Danıştay Kararı 9. Daire 1996/870 E. 1996/3103 K. 16.10.1996 T.

9. Daire         1996/870 E.  ,  1996/3103 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 1996/870
Karar No: 1996/3103

Temyiz İsteminde Bulunan : Yeşil Vergi Dairesi Müdürlüğü – BURSA
Karşı Taraf : …

İstemin Özeti : Sahibi olduğu kamyonu 26.8.1991 tarihinde noter satış senedi ile … isimli şahsa satan davacının, motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyetinin kaldırılması istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin … gün ve … sayılı işleme karşı açılan davayı; 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 3.maddesinde, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin adına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş gerçek ve tüzel kişiler olduğu, aynı Kanunun 8.maddesinde, mükellefiyetin trafik şube ve bürosunca kaydın silinmesiyle sona ereceği hükümleri yer almakta ise de; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun değişik 20/e maddesinde tescilli araçları satın veya devir alanların gerekli bilgi ve belgeleri sağlayarak ilgili tescil kuruluşundan bir ay içinde adlarına tescil belgesi almak zorunda oldukları, trafik tescilini yaptırmamak suretiyle mükellefiyetin gereklerini yerine getirmeyen alıcı varken, satıcının mükellefiyetinin devam ettirilmesinde yasaya uyarlık görülmediği gerekçesiyle kabul ederek dava konusu işlemi iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararının; dava konusu yazının kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmadığı ve Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 7. ve 8.maddeleri dikkate alındığında yapılan işlemin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Savcı …’ün Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi : İleri sürülen iddialar, usule ve hukuka uygun vergi mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz edilen … Vergi Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisinin bulunmadığı anlaşıldığından temyiz isteminin reddine, anılan mahkeme kararının onanmasına 16.10.1996 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY : 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8. maddesinin birinci bendinde,” mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişidir.” şeklinde tanımlanmıştır.
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 2348 sayılı Kanunun 3. maddesiyle değişik 3. maddesinde, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin, trafik, belediye veya liman sicili ile Ulaştırma Bakanlığınca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişiler olduğu, aynı kanunun 3088 sayılı Kanunun 4. maddesiyle değişik 8. maddesinde, motorlu taşıtların trafik, liman veya belediye sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline ait kayıtlarının silinmesi halinde, silinme takvim yılının ilk altı ayı içinde yapılmış ise, ikinci altı aylık dönemin başından, ikinci altı aylık dönem içinde yapılmışsa takip eden takvim yılı başından itibaren mükellefiyetin sona ereceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, motorlu taşıtlar vergisi yükümlüsünün, ilgili kuruluşta adına kayıt ve tescil yapılmış gerçek ya da tüzel kişi olduğu, yükümlülüğün kayıt ve tescil ile başladığı ve ancak ilgili kuruluştaki kaydın silinmesi ile sona erdiği sonucuna ulaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3176 sayılı Kanunla değişik 20. maddesi hükmü ile bu hükmün gerekçesinde, belli süre için kendi adına tescil belgesi almak zorunluluğunun ve buna uymayanlar için öngörülen para ve hapis cezası yaptırımının, motorlu aracı satan veya devreden kişilerin vergi ve hukuki sorumlulukları yönünden mağduriyetlerini önlemek için bu araçları satın ya da devralan kişileri kısa süre içinde kendi adlarına kayıt ve tescil ettirmeye zorlama amaçlandığından, Karayolları Trafik Kanununun bu hükmünü satış ya da devir halinde buna ilişkin noter tarafından düzenlenmiş sözleşmenin ilgili tescil kuruluşuna bildirilmesi ile adına motorlu taşıt kayıt ve tescilli kişilerin yükümlülüklerinin kendiliğinden sona ereceği biçiminde yorumlamak mümkün değildir.
Öte yandan, aracı satın alan veya devralan kişiler tarafından kanundaki yaptırımlara rağmen ilgili tescil kuruluşuna başvurularak trafik kayıt ve tescil işlemlerinin yaptırılmaması durumunda, aracı satan veya devreden kişilerin her zaman bu kuruluşa başvurarak kayıt ve tescilin silinmesini isteyebilecekleri, istemlerine olumsuz yanıt alınması halinde, bu işlemin iptali istemiyle idari yargı mercilerinde dava açabilecekleri, bu nedenle ödenen motorlu taşıtlar vergisini adli yargı mercilerinde tazminen talep edebilecekleri de hukuk kuralları ve bu konudaki yasal düzenlemeler gereğidir.
Bu itibarla, dava konusu işlem yerinde olup, iptaline karar verilmesinde isabet bulunmadığından, temyiz isteminin kabulü gerekeceği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.