Danıştay Kararı 8. Daire 2023/669 E. 2023/448 K. 08.02.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2023/669 E.  ,  2023/448 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2023/669
Karar No : 2023/448

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Birliği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara Barosu’na kayıtlı avukat olan davacı tarafından, 3 yıl süreyle işten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Ankara Barosu Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:… , K:… sayılı Kararı’nın 1 yıl 6 ay işten çıkarma cezasına çevrilmek suretiyle düzeltilerek onanmasına ilişkin Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; davacı hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan yürütülen ceza kovuşturmasında, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı ile 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, neticeten hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve bu kararın kesinleştiğinin görüldüğü, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesindeki “hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder…” düzenlemesi doğrultusunda, davacı hakkında yürütülen ceza kovuşturmasında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü olmadığı ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlığa Kabulde Engeller” başlıklı 5. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği konusunda bir tereddüt bulunmamakla birlikte, davacının eylemlerinin disiplin mevzuatı kapsamında ayrıca değerlendirilmesi gerektiği, avukatların, özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak, mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorunda olduğu, yine, baro levhasına kabul ve yazılmadan önceki eylem ve davranışların, meslekten çıkarma cezasını gerektirdiği hallerde, disiplin kovuşturmasına konu olabileceği, bu doğrultuda, Baro Disiplin Kurulları ve Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu, baro levhasına yazılı olan avukatların, avukatlığı öncesindeki meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylem ve davranışlarından dolayı açılan disiplin kovuşturmalarını incelemekle yetkili ve görevli olduğu, davacının disiplin cezasına konu eylemleri değerlendirildiğinde, eylemlerinin FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üyelik kapsamında bulunduğu, bu eylemlerin avukatlık onuru, düzen ve gelenekleri ile meslek kuralları kapsamında meslekten çıkarma cezasını gerektirebilecek nitelikte olduğu, bu kapsamda disiplin cezasına konu eylem tarihlerinde avukat olmayan davacının eylemlerinin, baro levhasına kabul ve yazılmadan önceki meslekten çıkarma cezasını gerektir eylem ve davranışlar olarak kabul edilerek, disiplin kovuşturmasına konu edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, uyuşmazlıkta; davacının, 1136 sayılı Kanun kapsamında disiplin suçu işlediği sabit görülerek 1 yıl 6 ay süreyle işten çıkarma cezasıyla tecziyesine karar verildiği, üyelerinin meslek kurallarına uygun davranmasından sorumlu olan idarenin, meslek kurallarına uymayan üyelerine verdiği disiplin cezasında fiilin ağırlığına göre Kanunda belirtilen disiplin cezalarını takdir etme yetkisi bulunduğu, somut olayda, davacı hakkındaki ceza yargılaması içeriği ve safahati dikkate alınarak disiplin cezası ile tecziye edilmesine ilişkin işlemin, Avukatlık Kanunu’nun 136. maddesindeki “Bu kanunun avukatların hak ve ödevleri ile ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymayanlar hakkında ilk defasında en az kınama, tekrarında, davranışın ağırlığına göre, para veya işten çıkarma cezası ve 5 inci maddenin (a) bendinde yazılı bir suçtan kesin olarak hüküm giyme halinde meslekten çıkarma cezası uygulanır.” hükmüne ve orantılılık ilkesine aykırı olmadığı, davalı idarenin emsal uygulamaları ile tutarlı olduğu görüldüğünden, davacının 1 yıl 6 ay süreyle işten çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, disiplin cezasına konu eylemlerin avukatlık mesleğine başlamadan önce meydana gelen olaylar olduğu, işlemin kanuni dayanaktan yoksun olup hukuki öngörülebilirlik ilkesine ve masumiyet karinesine aykırılık teşkil ettiği belirtilerek temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı Adalet Bakanlığı tarafından istemin reddi gerektiği savunulmuş olup diğer davalı Türkiye Barolar Birliği tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinde, “1) İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz.
3) Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir.
6) Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un “Temyiz” başlıklı 46. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; “Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları”; (d) bendinde ise, “Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları” hakkında verilen kararların Danıştay’da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebileceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden; İdare Mahkemelerinin konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları dışında kalan bütün kararlarına karşı mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine istinaf başvurusunda bulunulabileceği, bölge idare mahkemesince istinaf incelemesi üzerine verilen kararlara karşı ise sadece 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde yer alan konular ile sınırlı olarak Danıştay’a temyiz başvurusunda bulunulabileceği, bölge idare mahkemelerince istinaf incelemesi üzerine verilen ve 46. madde kapsamı dışında olan kararların ise kesin olduğu görülmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacı hakkında verilen “1 yıl 6 ay süre ile işten çıkarma” cezasının iptali istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun temyiz kanun yoluna başvurulabilecek davaların tahdidi olarak sayıldığı 46. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan “belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davası” olarak nitelendirilemeyeceği, nitekim 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Disiplin cezaları” başlıklı 135. maddesinin 1. fıkrasının (4) numaralı bendinde, işten çıkarma, “avukatın veya avukatlık ortaklığının üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere mesleki faaliyetlerin yasaklanması” olarak tanımlandığı, meslekten çıkarılma sonucunu doğuran disiplin cezası niteliğine sahip bulunmayan dava konusu işlem hakkında açılan davanın, 2577 sayılı Kanunun m.46/1-(c) kapsamında yer almadığı, öte yandan, avukatlık mesleği ticari faaliyet olarak da değerlendirilemeyeceğinden uyuşmazlığın 2577 sayılı Kanunun 46. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi kapsamında da bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, temyiz istemine esas teşkil eden kararın Bölge İdare Mahkemesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 46. maddesine göre temyiz yolu açık olmayan “kesin” kararlarından olduğu anlaşıldığından temyiz isteminin incelenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1- TEMYİZ İSTEMİNİN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2- Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
Kesin olarak, 08/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.