Danıştay Kararı 8. Daire 2023/1409 E. 2023/1115 K. 09.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2023/1409 E.  ,  2023/1115 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2023/1409
Karar No : 2023/1115

DAVACI : … Derneği
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

DAVALI : … Başkanlığı

DAVANIN KONUSU : Davacı dernek tarafından, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın 17/02/2023 tarihli basın duyurusu ile ilan edilen “Yükseköğretim kurumlarımızın, her bir diploma programında ‘Yükseköğretim Kurumlarında Uzaktan Öğretime İlişkin Usul ve Esaslar’ kapsamında (6. maddedeki %30 kısıtlaması dikkate alınmaksızın) ilgili programın gerekli bilgi, beceri ve yetkinlikleri kazandıracak önlemleri alarak çevrimiçi/eş zamanlı veya çevrimdışı/eş zamanlı olmayan uzaktan öğretim yöntemlerini kullanmalarına” ilişkin kararının iptali istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince, dava dilekçesi ve ekleri 2577 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü.

İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ‘İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı’ başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde iptal davaları; idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan idari dava türleri arasında sayılmış; ‘Dilekçeler üzerine ilk inceleme’ başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasında, dilekçelerin, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından; (a) Görev ve yetki, (b) İdari merci tecavüzü, (c) Ehliyet, (d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, (e) Süre aşımı, (f) Husumet, (g) 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği düzenleme altına alınmış olup, ‘İlk inceleme üzerine verilecek karar’ başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince yapılan ilk inceleme sonucunda dava açma ehliyetinin bulunmadığının tespiti halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören kanun koyucu, iptal davaları için menfaat ihlalini, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulunun, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olması dolayısıyla idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir. Nitekim; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda subjektif ehliyet koşulunun, bu durum dikkate alınarak yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır.
Anılan yasal düzenlemeler ile iptal davalarının hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemlerle kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisi olanlar tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur.
Yukarıda belirlenen kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alakasının varlığı taraf ilişkisinin kurulmasında yeterli sayılmakta ve bu husus davanın niteliğine ve özelliğine göre belirlenmektedir.
Bu açıklamalar karşısında, dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığı saptanırken, iptal davasının genel amacının yanı sıra dava konusu idari işlemin niteliğine bakılarak menfaat ilgisinin olaya özgü değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı derneğin kamuya yararlı çalışan dernekler arasında olduğu, tüzüğünün 3. maddesinde derneğin amacının; Atatürk ilke ve devrimleri (Kemalizm) ile gerçekleşmiş olan hakların korunması, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve çağdaş eğitim yolu ile çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşılması olarak belirlendiği, 4.7 maddesinde; çağdaşlaşma ve eğitimde reform çalışmalarına öncülük edilmesi hususunun çalışma ilkeleri arasında yer aldığı, 5.4. maddesinde; okul, kurs, yuva, yurt, pansiyon, konukevi, eğitim ve kültürevi, kitaplık, kütüphane, çocuk ve gençlik kulüpleri ve benzeri eğitsel ve sosyal kuruluşlar, sportif etkinlikler için yerleşik alanlar, kamplar, tesisler kurmak ve bunları işletmek, vakıflar kurmak, burs vermek hususu ile doğal afetler, savaş, terör, iş kazası ve şiddet mağdurlarına ve bu mağdurların çocuklarına, başta eğitim amaçlı olmak üzere gerekli çalışmaları yapmak, gerekli tesisleri kurmak hususunun çalışma biçimleri arasında sayıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu karar ile yükseköğretim kurumlarında uzaktan eğitime ilişkin hususların karara bağlandığı; davacı derneğin kuruluş amacı ile dava konusu karar arasında güncel, kişisel ve meşru bir menfaat ilişkisi olmadığı, bu kapsamda dava açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14/3-c ve 15/1-b maddeleri uyarınca DAVANIN EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Posta giderleri avansından varsa artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 09/03/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
(X-) İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri gözönüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, bu idari işlemlerle kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ile ilgili olanlar tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisinin varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.
Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerekmektedir.
Öte yandan, kendi üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla kurulmuş sendika, dernek, vakıf gibi özel hukuk tüzel kişiliğini haiz sivil toplum örgütlerinin de, kuruluş amaçlarıyla sınırlı olmak üzere dava açmaları mümkündür.
Davacı derneğin tüzüğü’nün 3. maddesinde; Atatürk ilke ve devrimleri (Kemalizm) ile gerçekleşmiş olan hakların korunması, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve çağdaş eğitim yolu ile çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşılması hususları derneğin amaçları arasında sayılmıştır.
Buna göre, işbu davayı açmakta davacı derneğin menfaatinin bulunduğu, işin esasına girilerek inceleme yapılması gerektiği görüşüyle, davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen karara katılmıyorum.