Danıştay Kararı 9. Daire 1997/277 E. 1998/478 K. 12.02.1998 T.

9. Daire         1997/277 E.  ,  1998/478 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 1997/277
Karar No: 1998/478

Temyiz İsteminde Bulunan : … İl Özel İdaresi – ..
Vekili : …
Karşı Taraf : …

İstemin Özeti : … ili Merkez … Köyü hudutları içerisinde …Mevkiinde bulunan yükümlü tarafından işletilen kum-çakıl ocağı için ikinci yılda alınacak rüsum miktarının belirlenmesine ilişkin Sakarya İl Daimi Encümeninin … tarih ve … sayılı kararı uyarınca istenilen rüsumun kaldırılması istemiyle açılan davayı, taşocağı rüsumunun İl Özel İdaresine ait bir rüsum olması nedeniyle uyuşmazlığın vergi mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği, Taşocakları Nizamnamesine göre, taşocaklarından nisbi rüsum alınmasının genel bir ilke olduğu, işletmenin maktu rüsuma bağlanabilmesi için ocağın açılmasının başlangıcından başlayarak, işletildiği ilk sene hesaplama süresine dahil edilmeksizin en az üç sene süreyle işletilmesi ve yönetilmesi, nisbi rüsum için öngörülen unsurlar gözönünde bulundurularak yapılacak bir inceleme sonucunda idare ile ruhsat sahibinin karşılıklı müzakerede bulunması suretiyle maktu rüsumun saptanmasının gerektiği, olayda İl Daimi Encümenince, herhangi bir müzakere yapılmaksızın ve Tüzüğün 18. ve 19. maddeleri uyarınca ocağın üretim miktarı ile giderleri ve ekonomik etkenler ayrıntılı bir şekilde incelenmeksizin daha önceki yıllarda saptanan rüsum miktarının dayanaksız artırıldığı görüldüğünden, anılan Encümen kararı esas alınarak salınan rüsumda yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle kabul ederek tarh edilen rüsumu kaldıran … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının; belirlenen rüsumun yerinde olduğu ve onanması gerektiği ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Savcı …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Taşocakları Nizamnamesinin 19. maddesinde; ocaklardan çıkarılacak maddelerden Nizamnamenin 18. maddesinde yazılı esasa göre alınmakta olan rüsumların en çok 5 yılı geçmemek üzere maktu miktara bağlanabileceği, ancak, bu usulün uygulanabilmesi için, ocağın açılmasının başlangıcından itibaren işletildiği ilk yıl hesaplama süresi içinde olmamak şartıyla, en az 3 yıl süreyle işletilmesi ve yönetilmesiyle, ocaktan çıkarılan mal miktarının belirlenmesi ve idare ile ruhsat sahibi arasında görüşme yapılarak karar verilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümden; karşılıklı anlaşma şartının, nisbi rüsumdan maktu rüsuma geçiş sırasında aranılacağı, maktu rüsuma geçildikten sonraki safhada, rüsum miktarı saptanırken bu şarta uyma zorunluluğunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda, nisbi rüsumdan maktu rüsuma geçiş bulunmadığına ve bir önceki yılda maktu olarak belirlenen rüsumun artırılması sözkonusu olduğuna göre; anılan Nizamnamenin 19. maddesinde yazılı şartların inceleme konusu yapılarak bu şartların mevcut olmadığına karar verilmesi yerinde görülmemekle birlikte; ikinci yıl için …-lira olarak belirlenen maktu rüsum bir önceki yıl için belirlenen …-lira rüsum miktarı gözönüne alındığında enflasyon oranı, fiyat artış endeksi ve günün ekonomik koşulları ile izah edilemeyecek derecede yüksek bulunduğundan terkini yönündeki mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararına yönelik temyiz isteminin reddine …-lira ilam harcının temyiz isteminde bulunandan alınmasına 12.2.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.