Danıştay Kararı 9. Daire 1994/5448 E. 1995/2625 K. 19.10.1995 T.

9. Daire         1994/5448 E.  ,  1995/2625 K.
Daire : DOKUZUNCU DAİRE
Karar Yılı : 1995
Karar No : 2625
Esas Yılı : 1994
Esas No : 5448
Karar Tarihi : 19/10/995
İŞLEMDEN ÇEKİLEN GAYRİMENKULÜN EMSAL BEDELİNİN BELİRLENMESİNDE 213 SAYILI KANUNUN 267.MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN TAKDİR ESASININ UYGULANACAĞI HK.

İnşaat müteahhitliği yapan yükümlü şirketin, kat karşılığı inşaa ettiği … İşhanı inşaatında işletmeden çektiği dükkanların Katma Değer Vergisi yönünden incelenmesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak Aralık 1992 dönemi için tarhedilen kaçakçılık cezalı Katma Değer Vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı; limited şirketin ortakları tarafından işletmeden çekilen gayrimenkullerin emsal bedelinin tayininde Vergi Usul Kanununun 267.maddesinde tayin olunan sıralamaya uyulmasının zorunlu olduğu değerlenecek malın emsal bedelinin öncelikle ortalama fiyat esasına göre değerlendirileceği, olayda ise koşullar gerçekleşmediğinden artalama fiyat esasının uygulanmasının mümkün olmadığı, ancak (5) ayrı gayrimenkulün taraflar arasında çekişmesiz olan maliyet bedellerine davacı kurum tarafından madde hükmünde belirlenenin çok üzerinde bir kar marjı uygulanmak suretiyle maliyet bedeli esasına göre beyanda bulunulduğundan tarhiyatın terkininin gerekli olduğu ancak inceleme raporunda, Danıştay Kararlarından da örnekler verilerek V.U.Kanununun takdir esasına göre değerlendirme yapılmasının açıkca vurgulanması sebebiyle, ara kararı gereğince keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak gayrimenkullerin işletmeden çekiliş tarihi itibariyle yapılan emsal araştırmasına göre, defterlerde kayıtlı değerlerinde bir düşüklük bulunmadığı sonucuna varıldığı, bu nedenle bilirkişi incelemesi yoluna başvurulmadan sadece mahalline gidilerek yapılan takdir işleminin hatalı olduğunun anlaşılmasıyla tamamen terkin edilen Kurumlar Vergisi tarhiyatı nedeniyle dayanağı ortadan kalkan dava konusu kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarhiyatının terkinine karar veren …Vergi Mahkemesinin … gün ve … sayılı krarının; ortakların işletmeden çektikleri büroların cadde üstünde ve zemin katta bulunduğu halde, aynı işhanının 7.katında satılan 2 bürodan daha düşük bedelle şahsi servete dahil edildiğini, dolayısıyla, büroların emsal satış bedelinin V.U.Kanunu’nun 267/3.maddesi gereği takdir edilmesinde bir yanılgının bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Uyuşmazlık, yükümlü kurum tarafından kat karşılığı inşa edilen işhanı inşaatında kurum ortakları tarafından işletmeden çekilen işyerlerinin emsal bedelinin belirlenmesinde Vergi Usul Kanunu’nun 267.maddesinde öngörülen maliyet bedeli esasının mı, yoksa takdir esasının mı uygulanacağı hususuna ilişkindir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1.maddesinin 1.fıkrasında; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi işlemlerden olduğu belirlenmiş, 3.maddesinin (a) bendinde de, vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesi teslim sayılan hal olarak tanımlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41.maddesinin (I) işaretli bendinde; teşebbüs sahibi ile eşi ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aynen aldıkları sair değerlerin gider olarak indirilemiyeceği kabul edilmiş, bendin parantez içi hükmünde ise, aynen alınan değerlerin, emsal bedeli ile değerlenerek teşebbüs sahibinin çektiklerine eklenmesi öngörülmüştür.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 267.maddesinde ise, emsal bedel, gerçek bedeli belli olmayan veya bilinmeyen yahut doğru olarak saptanmayan bir malın değerleme gönünde satılması halinde, emsaline göre taşıyacağı değer olarak açıklanmıştır. Bu tanımlama ile emsal bedel rayiç
değere eş bir değer verildiği anlaşılmaktadır.
Madde de emsal bedelin, sıra ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esasları olduğu yazılı olup bu sıralardan ilk ikisinin sabit kıymetlerle ilgili olmadığı, üçüncü sırada yer alan takdir esasının, ilk iki sıraya göre belli edilemeyen emsal bedelin, takdir komisyonlarınca takdir yoluyla belli edilmesine ilişkin bulunduğu sabittir.
Takdirlerin maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak suretiyle yapılması öngörüldüğünden sabit kıymetler yönünden Gelir Vergisi Kanunu’nun 41.maddesinin (1) işaretli bendinde anılan “emsal bedel” ifadesi ile amaçlananın, Vergi Usul Kanunu’nun 267 .maddesinin üçüncü sırasının uygulanması olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Nitekim Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 10.3.1994 gün ve 1994/136 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Olayda, inşaat taahhüt işi yapan yükümlü şirketin, kat karşılığı inşaa ettiği … İşhanı inşaatında işletmeden çektiği dükkanları maliyet bedeli ile değerlendirerek beyan etmesi üzerine yapılan inceleme sonucu düzenlenen vergi inceleme raporunda; limited şirket ortaklarının işletmeden çektikleri dükkanların Gelir Vergisi Kanunu’nun 41/1.maddesine göre emsal bedelle değerlenmesi gerektiğinden bahisle Vergi Usul Kanunu’nun 267.maddesinin 3.fıkrası gereğince Takdir Komisyonundan takdiri talep edilmiş ve takdir komisyonunca takdir edilen matrah farkı üzerinden tarhiyat yapılması önerilmiş, bu öneriye göre yapılan tarhiyata karşı dava açılmıştır.
Vergi Mahkemesi kararında “emsal bedel”, Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesinin 2.sırasında yer alan “maliyet bedeli” olarak kabul edilmekle beraber, inceleme raporunda yer alan iddialar doğrultusunda, takdir komisyonu kararında eksik olan emsal araştırması keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tamamlandığında ihtilaf konusu gayrimenkullerin defterlerde kayıtlı değerlerinde bir düşüklük bulunmadığı gerekçesiyle tarhiyatın terkinine karar verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusuda yükümlü şirket ortakları tarafından işletmeden çekilen işyerlerinin 213 sayılı Yasanın 267.maddesinin üçüncü sırasına göre değerlendirilmesi yasa gereği olup Vergi Mahkemesince verilen karar sonuç itibariyle yerinde bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildi.