Danıştay Kararı 9. Daire 1996/2719 E. 1997/2745 K. 25.09.1997 T.

9. Daire         1996/2719 E.  ,  1997/2745 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 1996/2719
Karar No.: 1997/2745

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Buca Belediye Başkanlığı – İZMİR
Vekili : …
İstemin Özeti : Yükümlü kooperatif adına 1994 yılı için tahakkuk ettirilen ve vadesinde ödenmeyerek kesinleşen emlak vergisi ile ek gayrimenkul vergisinin tahsili amacıyla düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 10.maddesine göre 4.6.1994 tarihinde 1994 genel beyan dönemi için verilen emlak (bina) vergisi beyannamesi üzerine düzenlenen tahakkuk fişinin, beyannamenin vergi dairesine verildiğini gösteren bir belge olduğu ve aynı zamanda dört yılın emlak vergisini de gösterdiği, beyannamenin verildiği gün düzenlenen tahakkuk fişinin aynı günde beyannameyi getirene verileceği, uyuşmazlıkta düzenlenen tahakkuk fişine karşı 4.6.1994 tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açılması gerekirken yasal süre içinde dava açılmadığının görüldüğü, ayrıca yapı kooperatifi inşa edilen ve ortaklar adına 24.3.1994 tarihinde tapuları verilen konutların 16.12.1993 tarihinde oturma izin belgeleri alındığından 1994 genel beyan döneminde yapı kooperatifi tarafından emlak vergisi beyannamesinin verilerek ek vergi dahil ihtilaflı yıl emlak vergisinin ödenmesi gerektiği, 6183 sayılı Yasanın 55.maddesine istinaden düzenlenen ödeme emrinin yerinde olduğu gerekçesi ile reddederek ödeme emrini onayan … Vergi Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararının; konutların kura çekiminin 17.10.1992 tarihinde yapıldığı,17.12.1993 tarihinde kooperatif adına iskan ruhsatlarının alındığı ve bu tarihte konutların üyelere teslim edildiği, ortakların fazla olması nedeniyle tapularının ancak 24.3.1994 tarihinde verildiği, tapu verilme tarihinden önce ortakların konutları fiilen kullandıkları, bu nedenle adlarına herhangi bir vergi tahakkuk ettirilemiyeceği, yapılan işlemin yasalara aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanağı bulunmayan temyiz isteminin reddi gerekeceği yolundadır.
Savcı …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi : İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, yükümlü kooperatif adına 1994 yılı için tahakkuk ettirilen ve zamanında ödenmeyen emlak vergisi ve ek gayrimenkul vergisinin tahsili amacıyladüzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı reddeden … Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkin bulunmaktadır.
Temyize konu mahkeme kararının emlak vergisine ilişkin kısmı, tapuların 1994 yılı Mart ayında kooperatif üyelerine verildiği, Emlak Vergisi Kanununun 9 ve 23 üncü maddelerine göre üyelerce bu yıl sonuna kadar beyanname verme süresi olup vergi yükümlülüklerini müteakip yıldan itibaren başlayacağı buna göre 1994 yılı emlak vergisinin kooperatif tarafından verilmesi gereği ve kişilerin bir yahut birden çok gayrimenkulleri olmasının ödenecek vergiyi etkilememesi nedeniyle yerinde bulunduğundan, kararın bu kısmına yönelik temyiz isteminin reddi gerekmektedir.
Ek gayrimenkul vergisine gelince; 3986 sayılı Ekonomik Denge İçin Yeni Vergiler İhdası İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 8.maddesinde, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 1 ve 2.maddelerinde yazılı binalar ve arsaların 1994 yılı emlak vergisi matrahları üzerinden bir defaya mahsus olmak üzere ek gayrimenkul vergisine tabi olduğu, sahip olunan konutlardan brüt alanı 150 m2 yi geçmeyen ve mükellefçe seçilen bir tanesinin bu vergiden müstesna tutulduğu, Emlak Vergisi Kanununda yer alan daimi ve geçici muaflıklar ile istisnaların bu vergi bakımından de geçerli olduğu, Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle bina ve arsa yönünden emlak vergisi mükellefi olanların bu verginin de mükellefi bulunduğu, bu verginin Emlak Vergisi Kanununda yazılı matrah ve nispet üzerinden hesaplanacağı, emlak vergisi için verilen beyannamelerin bu vergiler için de verilmiş sayılacağı, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar emlak vergisi beyannamesini vermiş olanlar için emlak vergisi beyanları üzerinden belediyelerce ek gayrimenkul vergileri hesaplanacağı, hesaplanan verginin tebliğ ve tahakkuk etmiş sayılacağı, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra emlak vergisi beyannamesi verilmesi halinde beyannamede yazılan matrahlar üzerinden ayrıca emlak vergisi kadar ek gayrimenkul vergisi tahakkuk ettirileceği, sahip olunan konutlardan brüt alanı 150 m2’yi geçmeyen ve mükellefçe seçilen bir tanesi için ek gayrimenkul vergisi hesaplanmayacağı, istisnaya tabi tutulan konutun bu istisnadan yararlanan tek konut olmadığının iddia edilmesi halinde bunun ispatının ilgili belediyelere düşeceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümde, ek gayrimenkul vergisi alınabilmesi için, yükümlünün birden fazla konutunun olması, konutların 150 m2’yi geçmesi belirtildikten sonra, arsa ve konut sahibi olanların, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununda yer alan daimi ve geçici muaflıklar ile istisnalardan bu vergi bakımından da yararlanacakları belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden yükümlü kooperatifin ortakları için yapmış olduğu konutların 3.12.1993 tarihinde tamamlandığı ve 16.12.1993 tarihinde de iskan belgelerini alarak ortaklarına teslim ettiği, bu tarihten itibaren ortakların söz konusu konutları fiilen tasarruf ederek kullandıkları ve 24.3.1994 tarihinde de hak sahiplerine tapularının teslim edildiği, inşa edilen konutların brüt alanının 150 m2 nin altında kaldığı, kooperatif üyelerinin birden fazla konutlarının bulunduğu yolunda bir iddianın da ileri sürülmediği anlaşılmıştır.
Konut kooperatiflerinin amacı, üyelerini ucuz ve iyi olanaklarla, dayanışma içinde konut sahibi yapmaktır. Kooperatifler yaptığı konutları kooperatif tüzelkişiliği adına satmak veya onlar üzerinde herhangi bir şekilde tasarruf etmek hakkına sahip olmadığı gibi konutların gerçek sahipleri kooperatif üyeleridir. 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca yapı kooperatiflerinin ortaklarına dağıtacağı gayrimenkullerin ortaklar adına tescilinde % 048 oranı yerine % 0012 oranında tapu harcına tabi tutulmaları, anılan konutların gerçek maliklerinin ve ödedikleri aidattan bu verginin ödenmesi suretiyle aslında emlak vergisi mükelleflerinin kooperatif üyeleri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Kişilerin sahip oldukları, yüzölçümü 150 m2. nin altındaki tek konut, ek gayrimenkul vergisinden müstesna tutulduğundan aynı ölçülerdeki konutun bir kooperatif eliyle yapılmış olsa dahi tapu tescil işlemi yapılmadığı gerekçesiyle ek gayrimenkul vergisine tabi tutulması vergide eşitlik, adalet ve hakkaniyet prensiplerine aykırı düştüğü gibi anılan yasanın amaç ve ruhuna da ters düşmektedir. Konut yapı kooperatifleri kendi olanaklarıyla konut sahibi olmayan belirli gelir düzeyindeki kişileri konut sahibi yapmak amacıyla kurulan kuruluşlardır. Bu durum karşısında yapı kooperatiflerinde gerçek malikler kooperatif üyeleri olduğundan ve kooperatif üyelerinin birden fazla konutu olduğu yönünde herhangi bir tesbit de bulunduğu iddia edilmediğinden mülkiyetin üyelere henüz geçirilmediği nedeniyle kooperatif adına ek gayrimenkul vergisi tahakkuk ettirilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kısmen kabulüyle emlak vergisine yönelik temyiz isteminin reddine … Vergi Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararının ek gayrimenkul vergisine ilişkin kısmının bozulmasına, … lira ilam harcının yükümlüden alınmasına, dosyanın yukarıda açıklanan hususlar gözönüne alınarak yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine 25.9.1997 günü oyçokluğu ile karar verildi.

AZLIK OYU : Temyizde ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden, istemin reddi gerekeceği görüşü ile çoğunluk kararına katılmıyoruz.