Danıştay Kararı 9. Daire 1994/1114 E. 1994/3639 K. 27.09.1994 T.

9. Daire         1994/1114 E.  ,  1994/3639 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 1994/1114
Karar No: 1994/3639

Temyiz İsteminde Bulunan: …
Karşı Taraf : Şahinbey Vergi Dairesi Müdürlüğü –GAZİANTEP

İstemin Özeti : … A.Ş.nin ödenmeyen vergi borçları için kanuni temsilci sıfatıyla yükümlü adına 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesi uyarınca tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılan davayı; işlem dosyasının incelenmesinden yükümlünün 10.5.1989 tarihi itibariyle şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar bu görevinden 13.11.1989 tarihli istifa mektubu ile ayrıldığını belirtmekte ise de, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre istifanın 3.kişileri bağlaması tescil ve ilan şartına bağlı olduğundan, bu şart yerine getirilmeksizin yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığının kabul edilemeyeceği, sonuç olarak, yönetim kurulu üyeliğine başladığı 10.5.1989 tarihinden itibaren kanuni temsilci olan yükümlü tüzel kişiliğin muacceliyet kesbeden vergi borçlarından yasada öngörülen şartları taşımak kaydıyla sorumlu olup, adına ödeme emri tanzim ve tebliğinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddederek ödeme emrini onayan … Vergi Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararının; 13.11.1989 tarihinde noter aracılığı ile bildirilen istifadan sonra şirketle kanuni temsilci sıfatıyla bir ilişkisinin kalmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun istemin reddi gerektiği yolundadır.
Savcı …’in Düşüncesi: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Kanuni Temsilcilerin Ödevi” başlıklı 10 ncu maddesinde; “tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcilerin, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir. Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri kasıt ve ihmalleri ile yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen ya da kısmen alınamayan vergi alacakları kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır” hükmü yer almıştır.
Madde hükmü uyarınca bir kimsenin tüzel kişinin vergi borcundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için gerekli koşullardan birisi de uyuşmazlık konusu tarh döneminde kanuni temsilci sıfatını taşımasıdır.
Olayda, yükümlünün 13.11.1989 gününde … Noterliğince düzenlenen istifanamesi ile şirket yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı ve istifasının yetkili kurullara bildirildiği dosyanın incelenmesinden anlaşıldığından ihtilaflı dönemde kanuni temsilci sıfatını taşımayan yükümlüden kamu alacağının ödeme emri ile istenilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile temyiz konusu kararın bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Yönetim kurulu üyeliğinden ayrılmak yönündeki iradesini 13.11.1989 tarihinde düzenlenen istifaname ile noter aracılığı ile şirketin yetkili kurullarına bildiren yükümlünün bu tarihten sonra kanuni temsilci sıfatını taşıması mümkün olmadığından şirketin bu tarihten sonraya isabet eden vergi borçlarının yükümlüden ödeme emri ile istenilmesinde yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
6183 sayılı Kanunun 3.maddesinde, bu kanunda yer alan amme borçlusu yada borçlu teriminin “amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilcisi veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini” ifade ettiği belirtilmiş olup, amme borçlusunun kim olduğu ise, ilgili vergi kanununda gösterilmiştir.
213 sayılı Kanunun 10.maddesinde de, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilciler tarafından yerine getirileceği hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, temsilcilerin ödevlerini yerine getirmeleri için, tarh döneminde kanuni temsilcilik görevini yürütmekte olmaları gerekmektedir.
Bir başka anlatımla kanuni temsilci görevli bulunduğu süre ile sınırlı olarak vergi ödevlerini yerine getirmek durumundadır.
Olayda, şirket yönetim kurulu üyeliğinden 13.11.1989 tarihli istifanın, tescil ve ilan edilmemiş olması nedeniyle üçüncü kişileri bağlamayacağı ve idare yönünden, halen yükümlünün kanuni temsilcilik sıfatını haiz olduğu gerekçesi ile karar verilmiş ise de; yönetim kurulu üyeliğinden ayrılmak yönündeki iradesini noter aracılığı ile şirketin ilgili kurullarına bildiren ve 13.11.1989 tarihinden itibaren yönetim kurulu üyeliği yapmasına fiilen imkan kalmayan yükümlünün bu tarihten sonraki dönemlere isabet eden amme alacaklarından sorumlu tutulamayacağı açıktır.
Bu durumda, dava konusu ödeme emrinin istifa tarihinden sonraki dönemlere ait vergi borçlarına ilişkin kısmının iptali gerekirken onanmasında yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine 27.9.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.