4709 E.  ,  1999/1484 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 1998/4709
Karar No: 1999/1484

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü -…
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Deniz ulaştırmacılığı faaliyeti ile iştigal eden yükümlü şirket adına vergi inceleme raporuna isitinaden 1993/5,6,7,8,9 dönemlerine ilişkin olarak 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/3-f ve 9. Maddelerine göre tarh edilen kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle açılan davayı; yükümlü şirket ile Merkezi Yunanistan’da bulunan … adlı şirket ile Merkezi …’da bulunan … Ltd. adlı şirket arasında adı geçen şirketlere ait gemilerle yapılacak taşıma nedeniyle düzenlenen sözleşmenin bir kira sözleşmesi mi yoksa navlun sözleşmesi mi olduğu, bir başka deyişle gemi sahiplerine yapılan bu ödemelerden Katma Değer Vergisi Kanununun 9. ve 1/3-f maddelerine göre davacıdan sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi aranılıp aranılamayacağı hususunun uyuşmazlığın özünü oluşturduğu, Türk Ticaret Kanununun 1131. maddesinde; geminin tamamı veya muayyen bir cüz’ü yolcu taşımak üzere üçüncü şahsa tahsis edilir veya üçüncü şahsa muayyen miktarda yolcu taşıma hakkı verilirse, taşıyan ile üçüncü şahıs arasındaki hukuki münasebet hakkında 1016. maddede anılan münasebetin mahiyeti ile telif olunabilecek hükümlerin tatbik olunacağı, bir başka deyişle bu tür sözleşmelerin navlun sözleşmesi olduğunun hükme bağlandığı, bu madde içeriğinde, navlun sözleşmesi ile taşıyanın geminin tamamını veya bir bölümünü yahut muayyen bir yerini navlun karşılığında tahsis ederek denizde taşımayı taahhüt eden mukavelenin, çarter mukavelesi olarak tanımlandığı, dosyada bulunan sözleşmelerin incelenmesinden, bunların kira sözleşmesi değil navlun sözleşmesi mahiyetinde, bir başka deyişle navlun sözleşmesinin türü olan çarter (zaman çarteri) sözleşmesi mahiyetinde olduğu sonucuna varıldığı taşınan şeyin eşya yada yolcu olmasının Türk Ticaret Kanunundaki navlun sözleşmesi kapsamını değiştirmediği, olayda, söz konusu sözleşmelerde muvaza olduğu yolunda bir belge yada iddia ileri sürülmediğine göre, bu sözleşmelerin yapısına bakarak türünün belirlenmesi gerektiği, kaldıki, sözleşmelerin orjinal metninde “Charter Parey Agreement” başlığı bulunduğu buna göre, söz konusu sözleşmelerin navlun sözleşmesi olduğu, kira sözleşmesi olmadığı sonucuna varıldığından, bu sözleşmeye göre yapılan ödemelerin Katma Değer Vergisi Kanununun 9. ve 1/3-f maddeleri kapsamında olmadığının ve bu madde kapsamında davacı şirketten sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi aranamayacağının kabulü gerektiği, söz konusu sözleşmelere göre taşıma işlemi Ancona-Pire-Çeşme limanları arasında olup, ancak Türkiye’de başlayıp biten taşımalar için hizmetin Türkiye’de verildiğinin kabul edilebileceği ve Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1. maddesine göre de vergiye tabi tutulamayacağı dikkate alındığında, uluslararası taşımacılık yapan davacının bu madde kapsamında da sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, nitekim Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısında da bu yönde görüş bildirildiği, bu duruma göre cezalı tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle kabul ederek dava konusu cezalı katma değer vergisini terkin eden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının; uyuşmazlığa konu taşıma nedeniyle düzenlenen sözleşmenin bir navlun sözleşmesi değil kira sözleşmesi olduğu ve gemi sahiplerine yapılan bu ödemelerden 3065 sayılı Kanunun 9. ve 1/3-f. Maddelerine göre yükümlü şirketten sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi aranılmasının yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenmektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun istemin reddi gerektiği yolundadır.
Savcı …’in Düşüncesi : Yükümlü şirket, denizde yük ve yolcu taşımacılığı ile uğraşmaktadır. Bu amaçla 1993 yılında merkezi Yunanistan’da ve Malta’da bulunan iki ayrı şirketle yapmış olduğu sözleşme gereği Ancona-Çeşme sefer hattında yolcu taşımacılığı yapmıştır. Vergi inceleme elemanınca, gemi sahibi yabancı şirketle davacı şirket arasındaki sözleşme, gemi kira sözleşmesi olarak nitelendirilerek 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 9 uncu ve aynı Kanunun 1 inci maddesi 3/f bendi uyarınca sorumlu sıfatı ile katma değer vergisi tarhiyatı yapılması önerilmiş bunun üzerine davacı şirket adına kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır.
Tarhiyatın kaldırılması istemi ile açılan dava, vergi mahkemesince kabul edilmiş olup, vergi dairesi bu kararın temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesini istemektedir.
Tarhiyata dayanak alınan 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 9 ncu maddesinde; “Mükellefin Türkiye içinde ikametgahının işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir” denilmiş, aynı Kanun’un 1 nci maddesi 3/f bendinde Gelir Vergisi Kanunu’nun 7 nci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin katma değer vergisine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü için taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki niteliğinin belirlenmesi, bir gemi kira sözleşmesi mi yoksa bir navlun sözleşmesi mi olduğunun saptanması gerekmektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1131 nci maddesinde; “Geminin tamamı veya muayyen bir cüz’ü yolcu taşımak üzere üçüncü şahsa tahsis edilir veya üçüncü şahsa muayyen miktarda yolcu taşıma hakkı verilirse, taşıyan ile üçüncü şahıs arasındaki hukuki münasebet hakkında dördüncü faslın birinci kısmının mezkur münasebetin mahiyeti ile telif olunabilecek hükümleri tatbik olunur” denilmiş dördüncü faslın birinci kısmında yer alan 1016 ncı maddesinde “Navlun mukavelesi ile taşıyan, navlun karşılığında geminin tamamını veya bir cüz’ünü yahut muayyen bir yerini taşıtana tahsis ederek eşyayı denizde taşımayı taahhüt eder ki buna “çarter” mukavelesi denir” hükmü yer almıştır.
Yukarıda sözü edilen maddeler dikkatle incelendiğinde navlun (Çarter) mukavelelerinde bir taşıma taahhüdü söz konusudur. Gemi taşıyıcıya kiralanmamakta, taşıma işi için tahsis edilmektedir. Gemi kiralamasında ise gemi sahibi, gemisini personelsiz olarak veya personeli ile birlikte fakat hizmet sözleşmelerinin devri suretiyle belirli bir ücret karşılığında ve belirli bir süre için başkasının kullanımına terk etmektedir.
Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, geminin ticari işletilmesi ile ilgili tüm masrafların davacıya, geminin tamiri, bakımı, havuzlanması ile ilgili giderlerle personel ücretleri ile sigorta masraflarının gemi sahibine ait olduğu, gemi sahibinin kaptan, makina ve güverte mürettebatını sağlamak, bunların ücretlerini ödemek ve gemiyi sigorta ettirmekle yükümlü olduğu, yalnız yaşama alanı ve satılacak güverte bölümünün charterer’in hizmetinde olduğu, gemi sahiplerinin onayı olmadan hiçbir kargo taşınamayacağı gibi Charter’in kaptanın idaresinden, zabıtanlardan ve mürettebattan memnun olmaması halinde gerekli değişikliği ancak gemi sahibinin yapabileceği anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflar arasındaki, sözleşmenin bir gemi kira sözleşmesi değil taşıma taahhüdü içeren bir sözleşme olduğu anlaşılmaktadır. Taşıma taahhüdü içeren sözleşmeler dolayısıyla yapılan ödemelerin ise Katma Değer Vergisi Kanununun yukarıda sözü edilen 9 ncu ve 1 nci maddesinin 3/f bendi kapsamında kabulüne olanak bulunmadığından bu madde kapsamında davacı şirketten sorumlu sıfatı ile K.D.V. aranamayacağının kabulü gerekir. Diğer taraftan 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun 14 ncü maddesinde, Türkiye ile yabancı ülkeler arasında yapılan taşımacılık işlerinde Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek taşıma işlerinin vergiden müstesna olduğu hükme bağlanmış bu madde gereğince hazırlanarak 28.12.1984 gün ve 18619 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 24.12.1984 gün ve 84/8889 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile transit ve Türkiye ile yabancı ülkeler arasında deniz, hava, kara ve demiryolu ile yapılan yük ve yolcu taşıma işlerinin vergiden müstesna olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla Türkiye ile yabancı bir ülke arasında yük ve yolcu taşımacılığı yapan davacının katma değer vergisinden müstesna olduğu açıktır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile davanın kabulüne ilişkin temyiz konusu vergi mahkemesi kararın onanması gerekeceği düşünülmüştür.
Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi : İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince duruşma için önceden belirlenen gün ve saatte temyiz isteminde bulunan … Vergi Dairesi Müdürlüğünü temsilen Hazine Avukatı … ile … Şti’ni temsilen Av. …’ün geldikleri görülerek, Savcı …’in katılmasıyla açık duruşmaya başlandı. Tarafların iddia ve savunmaları dinlenip, Savcının düşüncesi alındıktan ve taraflara yeniden söz verildikten sonra işin gereği görüşüldü:
Temyiz edilen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisinin bulunmadığı anlaşıldığından temyiz isteminin reddine, anılan Mahkeme kararının onanmasına …- TL. avukatlık ücretinin temyiz isteminde bulunan vergi dairesi müdürlüğünden alınarak yükümlü şirkete verilmesine 14.4.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.