Danıştay Kararı 8. Daire 2023/1654 E. 2023/1329 K. 21.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2023/1654 E.  ,  2023/1329 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2023/1654
Karar No : 2023/1329

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI): …
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapan davacı tarafından, 2005 yılında katıldığı Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (Sonbahar Dönemi) sonucunun olağandışı olarak değerlendirilmesi neticesinde eşdeğer sınava çağrılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı yazı ile bildirilen … tarih ve … sayılı ÖSYM Yönetim Kurulu kararının iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile davacının 2005 yılında katıldığı ÜDS Sonbahar Dönemi sınav sonucunun olağandışı olarak değerlendirilmesi neticesinde eşdeğer sınava çağrılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine yönelik verilen kararın Dairemizin 08.02.2019 tarih ve E:2018/6882 K:2019/837 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmesi üzerine yapılan bireysel başvuru sonucu Anayasa Mahkemesinin … tarih ve … Başvuru Numaralı kararı ile eğitim hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yapılan yeniden yargılamada verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı hakkında düzenlenen aday değerlendirme raporuna göre, davacının yıllar itibariyle girdiği tüm sınav sonuçları incelendiğinde, ÜDS 2001 İlkbahar dönemi sınav sonucunun 31,25 puan, ÜDS 2001 Sonbahar Dönemi sınav sonucunun 41,25 puan, KPDS 2003 Sonbahar Dönemi sınav sonucunun 22 puan, ÜDS 2004 İlkbahar Dönemi sınav sonucunun 26,25 puan ve ÜDS 2005 Sonbahar Dönemi sınav sonucunun 70 puan olduğu, davacının sadece şüpheli bulunan sınavda genel not ortalamasının üzerinde puan aldığı, şüpheli bulunan sınav sonucu ile diğer sınav sonuçları mukayese edildiğinde, davacının aldığı en yüksek puanının hayatın olağan akışına uygun olmayan bir artış gösterdiği sonucuna varılarak dava konusu işlemin tesis edildiğinin anlaşıldığı, davacının anılan sınavda kopya çekme veyahut davacı yerine sınava başka bir kimsenin girmesi yönünde davalı idarece somut herhangi bir tespitin dosya kapsamında yer almadığı, öte yandan, davalı idarenin aday değerlendirme raporunda, davacının sınav sonuçları incelenirken sınav sonuçlarının o yıl için sınava giren bütün adayların genel not ortalamasının altında kalıp kalmadığı şeklinde bir ölçüte yer verildiği anlaşılmakta ise de, objektif bir değerlendirmenin yapılabilmesi için şüpheli bulunan sınav ile bir önceki sınav arasında geçen zaman diliminin de göz önünde bulundurulması gerektiği, şüpheli bulunan sınav ile bir önceki sınav arasında uzunca sayılabilecek bir zaman diliminin bulunması durumunda, adayın aldığı yabancı dil kurslarıyla ve çalışmasına bağlı olarak bu süreçte puanını önemli düzeyde artırmasının mümkün olduğu, davacının da dil kursuna gittiği ve özel dersler aldığı yönündeki iddiası değerlendirildiğinde, şüpheli bulunan ÜDS 2005 Sonbahar Dönemi sınavı ile bir önceki ÜDS 2004 İlkbahar (Mart) Dönemi sınavları arasında yaklaşık 1 yıl 8 aylık bir zaman diliminde adayın puanını 26,25 puandan 70,00 puana çıkarmasının olağandışı olarak kabulünün hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu, 6114 sayılı Kanun’un 9. maddesinde, uygulanan sınavlarda gerekli her türlü güvenlik önlemlerinin alınması görevinin davalı idarenin sorumluluğunda olduğu, bu çerçevede davacının girmiş olduğu ÜDS 2005 Sonbahar Dönemi sınavında sınav güvenliğinin ihlali sonucunu doğurabilecek herhangi bir somut ve nesnel bir bulguya rastlanılmamış olması karşısında eşdeğer sınava çağrılması yönünde tesis edilen işlemin sorumluluğunun davacıya yükletilmesinin mümkün olmadığı, dava konusu uyuşmazlığın özünü oluşturan maddi olayla ilgili benzer bir davada (Mürsel Eren-Türkiye) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin konu ile ilgili almış olduğu ihlal kararı da göz önünde bulundurularak, hakkında somut bir tespite yer verilmeksizin davacının eşdeğer sınava çağrılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçeleriyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, Anayasa Mahkemesi kararında, aday değerlendirme raporunda, davacının sınav sonuçlarının incelenmesi için belirlenen kriterlerden olan soru kitapçıkları ve cevap anahtarlarının tetkikinin hangi sebeple yapılmadığı yahut bu incelemeye neden ihtiyaç duyulmadığı konusunda herhangi bir açıklamada bulunulmadığı belirtilmiş ise de söz konusu belgeler yasal süreler dahilinde imha edildiğinden incelenemediği, yine kararda ihbar içeriğinin ciddiyetinin davacının sınav sonucu üzerinde şüpheye yol açıp açmadığının değerlendirilmediği belirtilmiş ise de ÖSYM Başkanlığına yapılan ihbarların Komisyon tarafından titizlikle incelendiği, davacı hakkında yapılan ihbarın da ciddi bulunması nedeniyle tüm Anayasal ilkelere riayet edilerek idari işlem tesis edildiği, öte yandan sınavda kopya çekme ve başka bir kimsenin sınava girmesi gibi somut veri ve tespitlerin bulunması halinde 6114 sayılı Kanunun 10. maddesinin uygulama alanı bulacağı, bu durumda kişinin ilgili sınavının geçersiz sayılacağı, sınavlara girmekten 2 yıl mahrumiyet yaptırımı uygulanacağı ve kişi hakkında suç duyurusunda bulunulacağı, somut tespit ve delillerin bulunmadığı olağandışılık durumları için 6114 sayılı Kanunun 9/8. maddesinin uygulandığı, mevzuata göre kişinin eşdeğer sınava çağrılabilmesi için sınavda kopya çekmesinin sübuta ermesinin gerekmediği, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacı tarafından, Anayasanın 153. maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı hükmü yer aldığından ihlal kararının gerekleri doğrultusunda dava konusu işlemin iptali yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/B maddesi uyarınca işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Posta giderleri avansından artan tutarın istemi hâlinde taraflara iadesine,
4. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 20/B maddesi uyarınca kesin olarak 21/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.