Danıştay Kararı 8. Daire 2022/7072 E. 2022/7526 K. 13.12.2022 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2022/7072 E.  ,  2022/7526 K.
T.C.

D A N I Ş T A Y

SEKİZİNCİ DAİRE

Esas No : 2022/7072

Karar No : 2022/7526

DAVACI : …

DAVALILAR : 1- .. Bakanlığı

VEKİLİ : Av. …

2- …

VEKİLİ : Av. …

DAVANIN ÖZETİ :

1- 11/07/2015 tarih ve 29413 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan “Noterlik İşlemlerinin Elektronik Ortamda Yapılması Hakkında Yönetmelik” hükümlerinin tamamının,

2- Noterlik Kanunu’nun 198/A maddesinin Anayasanın “Özel Hayatın Gizliliği” başlıklı 20. maddesine aykırılık teşkil ettiği ve Noterlik Kanunu’nun ilgili maddeleri ile çeliştiği öne sürülerek iptali için somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulması istemidir.

DAVACININ İDDİALARI :

Dava konusu yönetmelik hükümlerinin tamamının, 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 72., 75., 86., 90. ve 91. maddelerine ve hukuka aykırı olduğu, yönetmeliğin dayanağı olan Noterlik Kanunu’nun 198/A maddesinin Anayasanın “Özel Hayatın Gizliliği” başlıklı 20. maddesine aykırılık teşkil ettiği ve Noterlik Kanunu’nun ilgili maddeleri ile çeliştiği, bahse konu yönetmelik ile noterlik elektronik sistemlerinin dışarıdan müdahaleye açık hale getirildiği, noterlik teşkilat ve personelinin bu düzenlemelerde yer alan görevler konusunda yetersiz kalacağı ve aksayan yönlerin büyük bir krize sebep olacağı, noterlerin mesleki sorumluluklarının yanına birde bu yönetmelik nedeniyle yeni sorumlulukların yükleneceği, yönetmeliğin 6/1 Md. belirtilen ve güvenli elektronik imza ile noter huzurunda olmadan yapılacak tespit işlemlerinin sorunsuz olarak gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı, yönetmeliğin 5/1 fıkrasında yer alan “zaman damgası” müessesinin hukuki vasıf ve mahiyetinin tam olarak belirlenmediği, yönetmeliğin 9,10,11 maddelerinin Anayasanın 20.Maddesine, Noterlik Kanunu’nun 55. maddesine aykırı olduğu belirtilerek dava konusu yönetmeliğinin tamamının iptali istenmektedir.

DAVALI İDARELERİN SAVUNMALARI

… Bakanlığı’nın Savunmasının Özeti: Dava konusu Yönetmelik maddeleri ile dayanağı Noterlik Kanunu’nun 198/A maddesindeki düzenlemenin hızlı bir şekilde işlemlerin tamamlanması, mağduriyetlerin önlenmesi ve işlem güvenliğinin sağlanması amacına yönelik olduğu, Yönetmelik maddesi ile Kanunun 55. maddesine uygunluğun sağlanacağı, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak paylaşılmasının söz konusu olmayacağı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

… Birliği’nin Savunmasının Özeti: İptali istenen Yönetmelik hükümlerinin, kanuna ve Anayasaya aykırılık teşkil etmediği, temel hak ve özgürlükler ile kişisel hakların korunmasına dair ilkeleri ihlal etmediği, davanın haksız ve dayanaksız olarak açıldığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 4. fıkrası uyarınca Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı doğrultusunda davanın süre nedeniyle reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince; Dairemizin 30/09/2021 tarih ve E:2016/3785, K:2021/4266 sayılı kısmen iptal kısmen ret kararı, iptal edilen hüküm yönünden davalı taraflarca temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 20/06/2022 günlü, E:2022/881, K:2022/2238 sayılı kararıyla bozulmuş, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine göre Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ısrar hakkı tanınmadığından, bozma kararına uyularak Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

Anayasaya Aykırılık İddiasının İncelenmesi

Davacının Anayasaya aykırılık iddiası, dairemizin 20/10/2016 tarihli yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin kararda tartışılmış olup çoğunluk oylarıyla ciddi görülmeyerek işin esasına geçilmiştir.

HUKUKİ SÜREÇ :

11/07/2015 tarih ve 29413 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Noterlik İşlemlerinin Elektronik Ortamda Yapılması Hakkında Yönetmeliğin 18. maddesinde, bu Yönetmeliğin 01/03/2016 tarihinde yürürlüğe gireceği kuralına yer verilmiştir.

Noter olan davacı tarafından 11/07/2015 tarih ve 29413 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan “Noterlik İşlemlerinin Elektronik Ortamda Yapılması Hakkında Yönetmelik” hükümlerinin tamamının iptali ve Noterlik Kanunu’nun “Elektronik işlemler” başlıklı 198/A maddesi hükümlerinin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi istemiyle 16/03/2016 tarihinde dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinde;

“1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.

2. Bu süreler;

a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,

b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği tarihi izleyen günden başlar.

3. Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün sonra işlemeye başlar.

4. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 7. maddesinin 1. fıkrasında, dava açma süresinin, özel yasalarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, aynı maddenin dördüncü fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem ya da her ikisine karşı dava açabilecekleri belirtilmiştir.

Buna göre, ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayan dava açma süresi içerisinde idari davaya konu edilmeyen düzenleyici işlemlerin, bu tarihten sonra davaya konu edilebilmeleri için, ilgili hakkında uygulama işlemi yapılmış olması, bireysel işlemin ise birlikte dava konusu yapıldığı düzenleyici işlemin uygulanması niteliğinde bulunması gerekmektedir.

Diğer taraftan, anılan maddede sözü edilen “uygulama işlemi” kavramı, kural koyucu nitelikteki düzenleyici işlemlere dayanılarak ilgililer hakkında tesis edilen ve onların menfaatlerinin ihlal edilmesi sonucunu doğuran, başka bir ifadeyle hukuksal durumlarında değişiklik yaratan bireysel nitelikteki işlemleri ifade etmektedir.

Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerden, noter olan davacı hakkında dava konusu düzenleyici işlem nedeniyle tesis edilen herhangi bir uygulama işleminin bulunmadığı anlaşılmış olup, ortada uygulama işlemi mevcut olmadığı halde, düzenleyici işlemin yürürlük tarihinin ilan tarihinden sonraki bir tarih olarak belirlenmesi nedeniyle yürürlük tarihi esas alınarak işlemin iptal davasına konu edebileceğinin kabulünün, kamu düzeninden sayılan dava açma süresinin gözardı edilmesi sonucunu doğuracağı açıktır.

Uyuşmazlık bu çerçevede değerlendirildiğinde, 11/07/2015 tarih ve 29413 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Noterlik İşlemlerinin Elektronik Ortamda Yapılması Hakkında Yönetmelik’e karşı 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesinde öngörülen süre içinde en son 09/09/2015 tarihinde dava açılması gerekirken, 16/03/2016 tarihinde açılan davanın, süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davanın süre aşımı nedeniyle reddine,

2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, temyiz aşamasında davalı idarelerin yaptığı …-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı idarelere verilmesine,

3. Dava sonuç itibariyle ret ile sonuçlanmış olduğundan ve Dairemizce ilk aşamada davalı idareler lehine vekalet ücretine hükmedildiğinden yeniden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde taraflara iadesine,

5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 13/12/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

(X)- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun dava açma süresini düzenleyen 7. maddesinde; dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabileceği, düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olmasının bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmayacağı belirtilmiştir.

Anılan hükümde, düzenleyici işlemlerin yürürlük tarihinin ilan tarihinden sonraki bir tarih olarak belirlenmesi durumunda dava açma süresinin hangi tarihten itibaren başlatılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.

İdari makamca tesis edilmekle ortaya çıkan bir düzenleyici işlemin hukuki etkilerinin başlayabilmesi için yürürlüğe girmiş olması gerekmekte olup, ilgililerin, yürürlüğe girmekle uygulanmaya başlanan diğer bir anlatımla, tesis (düzenleyici işlem bakımından ilan) tarihi ile icra (düzenleyici işlem bakımından yürürlük) tarihi farklılaşan bu işlem nedeniyle menfaatlerinin ihlal edildiği iddiasıyla, yürürlük (icra edilebilirlik) tarihinden itibaren dava açabilmelerinin önünde yukarıda anılan Kanun hükmü uyarınca herhangi bir engel bulunmamaktadır.

Bu durumda, dava konusu Yönetmelik’in yürürlük tarihinden itibaren 60 gün içerisinde açılmış olan davada süre aşımı bulunmadığından çoğunluk kararına katılmıyorum.