Danıştay Kararı 8. Daire 2023/561 E. 2023/748 K. 22.02.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2023/561 E.  ,  2023/748 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2023/561
Karar No : 2023/748

DAVACILAR : …’a velayeten … ve …
VEKİLLERİ : Av. …

DAVALI : … Bakanlığı

DAVANIN ÖZETİ : 06/12/2022 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı’nca yayımlanan 2022-2023 Yılı Bilim ve Sanat Merkezleri Öğrenci Tanılama ve Yerleştirme Kılavuzu’nun iptali istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı Kanunun 3. maddesine uygun bulunmayan dava dilekçesinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinin birinci fıkrasında; idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı; ikinci fıkrasında, dilekçelerde davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin gösterileceği; üçüncü fıkrasında, dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örneklerinin dava dilekçesine ekleneceği, dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örneklerinin karşı taraf sayısından bir fazla olacağı; 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (g) bendinde, dilekçeler üzerinde bu Kanun’un 3. maddesine uygun olup olmadığı yönünden inceleme yapılacağı; 15. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, bu yönlerden Kanuna aykırılık görülür ise otuz gün içinde 3. maddeye uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere dilekçelerin reddine karar verileceği; 15. maddesinin beşinci fıkrasında, bu yönlerden dilekçenin reddedilmesi üzerine yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği hükümlerine yer verilmiştir.
İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan birisi olan “dava açma ehliyeti”, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir. Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen subjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edilecektir.

Bir başka ifadeyle; Danıştay’ın istikrar bulan kararlarına göre, davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü için idari kararın davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatini ihlal etmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla iptal davası açılabilmesinin ön koşullarından biri davacının objektif ve subjektif dava ehliyetinin olmasıdır.
Ayrıca idari yargılama usulünde geçerli olan resen araştırma ve yazılılık ilkesi gereği dava dilekçelerinin, 2577 sayılı Kanunda belirtilen şekil kurallarına uygun bir biçimde ve yargılamanın gerektirdiği bilgileri içerecek nitelikte düzenlenmesi gerekmektedir. Bunu sağlamak için, dava dilekçelerinde; dava konusu edilen işlemlerin ve dava sebeplerinin, bir başka ifadeyle; idari işlemin içerdiği iddia edilen hukuka aykırılığın dayandığı hukuk kurallarının açık ve net bir biçimde somut olarak belirtilmesi şarttır. Ayrıca birden fazla işlemin davaya konu edilmesi ya da bir işlemin birden fazla madde, fıkra veya bendinin iptalinin istenilmesi halinde söz konusu işlemler ve bu işlemlerin hangi madde veya fıkralarının iptalinin istendiğinin tek tek sayılmak suretiyle belirtilmesi de yukarıda alıntısı yapılan düzenlemeler ve idari yargılama usulü ilkelerinin bir gereğidir.
Nitekim; 6100 sayılı Kanunun “Taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26. maddesinde, “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır. ” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, davacının dava açarken Mahkemeden hüküm altına alınmasını talep ettiği istem sonucuyla bağlı kalınarak, her bir istem sonucu hakkında karar vermek medeni ve idari yargılama hukukuna hakim olan ilkelerden olan taleple bağlılık ilkesinin bir gereğidir.
Dava dilekçesinin incelenmesinden; dilekçenin konu ve sonuç bölümünde, 2022-2023 Yılı Bilim ve Sanat Merkezleri Öğrenci Tanılama ve Yerleştirme Kılavuzunda yer alan; “Öğrenci tanılama işlemleri, 1., 2. ve 3. sınıf seviyelerinde yetenek alanı/alanlarında aday gösterilen öğrenciler için kılavuzda belirtilen takvim doğrultusunda gerçekleştirilecektir.” cümlesinin hukuka aykırı olduğu ve iptali gerektiği ileri sürülmekle birlikte ileri sürülen hukuka aykırılık gerekçeleri doğrultusunda Kılavuz’un tamamının iptali istenilmektedir.
Ayıca; dilekçe içeriğinde, 2022-2023 Yılı Bilim ve Sanat Merkezleri Öğrenci Tanılama ve Yerleştirme Kılavuzu’nunda yer alan 05/12/2022 tarihinden başlayıp 31/08/2023 tarihine kadar devam edecek olan BİLSEM tanılama ve yerleştirme sürecinin yer aldığı takvimin de yürütmesinin durdurulması gerektiğinin ifade edildiği görülmektedir.
Her ne kadar; dava dilekçesinin içeriğinden “Öğrenci tanılama işlemleri, 1., 2. ve 3. sınıf seviyelerinde yetenek alanı/alanlarında aday gösterilen öğrenciler için kılavuzda belirtilen takvim doğrultusunda gerçekleştirilecektir.” cümlesinin iptalinin istenildiği anlaşılmakta ise de; dava dilekçesinin konu ve sonuç bölümünün anılan talep ile uyumsuz olduğu (Kılavuzun tamamının iptalinin istenildiği) görüldüğünden, davacı tarafından, anılan Kılavuz’un hangi maddesinin hangi gerekçelerle iptalinin istenildiği hususunda tereddüt oluşmuştur.
Bu itibarla; dava dilekçesinin bir bütün olarak incelenmesi neticesinde dilekçenin konu ve sonuç bölümü ile içerik bölümünün uyumsuz olduğu, bir başka ifadeyle istemlerin örtüşmediği ve belirsiz olduğu görüldüğünden, yukarıda alıntısı yapılan yasal düzenlemeler ve yargı içtihadları
uyarınca; davacı tarafından, Kılavuzun hangi kısım/kısımlarının iptali isteniyorsa bu hususa ilişkin olarak sahip olduğu menfaatin ve hukuki sebeplerin ortaya konulması; iptali istenen kısımlarının açıkça, tek tek ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde gerekçeleri ile belirtilmesi gerektiğinden, dava dilekçesi 2577 sayılı Kanunun 3. maddesine uygun bulunmamıştır.

Öte yandan; davacıların …’a velayeten iş bu davayı açtıkları anlaşılmakta ise de; davacıların, davayı açmaktaki menfaatlerinin tespitine yönelik olarak; davacılar tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülen düzenleme/düzenlemelerden Meriç Yaman’ın nasıl ve ne şekilde etkilendiğini gösterir herhangi bilgi ve belgenin (öğrenci belgesi vb.) de sunulmadığı görüldüğünden; davanın yenilenmesi halinde, davacıların iş bu davayı açmaktaki meşru, şahsi ve güncel menfaatlerini gösterir bilgi belgenin de dilekçeye eklenmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 3. maddesine uygun bulunmayan DAVA DİLEKÇESİNİN aynı Kanunun 15. maddesinin 1/d bendi uyarınca bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde usulüne uygun biçimde düzenlenecek dilekçe ile yeniden dava açılabilmek üzere REDDİNE,
2. Yeniden açılacak dava için ayrıca harç alınmayacağının ve aynı yanlışlıkların yapılması halinde davanın reddine karar verileceğinin davacılar vekiline bildirilmesine,
3. Davanın yenilenmemesi durumunda kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcı ile posta gideri avansından artan miktarın istemi halinde davacıya iadesine,
22/02/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.