Danıştay Kararı 9. Daire 1997/469 E. 1998/1348 K. 25.03.1998 T.

9. Daire         1997/469 E.  ,  1998/1348 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 1997/469
Karar No: 1998/1348

Temyiz İsteminde Bulunan : Kordon Vergi Dairesi Başkanlığı -İZMİR
Karşı Taraf : …

İstemin Özeti : … A.Ş.’ne ait 1988/11 ila 1990/3 dönemlerine ait muhtelif vergi borçlarının Vergi Usul Kanununun 10. maddesi uyarınca şirket yönetim kurulu üyesi olduğundan bahisle davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davayı; davacının, adı geçen şirketteki yönetim kurulu üyeliğinin ve şirket ortaklığının 1.1.1989 tarihli yönetim kurulu kararıyla sona erdiği, durumun şirket karar defterinin 5. sayfasına işlendiği hususunun dosyada bulunan … Noterliğince tasdik edilmiş karar defteri örneğinden anlaşıldığı, dava konusu ödeme emirlerinin içeriği olan vergi borçlarının vadelerinin ise 1.1.1990, 1.1.1991, 1.1.1992, 1.1.1993 tarihleri olduğunun görüldüğü, yönetim kurulu üyeliğinden ve şirket otaklığından 1.1.1989 tarihinde ayrılarak tüm hak ve görevleri sona eren davacının yönetimden ayrılma işlemi ticaret siciline kayıt ve ilan edilsin ya da edilmesin bu tarihten sonraki şirket borçlarından sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, zira davacının şirkete ait herhangi bir işlem yapması, tasarrufta bulunması ve yaptırım uygulaması imkan ve yetkisinin kalmadığı, bu durumda şirkete ait sözkonusu amme alacaklarının davacıdan tahsil edilmek istenmesinde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle kabul ederek ödeme emirlerini iptal eden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının; davacının yönetim kurulundan ayrılışının ticaret siciline tescil ve ilan edilmemesi durumunun 3. kişiler yönünden hüküm ifade etmeyeceği, olayda şirketin sadece bir iç işleminin bulunduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Savcı …’ın Düşüncesi : İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesi hükmü uyarınca bir kişinin, tüzel kişiliğin vergi borcundan sorumlu tutulabilmesi için gerekli koşullardan birisi de uyuşmazlık konusu tarh döneminde kanuni temsilci sıfatını taşımasıdır. Olayda 1.1.1989 tarihinde yönetim kurulu üyeliği ve ortaklıktan ayrılan davacının bu tarihten önceki borçlardan sorumlu tutulması gerektiği açıktır.
Açıklanan nedenlerle vergi dairesi temyiz isteminin kabulü ve mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren ve 2575 sayılı Danıştay Kanununa 3619 sayılı Kanunla eklenen Ek 1. madde gereğince Danıştay Dokuzuncu ve Üçüncü Dairelerince oluşturulan Müşterek Kurulca işin gereği görüşüldü;
İstem; … AŞ’nin 1988/11 ila 1990/3 dönemlerine ait vergi borçlarının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. Maddesi uyarınca yönetim kurulu üyesi olduğu kabul edilerek davacıdan tahsili amacıyla düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davayı kabul eden vergi mahkemesi kararının bozulmasına ilişkindir.
6183 sayılı Kanunun 3. maddesinde, bu kanunda yer alan amme borçlusu yada borçlu teriminin “amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilcisi veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini” ifade ettiği belirtilmiş olup, amme borçlusunun ise kim olduğu ilgili vergi kanununda gösterilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesinin 1. fıkrasında ise, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği hükme bağlanmıştır. Bu hükme göre tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilciler tarafından yerine getirileceği öngörülmüş ise de, temsilcilerin ödevlerini yerine getirmeleri için, tarh döneminde kanuni temsilcilik görevini yürütmekte olmaları gerekmekte, bir başka anlatımla, kanuni temsilci görevli bulunduğu süre ile sınırlı olarak vergi ödevlerini yerine getirmek durumundadır.
Dosyanın incelenmesinden; 1.1.1989 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısında alınan kararla, davacının bu tarihten itibaren yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiği hususu karar defterinin 5. sayfasının noterden onaylı suretinden anlaşılmaktadır.
Vergi Mahkemesince dava konusu ödeme emirlerinin vade tarihleri olan 1.1.1991, 1.1.1992, 1.1.1993 tarihleri dikkate alınarak buna göre yükümlünün 1.1.1989 tarihinde yönetim kurulu üyeliği ve ortaklıktan ayrılması nedeniyle bu tarihten sonraya isabet eden vergi borçlarından sorumlu tutulamayacağı, zira 1.1.1989 tarihinden sonra şirkete ait herhangi bir işlem yapma ve tasarrufta bulunma yetkisinin olmadığı gerekçesiyle karar tesis edilmişse de, davanın konusunu 1988/11 ila 1990/3 dönemlerine ait muhtelif vergi alacakları oluşturduğundan ve bunlar arasında yer alan katma değer vergisi de aylık ödemeye tabi bulunduğundan yükümlünün yönetim kurulu üyesi olduğu döneme isabet eden tüm amme alacaklarından yukarıda anılan hüküm uyarınca sorumlu tutulması gerekmektedir.
Bu durumda, dava konusu ödeme emirlerinin sadece istifa tarihinden sonraki dönemlere ait vergi borçlarına ilişkin kısmının iptali gerekirken tamamının iptalinde isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının bozulmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine 25.3.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.