Danıştay Kararı 9. Daire 1996/6087 E. 1997/2653 K. 23.09.1997 T.

9. Daire         1996/6087 E.  ,  1997/2653 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 1996/6087
Karar No: 1997/2653

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Gölcük Vergi Dairesi Müdürlüğü Gölcük-KOCAELİ

İstemin Özeti : Yükümlü şirkete ait 1994 yılı kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin ve gecikme faizinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15/1-b maddesinde ehliyeti olmayan kişi tarafından açılan davaların reddolunacağının hükme bağlandığı, dava dilekçesi ekinde şirketin imza sirkülerinin bulunmaması nedeniyle ara kararıyla istendiği, bunun üzerine şirket yönetim kurulunun 9.9.1996 gününde toplanarak yönetim kurulu 2. başkanı … ve yönetim kurulu üyesi …’ı şirketi temsile müşterek imza ile yetkili kıldıklarının anlaşıldığı, ancak dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerden … isimli şahsın 31.3.1994 tarihinde şirket yönetim kurulundaki görev süresinin bittiği, 31.1.1995 tarihinde şirkette bulunan hissesini devrettiğinin anlaşıldığı, bu hususu 12.12.1995 tarihinde vergi dairesine bildirerek şirketle hiçbir ilgisinin kalmadığını beyan ettiği, bu durumda … isimli şahsın, davanın açıldığı 8.8.1996 tarihini de kapsayan 12.12.1995-9.9.1996 tarihleri arasında şirketi temsile yetkisinin bulunmadığının kabulü gerektiği, dava dilekçesi bu kişi tarafından imzalandığından ehliyetsiz şahıslar tarafından açıldığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararının; davanın 24.5.1996 günlü yönetim kurulu kararına göre şirketi temsile yetkili kişiler tarafından açıldığı ileri sürülerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Savcı …’ın Düşüncesi : Uyuşmazlıkta,yükümlü şirket tarafından açılan davayı,dava dilekçesini imzalayan …’nin dava açıldığı tarihte şirketi temsile yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle ehliyet yönünden reddeden Vergi Mahkemesi kararının,yükümlü şirketçe temyizen incelenmesi istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden … tarih ve … sayılı Yönetim Kurulu kararı ile … ve …’in şirket kaşesi üzerine müştereken atacakları imza ile şirketi temsile yetkili bulundukları, 9.9.1996 günlü Yönetim Kurulu kararı ile bu kişilerin … ve … olarak değiştirildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda davanın açıldığı 8.8.1996 tarihinde,dava dilekçesinin, … ve … tarafından müştereken imzalanması gerekirken yalnızca … tarafından imzalandığı görüldüğünden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14 üncü maddesinin 3/c bendi ile 15 nci maddesinin 1/b bendi gereğince davanın ehliyetten reddi yerindedir.
Açıklanan nedenlerle yükümlü şirket temyiz isteğinin reddi ile Vergi Mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Duruşma istemi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 55.maddesinin 4.fıkrası uyarınca yerinde görülmeyerek incelemeye geçildi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14/c maddesinde davanın ehliyetli kişi tarafından açılıp açılmadığı hususunun ilk inceleme sırasında dikkate alınacağı, aynı Kanunun 15/1-b maddesinde ise ehliyetli olmayan kişi tarafından açılan davaların reddolunacağı belirtilmiş olup, aynı Kanunun 31/1.maddesinde, bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda, hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukununu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan 1086 sayılı Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanununun 39.maddesinde, ehliyeti haiz olan hükmi şahısların kanuni uzuvları vasıtasıyla ve icap eden mezuniyeti istihsal ile hareket edeceği, aksi halde hakimin tayin edeceği müddet zarfında şeraitin ikmali için muhakemeyi talike mecbur olduğu gibi davanın her halinde tarafların her birinin de bunu talep edebileceği, yine aynı Kanunun 40.maddesinde ise, hakimin tayin ettiği müddet zarfında şeraiti lazime ikmal olunmazsa yapılan muamelenin hükümsüz addolunacağı belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, dava dilekçesini yükümlü şirketi temsilen …’nin imzaladığı, imza sirkülerinin dava dilekçesine eklenmemesi nedeniyle, mahkemenin ara kararı ile imza sirkülerini istediği, yükümlü şirketin, dava açıldıktan sonra alınmış 9.9.1996 günlü imza sirkülerini göndermesi ve davanın açıldığı tarihte dava dilekçesini imzalayanlardan Turan Savaşeri adlı kişinin şirketi temsile yetkili olmaması nedeniyle davanın ehliyetsiz kişi tarafından açıldığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmıştır.
Ancak E:… sayılı dosyadaki 14.5.1997 günlü ara kararımıza cevaben yükümlü şirketin gönderdiği noterden tasdikli … gün ve … sayılı yönetim kurulu kararı örneğinin incelenmesinden; şirketin yönetim kurulu başkanı … ve yönetim kurulu 2. başkanı …’in müştereken şirket kaşesi üzerine atacakları imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındıkları anlaşılmış olup, dava dilekçesinin ise sadece … tarafından imzalandığı belirlenmiştir.
Bu durumda yukarıda sözü edilen Kanun hükümleri uyarınca, dava dilekçesindeki eksikliğin giderilmesi için tayin edilecek bir zaman zarfında yükümlü şirketin dava dilekçesindeki eksikliğin giderilmesinin sağlanması gerekirken, davanın ehliyetsiz kişiler tarafından açıldığı gerekçesiyle reddedilmesinde yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine 23.9.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY : 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 317.maddesinde anonim şirketlerin idare meclisi tarafından idare ve temsil olunacağı, 319.maddesinde ise, esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları arasında taksim edilip edilmiyeceği ve taksim edilecekse bunun nasıl yapılacağının tespit edileceği ve idare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil salahiyeti verileceği hükme bağlanmıştır.
Olayda yükümlü şirketin … gün ve … sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla, şirketin Yönetim Kurulu Başkanı … ve Yönetim Kurulu 2.Başkanı … tarafından temsil edileceği kararlaştırılmış olup, dava dilekçesinin bu şahıslardan sadece … tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14/3-c ve 15/1-b maddelerine göre temsile yetkili iki kişi tarafından imzalanmayan dilekçeyle açılan davanın ehliyetten reddine karar verilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığından vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına katılmıyorum.