Danıştay Kararı 8. Daire 2022/7025 E. 2023/1658 K. 05.04.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2022/7025 E.  ,  2023/1658 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/7025
Karar No : 2023/1658

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Üniversitesi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Üniversitesi Fen Fakültesi Enerji Bilimi ve Teknolojileri Bölümü Konvansiyonel Enerji Anabilim Dalı bünyesinde 2547 sayılı Kanun’un 33/a maddesi kapsamında araştırma görevlisi olan davacı tarafından, yeniden atamasının yapılmaması yönünde tesis edilen … tarih ve E:… sayılı … Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile; davacının görev süresinin uzatılmamasına gerekçe olarak hiçbir akademik ilerleme kaydetmediği, Almanca öğrenmediği, Bölüm Başkanı ve Dekanın davacının yeniden atanması hakkında olumsuz görüşünün bulunduğu, yalan beyanda bulunduğu, amirlerine hocalarına hakaret ettiği ve suç isnatlarında bulunduğu, bir çok disiplin cezası aldığı hususları ileri sürülmüşse de; davacının görevinde yetersiz ve başarısız olduğu, bulunduğu kadronun gereklerini yerine getirmediği yönünde gösterilen sebeplerin bilimsel yetersizliği gösterecek nitelik ve ağırlıkta olmadığı, davacının Almanca öğrenmediği ve dil kursuna katılmadığı iddia edilmiş ise de; dil kursuna katılımın zorunlu olduğuna, yapılabilecek devamsızlık durumuna, davacının dil yönünden yetersiz olduğuna veya kursa katılmayan diğer kişilerle ilgili yapılan tasarrufun ne olduğuna yönelik dosyaya herhangi bir bilgi veya belge sunulmadığı gibi sunulan belgelerden davacının toplamda 6 saat dil kursuna katılmadığı ve katılmadığı saatlere ilişkin savunma dilekçelerinde mazeret bildirdiği, davacının başka üniversitede doktora programından ilişiğinin kesilmesi yönünde yalan beyanda bulunduğu yönündeki iddiaya ilişkin ise; davacının başka üniversitedeki doktora programından ilişiğinin kesildiğine ilişkin beyan vermediği, davalı idarece bunun 19/11/2019 tarihli üst yazıyla öğrenmesi üzerine gizlemek suretiyle yalan ve yanlış beyanda bulunduğu savı geliştirildiği ve bu doğrultuda davacının yalan beyan verdiği yönünde kanaatin haklılığının bulunmadığının sabit olduğu, davacı hakkında verilen bir çok disiplin cezası bulunduğu yönünde davalı idarenin beyanı incelendiğinde ise; yargı kararları doğrultusunda davacının 12/07/2019 tarihinde görevine geri dönmesinden sonra, davalı idarenin … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı kararları ile davacı hakkında 10 farklı disiplin cezası verildiği, davacı tarafından disiplin cezalarının iptali istemiyle … İdare Mahkemesinin …, …, …, …, …ve …Esas sayılı dosyalarından dava açıldığı ve tüm disiplin cezalarının Mahkemenin … tarih K:…, …, …, …, …ve …sayılı kararlarıyla iptaline karar verildiği anlaşılmakla, davalı idarelerin bu iddialarının da yerinde olmadığı, davacının amirlerine hocalarına hakaret ve suç isnatlarında bulunduğu iddiasının ise; davacı hakkında başlatılan başkaca disiplin soruşturması üzerine davacı tarafından davalı idareye sunulan savunma dilekçesi olduğu, içeriğindeki ifadelerde, suç isnadı içeren bir ifadenin bulunmadığı gibi hiçbir personeli doğrudan hedef alan bir beyanı da içermediği, bu doğrultuda dilekçe içeriğinin açıkça Anayasal ilkeler ışığında savunma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varıldığı ve Bölüm Başkanı ve Dekanın davacının yeniden atanması hakkında olumsuz görüşünün ise; Bölüm Başkanının yukarıda anılan ve davacı hakkında verilen disiplin cezalarının verilmesine sebep şikayetlerin bizzat kendisi tarafından yapıldığı, bu doğrultuda olumsuz görüş vermesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu ve davacının akademik başarısıyla ilişkili görülmediği değerlendirildiğinde, dava konusu tekrar atamama işleminin, genel hukuk ilkeleri doğrultusunda davalı idareye tanınan takdir hakkının sınırları olan kamu yararı ve hizmet gerekleri kapsamında bulunmadığından hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince davacıya verilen disiplin cezalarının esastan (fiillerin sübuta ermemesinden) değil, usul yönünden iptal edilerek kesinleştiği, davacının fiilleri ile ilgili olarak açılan soruşturmalar neticesinde düzenlenen soruşturma raporları ve eki belgelerin incelenmesinden, anılan disiplin cezasına konu fiillerin (yetkili makamların görevle ilgili bilgi ve belge istemini mazeretsiz olarak zamanında yerine getirmemek, dayanaksız, yersiz ve kasıtlı olarak suç isnadında bulunmak, yükümlü olduğu kişilere yalan ve yanlış beyanda bulunmak, verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında kusurlu davranmak ve özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek) davacının sunmak durumunda bulunduğu akademik yeterlilik ve niteliğe ilişkin olduğu gibi eğitim dilinin Almanca olduğu üniversitede kendisine tanınan kurs imkanlarına rağmen Almanca kurslarına katılım konusunda devamsızlık göstermek ve Almanca öğrenme konusunda yetersiz kalmak suretiyle davacının anılan yerde ve görevde istihdam edilmesinin akademik faaliyet ve çalışmaların aksamasına neden olduğu ve Bölüm Başkanı ile Dekanın olumsuz görüşü dikkate alındığında, dava konu işlemin kamu yararı ile hizmet gereklerine uygun olduğu ve işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulü ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, kararın hatalı olduğu, Almanca kursuna katılmamasına ve diğer konulara ilişkin disiplin cezalarının iptal edildiği, ancak yargı kararına rağmen göreve döndürülmediği, bu işleme karşı açılan davada da iptal kararı verildiği, kararda davalı idareye karşı açtığı davaların usulen iptal edildiği iddia edilse de bu iddianın gerçek olmadığı, işlemin usulen iptal edilmesinin onu esasen geçerli hale getirmeyeceği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Bölüm Başkanlığı ve Dekanlığın davacı hakkında olumsuz görüşü olduğu, davacının araştırma görevlisinden beklenmeyecek tutum ve davranışları olduğu, Almanca dil seviyesinin A1’in üzerine çıkamadığı, liyakat ilkesi ve kamu yararına uygun olarak sözleşmenin yenilenmediği, davacının akademik ilerleme göstermediği, doktora kaydının silinmesine rağmen doktorası devam ediyormuş gibi hoca ve amirlerini yanılttığı,dil kursuna katılmadığı, davacının verilen emir ve görevleri yerine getirmediğinden dolayı kınama cezası verildiği, bu cezanın değerlendirilmediği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
…Üniversitesi Fen Fakültesi Enerji Bilimi ve Teknolojileri Bölümü Konvansiyonel Enerji Anabilim Dalı bünyesinde 2547 sayılı Kanun’un 33/a maddesi kapsamında araştırma görevlisi olan davacı tarafından, “görev süresinin anılan Kanun hükmü çerçevesinde 03/01/2020 tarihi mesai bitimi itibariyle kendiliğinden sona erdiği, 2577 sayılı Kanun’un 33/a maddesi uyarınca yeniden atanma şartlarına haiz olmadığı” gerekçesi ile yeniden atamasının yapılmaması yönünde tesis edilen … tarih ve E:…sayılı … Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde; “l) (Değişik: 22/2/2018-7100/2 md.) Öğretim Elemanları: Yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim üyeleri, öğretim görevlileri ve araştırma görevlileridir…” düzenlemesine, “Araştırma görevlileri” başlıklı 33. maddesinde(Değişik: 17/8/1983 – 2880/16 md.); a) (Değişik: 12/8/1986 – KHK 260/3 md.) Araştırma görevlileri, yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapan öğretim elemanıdır. Bunlar ilgili anabilim veya anasanat dalı başkanlarının önerisi, Bölüm Başkanı, Dekan, enstitü, yüksekokul veya konservatuvar müdürünün olumlu görüşü üzerine rektörün onayı ile araştırma görevlisi kadrolarına en çok üç yıl süre ile atanırlar; atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer.(Ek cümle: 21/4/2005 – 5335/10 md.)Bunlar aynı usulle yeniden atanabilirler. Lisans üstü eğitim – öğretim için yurt dışına gönderilecek araştırma görevlileri ile ilk defa bu amaçla bu göreve atanacaklarda aranacak nitelikler ve diğer hususlar Yükseköğretim Kurulunca tespit edilir…” düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının ilk defa 04/01/2016 tarihinde … Üniversitesi Enerji Bilimi ve Teknolojileri Bölümü Katıhal Fiziği Anabilim Dalı’na bir yıl süreyle araştırma görevlisi olarak atandığı, 04/01/2017 tarihinde görev süresinin bir yıl süreyle uzatıldığı, 04/01/2018 tarihinde görev süresi dolacak olan davacı tarafından görev süresinin uzatılması için başvuruda bulunulduğu, … tarih ve E… sayılı işlemle davacının “03/01/2018 tarihinde görev süresinin biteceği, Bölüm Başkanı ve Dekanlık görüşünün olumsuz olması sebebiyle yeniden atanmasının yapılmayacağı ve görev süresinin sonlandırılacağı”na dair karar alındığı, bu işleme karşı davacı tarafından yapılan itiraza karşı bilimsel yetersizlik nedeniyle görev süresinin 04/01/2018 tarihi itibariyle sona erdirileceğine dair … tarih ve E… sayılı işlemin tesis edildiği, anılan işleme karşı açılan dava sonucunda … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile işlemin iptaline karar verildiği, yargı kararları doğrultusunda davacının 12/07/2019 tarihinde görevine geri döndüğü, davalı idarece davacı hakkında “görev süreniz 03/01/2020 tarihi mesai bitimi itibariyle kendiliğinden sona ermiş, 2577 sayılı Kanunun 33/a maddesi uyarınca yeniden atanma şartlarına haiz olmadığınızdan yeniden atamanız yapılmamıştır” yönünde tesis edilen … tarih E:… sayılı işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının görev süresinin 04/01/2018 tarihi itibariyle sona erdirileceğine dair … tarih ve E… sayılı işleme karşı açılan davada … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararı ile; dava konusu işlemde davacının görev süresinin uzatılmamasına gerekçe olarak bilimsel yetersizlik ve olumsuz Bölüm görüşleri gösterilse de; davacının görevinde yetersiz ve başarısız olduğu, bulunduğu kadronun gereklerini yerine getirmediği yönünde gösterilen sebeplerin bilimsel yetersizliği gösterecek nitelik ve ağırlıkta olmadığı, davacının … Üniversitesinde göreve başladıktan 1,5 yıl sonra yüksek lisans programını 3,6 ortalama ile tamamladığı, tek başına Yüksek Lisans programında yaşanan gecikmenin bilimsel yetersizlige gerekçe oluşturamayacağı, davacının Muğla’daki APMAS konferansına yıllık izin alarak katıldığı, görevinden izinsiz ayrılmadığı, kaldı ki bu durumun bilimsel yetersizliğe bir gerekçe oluşturamayacağı, iddia edilen ciddi iletişim sorunları hakkında somut bilgi verilmediği gibi bu tür iddiaların işlem gerekçesi olan bilimsel yetersizlikle bir ilgisinin bulunmadığı, davacının dil kursuna katılmadığı iddia edilmiş ise de; dil kursuna katılımın zorunlu olduğuna, yapılabilecek devamsızlık durumuna, davacının dil yönünden yetersiz olduğuna veya kursa katılmayan diğer kişilerle ilgili yapılan tasarrufun ne olduğuna yönelik dosyaya herhangi bir bilgi veya belge sunulmadığı, davacının iddia edilen bazı disiplinsizlikleri yönünden hakkında daha önce herhangi bir disiplin soruşturması açılmadığı, aldığı herhangi bir cezanın da bulunmadığı, dosyaya sunulan davacıya ilişkin sertifika ve diğer belgeler de dikkate alındığında idarenin, davacının görev süresini uzatma konusunda sahip olduğu takdir yetkisini hizmet gereklerine uygun biçimde kullanmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı, bu itibarla davacının 2547 Sayılı Kanun’un 33/a maddesi uyarınca atanmış bulunduğu araştırma görevlisi kadrosundaki görev süresinin 03/01/2018 tarihi itibariyle sona erdiğinden bahisle anılan kadro ile ilişiğinin bu tarih itibariyle kesilmesi ve görev süresinin uzatılmamasına ilişkin işlemde ve bu işleme karşı yapılan itirazın reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık görülmediği gerekçesi ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ve anılan karar kesinleşmiştir.
Anılan Mahkeme kararında herhangi bir disiplin soruşturması ve aldığı herhangi bir cezanın olmadığı belirtilen ve yargı kararları doğrultusunda 12/07/2019 tarihinde görevine geri dönen davacı hakkında, davalı idarenin … tarih ve … sayılı, …tarih ve …sayılı, … tarih ve … sayılı kararları ile 10 farklı disiplin cezası verildiği, davacı tarafından disiplin cezalarının iptali istemiyle … İdare Mahkemesinin …, …, …, …, …ve …E. sayılı dosyalarından dava açıldığı ve tüm disiplin cezalarının Mahkemenin … tarih K:…, …, …, …, …ve …sayılı kararlarıyla “iptaline” karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu işlemde davacının görev süresinin uzatılmamasına gerekçe olarak hiçbir akademik ilerleme kaydetmediği, Almanca öğrenmediği, Bölüm Başkanı ve Dekanın davacının yeniden atanması hakkında olumsuz görüşünün bulunduğu, yalan beyanda bulunduğu, amirlerine hocalarına hakaret ettiği ve suç isnatlarında bulunduğu, bir çok disiplin cezası aldığı hususları ileri sürülmüşse de; davacının görevinde yetersiz ve başarısız olduğu, bulunduğu kadronun gereklerini yerine getirmediği yönünde gösterilen sebeplerin bilimsel yetersizliği gösterecek nitelik ve ağırlıkta olmadığı, Almanca dil kursuna katılımın zorunlu olduğuna, yapılabilecek devamsızlık durumuna, davacının dil yönünden yetersiz olduğuna veya kursa katılmayan diğer kişilerle ilgili yapılan tasarrufun ne olduğuna yönelik dosyaya herhangi bir bilgi veya belge sunulmadığı gibi sunulan belgelerden davacının toplamda 6 saat dil kursuna katılmadığı ve katılmadığı saatlere ilişkin savunma dilekçelerinde mazeret bildirdiği, davacının başka üniversitedeki doktora programından ilişiğinin kesildiğine ilişkin beyan vermediği, davalı idarece bunun 19/11/2019 tarihli üst yazıyla öğrenmesi üzerine gizlemek suretiyle yalan ve yanlış beyanda bulunduğu savı geliştirildiği ve bu doğrultuda davacının yalan beyan verdiği yönünde kanaatin haklılığının bulunmadığının sabit olduğu, davacı hakkında verilen disiplin cezalarının ise yargı kararları doğrultusunda davacının 12/07/2019 tarihinde görevine geri dönmesinden sonra verildiği ve bunlara karşı açılan davalarda işlemlerin “iptaline” karar verildiği, davalı idarenin bu iddialarının da yerinde olmadığı, davacının amirlerine hocalarına hakaret ve suç isnatlarında bulunduğu iddiasının ise; davacı hakkında başlatılan başkaca disiplin soruşturması üzerine davacı tarafından davalı idareye sunulan savunma dilekçesi olduğu, içeriğindeki ifadelerde, suç isnadı içeren ve herhangi bir personeli doğrudan hedef alan bir beyan da içermediği, bu doğrultuda dilekçe içeriğinin açıkça Anayasal ilkeler ışığında savunma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, Bölüm Başkanı ve Dekanın davacının yeniden atanması hakkında olumsuz görüşünün ise; Bölüm Başkanının yukarıda anılan ve davacı hakkında verilen disiplin cezalarının verilmesine sebep şikayetlerin bizzat kendisi tarafından yaptığı bu doğrultuda olumsuz görüş vermesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu ve davacının akademik başarısıyla ilişkili görülmediği, dava konusu tekrar atamama işleminin, genel hukuk ilkeleri doğrultusunda davalı idareye tanınan takdir hakkının sınırları olan kamu yararı ve hizmet gerekleri kapsamında bulunmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki … İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin kabulü ile davanın reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak 05/04/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY:

(X)- Dava; … Üniversitesi Fen Fakültesi Enerji Bilimi ve Teknolojileri Bölümü Konvansiyonel Enerji Anabilim Dalı bünyesinde 2547 sayılı Kanun’un 33/a maddesi kapsamında araştırma görevlisi olan davacı tarafından, “görev süresinin anılan Kanun hükmü çerçevesinde 03/01/2020 tarihi mesai bitimi itibariyle kendiliğinden sona erdiği, 2577 sayılı Kanun’un 33/a maddesi uyarınca yeniden atanma şartlarına haiz olmadığı” gerekçesi ile yeniden atamasının yapılmaması yönünde tesis edilen … tarih ve E:… sayılı Türk Alman Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
İdareye; sözleşmeli personel çalıştırıp çalıştırmama veya sözleşmesi sona eren bir personelin sözleşmesini yenileyip yenilememe konusunda takdir hakkı tanındığında tartışma bulunmamakta, takdir hakkının kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda kullanılacağı hususu ise yargısal içtihatlarla istikrarlı şekilde gözetilmektedir. Kimi hukuk yazınında ve yargı kararlarında; idarenin sözleşme yenilememe yönünde tesis ettiği işlemler ile devam eden bir sözleşmenin feshine yönelik işlemler arasındaki nitelik farkı gözetilmeksizin, sözleşme yenilememe işlemlerinde de idarenin kullandığı takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun kullanıldığının, idarece ispat edilmesi yani somut delillerle ortaya konulması gerektiği ifade edilmektedir. Oysa, devam eden bir sözleşmenin feshi işleminde idarenin, feshin haklılığını ispat etmek diğer bir anlatımla sözleşmenin niçin feshedildiğini somut gerekçelerle ortaya koymak zorunluluğu bulunmasına karşın, süresi bitmiş bir sözleşmenin yenilenmemesi konusunda idareye ispat külfeti yüklemek yani sözleşmenin niçin yenilenmediğinin somut gerekçelerle ortaya konulmasını beklemek ya da mahkeme kararlarıyla idareyi sözleşme yenilemeye zorlamak, kanun koyucunun idareye tanıdığı takdir yetkisini büsbütün ortadan kaldırma, her nasılsa bir defa sözleşme imzalayan bir kişinin disipliner sonuç doğuran bir eylemde bulunmadığı ve bu eylemin soruşturma raporuyla tespit edilmediği sürece sözleşmesinin yargı kararıyla mütemadiyen yenilenmesini sağlama sonucunu doğuracaktır.
Öte yandan sözleşme ilişkisinin başlangıcında ilgililer tarafından sözleşmenin süreli olduğu ve sürenin bitiminde kendiliğinden ortadan kalkacağı bilinmekte olup, sözleşmesinin devamı konusunda haklı bir beklenti oluştuğundan da söz edilemez.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde, davacının süresi biten sözleşmesinin yenilenmediğinin bildirilmesi işlemine karşı yaptığı itirazın reddine dair tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görmediğimden, davacının temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği görüşü ile aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyorum.