Danıştay Kararı 9. Daire 1996/217 E. 1997/3823 K. 25.11.1997 T.

9. Daire         1996/217 E.  ,  1997/3823 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 1996/217
Karar No: 1997/3823

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar : 1. Sorgun Vergi Dairesi Müdürlüğü
Sorgun/YOZGAT
2. …
İstemin Özeti : … Şirketinin vergi borcu nedeniyle haczedilip yükümlüye güvenilir şahıs olarak bırakılan bir kısım menkul malların gereği gibi muhafaza ve teslim edilemediğinden bahisle yükümlü adına düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 83. maddesinde, güvenilir şahısların kendilerine bırakılan malları, alacaklı amme idarelerince yapılacak ilk talep üzerine derhal ve kendilerine ilk teslim edildiği zamandaki durumları ile geri vermek mecburiyetinde oldukları, bu mecburiyeti yerine getirmeyenlerin bu malların kendilerine atfolunmayacak bir sebepten dolayı telef veya zayii olduğunu ispat edemedikleri takdirde geri verilmeyen değeri tutarınca borçlu sayılacaklarının öngörüldüğü, aynı Kanunun 81. maddesinde de, haczedilen mallara haczi yapan memur tarafından bir değer biçileceği, gereksinme duyulduğu takdirde bu malların yeniden bilirkişi marifetiyle değerlendirilebileceğinin hükme bağlandığı, dosyanın incelenmesinden, … Şirketinin 1988-1989 yıllarına ait işlemlerinin incelenmesi sonucu saptanan matrah farkları üzerinden ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı alındığı, şirketin borcu için ortaklar tarafından kendilerine ait bir kısım malların teminat olarak gösterildiği, şirketin vergi borçlarına karşılık 15.10.1990 tarihli iki adet haciz tutanağı ile …- lira tutarındaki sözkonusu malların haczedilerek güvenilir şahıs olarak yükümlüye teslim edildiği, Vergi Dairesi tarafından 8.3.1994 tarihli yazı ile sözkonusu malların 15 gün içinde idareye iade edilmesinin istendiği ve bu yazının yükümlüye tebliğ edilmesine rağmen malların teslim edilmediği, bu mecburiyeti yerine getirmeyen yükümlü adına, teminatın karşılığı olan vergi ve ceza miktarı olan …- liralık ödeme emri düzenlenerek tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, olayda güvenilir şahıs olarak yükümlüye bırakılan malların tahmini değerinin haciz tutanaklarında toplam …- lira olarak belirlendiği gözönünde bulundurulduğunda ve anılan hükümler uyarınca, kendisine güvenilir şahıs olarak mal bırakılan kişinin sorumluluğunun en fazla haciz zaptında belirlenen değer kadar olacağı öngörüldüğünden dava konusu ödeme emrinin …- liralık kısmında yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kısmen kabul ederek ödeme emrinin …- liralık kısmını onayan, …- liralık kısmını iptal eden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının; vergi dairesince, 1990 yılında değer olarak biçilen miktarın yüksek enflasyon karşısında eriyip kamu alacağının teminatı olma niteliğini kaybettiği, yükümlü tarafından ise vergi mahkemesinin eksik incelemeyle karar verdiği ileri sürülerek bozulmasıistenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Taraflarca, yasal dayanaktan yoksun karşı taraf temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Savcı …’in Düşüncesi : 6183 sayılı Yasanın Menkul Malların Haczi ve Satışıyla İlgili ikinci bölümünde 81.maddede haczedilen mallara haczi yapan memur tarafından değer biçileceği,borçlunun müracaatı veya tahsil dairesince lüzum görüldüğü takdirde yeniden bilirkişiye değer biçtirileceği,83.maddede ise,borçluların, zilyedlerin,güvenilir şahısların 82.madde gereğince kendilerine bırakılan malları,alacaklı amme idarelerince yapılacak ilk talep üzerine derhal ve kendilerine teslim edildiği zamandaki durumları ile geri vermeye mecbur oldukları,bu mecburiyeti yerine getirmeyenlerin,haklarında yapılacak ceza takibinden başka,bu malların kendilerine atfolunmayacak bir sebepten dolayı telef veya zayi olduğunu ispat edemedikleri takdirde,geri verilmeyen malların değerleri tutarınca borçlu sayılıp bu Kanunun hükümleri gereğince takip olunacakları hükme bağlanmıştır.
Bu madde hükümlerinden anlaşıldığı üzere,güvenilir şahısların sorumluluğu geri verilmeyen malların değerleri tutarı ile sınırlandırılmış olup,bu değerin ise 81.madde uyarınca haciz memurunun yani idarenin kendi biçtiği değer olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
Bu değerin gerçekçi bir biçimde saptanmamış olması veya geçen süre içerisinde ekonomik koşullar nedeniyle değerin değişmesi hallerinde,güvenilir şahısların sorumluluğunu değişken unsurlara göre tayin etmek hukuka uygun bulunmadığından,yasa ile teslim edildiği tarihte biçilen değerle sınırlı tutulduğu görülmektedir.
Bu nedenle,taraflar temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerekeceği düşünülmüştür.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından taraflar temyiz istemlerinin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz edilen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisinin bulunmadığı anlaşıldığından tarafların temyiz istemlerinin reddine, anılan mahkeme kararının onanmasına, …- lira ilam harcının yükümlüden alınmasına 25.11.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.