Danıştay Kararı 8. Daire 2022/6574 E. 2023/1496 K. 28.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2022/6574 E.  ,  2023/1496 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/6574
Karar No : 2023/1496

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kaymakamlığı – …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI YANINDA MÜDAHİLLER: 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
2 -…
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 6292 sayılı Kanun kapsamında doğrudan satışı yapılan Antalya ili, Kemer ilçesi, … mahallesinde bulunan … parsel sayılı taşınmazın aynı Kanun’un 11. maddesinin 4. fıkrası uyarınca işlem yapılarak satışın iptali ile satış için yatırılan bedelin iadesine ilişkin Kemer Kaymakamlığı Kemer Milli Emlak Müdürlüğü’nün … tarih ve E… sayılı işlemi ile anılan işleme karşı yapılan itirazın reddine dair … tarih ve E… sayılı işlemin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davalı idarece 6292 sayılı Kanun kapsamında 23/07/2013 tarihinde davacı adına doğrudan satışı yapılan taşınmazın özel kanun kapsamında değerlendirilmesi gereken bir taşınmaz olduğu ve satılmaması gerektiği gerekçesiyle anılan Kanun’un 11. maddesinin 4. fıkrası uyarınca yapılan satışın iptal edildiği anlaşılmakta ise de; 23/07/2013 tarihinde davacıya satışı gerçekleştirilen ve tüm taksitleri ödenmiş olan dava konusu taşınmazın aradan geçen süre sonunda satışının iptal edilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde yer alan mülkiyet hakkına aykırılık teşkil ettiği, her ne kadar davalı idarece yukarıda yer verilen yasa hükümlerine uygun olarak taşınmazın tasarrufunun belirtilen sürede istenildiği ileri sürülmekte ise de bu tarih itibarıyla taşınmazın imar planlarında turizm fonksiyonuna ayrılan yerlerden olmadığı, kaldı ki Kemer Kaymakamlığı’nın … tarih ve … sayılı yazısı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’na dava konusu taşınmazın tahsis talebi olmadığı için davacıya satışının gerçekleştirildiği bildirilmiş ve Kültür Turizm Bakanlığı’nca bu satış işlemine karşı herhangi bir dava da açılmamış olduğu da dikkate alındığında davacıya yapılan satışın iptal edilemeyeceği kanaatine varılmakla dava konusu işlem ile buna karşı yapılan itirazın reddine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: 6292 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 26/04/2012 tarihinden itibaren en geç üç ay (26.07.2012 tarihine kadar) içerisinde ilgili idare olan müdahil Kültür ve Turizm Bakanlığınca … tarih ve … sayılı yazı ile (kanun hükmünde belirtilen süre içerisinde) dava konusu taşınmazın tamamının 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu kapsamında değerlendirilmek üzere tasarrufunun Maliye Bakanlığı’ndan istenildiği dikkate alındığında, dava konusu taşınmazın özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken taşınmaz niteliğinde olması nedeniyle 6292 sayılı Kanun’un 6/12. maddesi kapsamında satışının yapılmaması gerektiği sonucuna varıldığı, istinafa konu Mahkeme kararında 29/06/2012 tarihinde dava konusu taşınmazın imar planında turizm amacıyla ayrılan taşınmazlardan olmadığı, 22/11/2012 tarihli onay işlemi ile bu alanda plan düzenlemesi yapıldığı gerekçesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığının … tarih ve … sayılı yazısının doğurduğu hüküm ve sonuçlara itibar edilmemiş ise de; 6292 sayılı Kanun’un 6/12. maddesi kapsamında bir taşınmazın özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi için imar planının onaylanmış olmasının şart olmadığı, ilgili idarelerce yasal süresi içinde bildirim yapılmasının yeterli olduğu dikkate alındığında, 29/06/2012 tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın bulunduğu alana ilişkin olarak imar planlarının onaylanmamış olması dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanun’un 6/12. maddesi kapsamında satışı yapılamayacak taşınmaz olarak değerlendirilmesini engelleyen bir durum olmadığından, ilk derece Mahkemesince yapılan bu değerlendirmede hukuki isabet bulunmadığı, bu duruma göre, 6292 sayılı Kanun’un 6/12. maddesi kapsamında satışının yapılamayacağı açık olan dava konusu taşınmazın kanun hükmüne aykırı olarak yapıldığı anlaşılan satışının 6292 sayılı Kanunun 11/4. maddesi uyarınca iptal edilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın talepte bulunduğu tarihte dava konusu yerin imar planların turizm amacıyla ayrılan yerlerden olmadığı, Bakanlığın satış işlemine itiraz etmediği ve dava açmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava konusu Antalya ili, Kemer ilçesi, … mahallesinde bulunan … parselin 3402 sayılı Kanun kapsamında 2/B çalışmaları sonucunda … ve … parsel olmak üzere ikiye ifraz edildiği, … parsel (yeni 953) 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi kapsamında davacının hak sahibi olarak kullanıcı olarak tapu kaydına şerh düşüldüğü, 6292 sayılı Kanun kapsamında da davacıya 23/07/2013 tarihli sözleşme ile satışının yapılarak 01/08/2013 tarihinde de tapuya tescil edildiği, ancak müdahil Kültür ve Turizm Bakanlığınca 29/06/2012 tarih ve 144573 sayılı yazı ile dava konusu taşınmazın tamamının 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu kapsamında değerlendirilmek üzere tasarrufunun Maliye Bakanlığı’ndan istenildiği, isteme cevap verilmediği, akabinde taşınmazın davacıya satışına ilişkin 23/07/2013 tarihli sözleşmeden bir gün sonra davalı idare tarafından müdahil Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan … tarih ve … sayılı yazı ile 6292 sayılı Kanun kapsamında hak sahibine satışının yapılmasında 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu uyarınca sakınca bulunup bulunmadığının sorulduğu, müdahil Kültür ve Turizm Bakanlığınca daha önceki taşınmazın tamamının tasarrufunun 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu uyarınca tarafına verilmesine yönelik talep ve yazışmalardan bahsedilerek satışın uygun görülmediğinin … tarih ve … sayılı yazı ile bildirildiği, davalı idarece bu kez 10/09/2013 tarih ve 4225 sayılı yazı ile taşınmazın 6292 sayılı Kanun kapsamında davacıya satış işleminin yapıldığının bildirildiği, bunun üzerine müdahil Kültür ve Turizm Bakanlığınca … tarih ve … sayılı yazı ile bir kez daha dava konusu taşınmazın tasarrufunun 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu uyarınca tarafına verilmesinin istenildiği, son olarak müdahil Kültür ve Turizm Bakanlığınca … tarih ve … sayılı yazı ile satışın iptal edilerek turizm bölgesinde kalan taşınmazın 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu uyarınca değerlendirilebileceğinin bildirilmesi üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … tarih ve … sayılı yazısı ile satışın iptal edilmesinin davalı idareden istenilmesi üzerine dava konusu işlemlerin tesis edildiği anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
6292 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 12. fıkrasında; “Bu maddeye göre hak sahiplerine doğrudan satılması gereken taşınmazlardan ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan ya da Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ile ilgili idarelerce bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç ay içerisinde idareye bildirilmesi şartıyla özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gerekenler ile içme ve kullanma suyu havzalarında maksimum su seviyesinden itibaren üç yüz metrelik bant içerisinde kalan yerler hak sahiplerine satılmaz. Bu taşınmazların yerine istenilmesi hâlinde hak sahiplerine, hak sahibi oldukları taşınmazın rayiç değerine eşdeğer öncelikle aynı il sınırları içerisinde bulunan 2/B alanlarındaki taşınmaz, bu maddenin dördüncü fıkrasına göre hesaplanacak satış bedeli karşılığında doğrudan satılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 11. maddesinin 4. fıkrasında ise “Bu Kanun kapsamında kalan taşınmazlardan hak sahiplerine satılmaması, ilgililerine devredilmemesi veya iade edilmemesi gerektiği halde bu tasarruflara konu edilenlerden; satılanların satış bedeli kanuni faiziyle iade edilir, devir ve iade edilenler ise bedelsiz olarak geri alınır.” düzenlemesi bulunmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
6292 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca; 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen ve bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde başvuran kişiler bu Kanun kapsamında hak sahibi sayılmışlar ise de, aynı maddenin 12. fıkrası uyarınca bu maddeye göre hak sahiplerine doğrudan satılması gereken taşınmazlardan kamu hizmetlerine ayrılan taşınmazların hak sahiplerine satılmayacağı, bu taşınmazların yerine istenilmesi hâlinde hak sahiplerine, hak sahibi oldukları taşınmazın rayiç değerine eşdeğer öncelikle aynı il sınırları içerisinde bulunan 2/B alanlarındaki taşınmaz hesaplanacak satış bedeli karşılığında doğrudan satılabileceği açıktır. Yine, Kanun’un 11. maddesinin 4. fıkrasına göre, 6292 sayılı Kanun kapsamında hak sahiplerine satılmaması gereken taşınmazların satılması halinde satış bedelinin faiziyle iade edilerek taşınmazın geri alınacağı düzenlenmiştir.
Davacının 6292 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca hak sahibi olduğu ve bu kapsamda dava konusu taşınmazı satın aldığı tartışmasızdır. Bununla birlikte, dava konusu taşınmazın Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu gereğince turizm amaçlı değerlendirilmek üzere tahsisi istenilen taşınmazlardan olduğu ve söz konusu istemin dava konusu taşınmazın davacıya satılmasında önce ve 6292 sayılı Kanunda aranılan süreler içerisinde gerçekleştiği görülmektedir.
Bu nedenle, 6292 sayılı Kanun’un 6/12. maddesi uyarınca hak sahiplerine satışı yapılamayacak taşınmazlardan olduğu anlaşılan dava konusu taşınmazın kanun hükmüne aykırı olarak yapılan satışının 6292 sayılı Kanun’un 11/4. maddesi uyarınca iptal edilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Diğer taraftan, 6292 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 12. fıkrası uyarınca hak sahiplerine satışı yapılamayacak taşınmaz yerine davacının istemesi hâlinde hak sahibi olduğu taşınmazın rayiç değerine eşdeğer öncelikle aynı il sınırları içerisinde bulunan 2/B alanlarındaki taşınmazın, hesaplanacak satış bedeli karşılığında davacıya doğrudan satılabileceği ve Kanunun 11/4. maddesi uyarınca iptal edilen satışa ilişkin satış bedelinin davacıya faiziyle iade edileceği de tabiidir.
Davacının mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasına gelince, Anayasanın 35. maddesinde herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu, bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceğinin hüküm altına alındığı, başka bir ifadeyle mülkiyet hakkının sınırsız bir hak olarak düzenlenmediği, belli şartların varlığı halinde bu hakka müdahalede bulunulmasına imkan tanındığı anlaşılmaktadır.
Yine, Anayasa Mahkemesince mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerin incelenmesinde bazı kriterlerin getirildiği görülmektedir. Bunlar; müdahalenin kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ölçülülük ilkeleridir. Uyuşmazlıkta, davacının mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin yukarıda ayrıntısına yer verildiği üzere 6292 sayılı Kanun kapsamında yer aldığı ve Kanunda öngörülen usule uygun olduğu, bu haliyle müdahalenin kanuni olup keyfilik içermediği, ayrıca Kanun’un 6/12. maddesinde satılması yasak olan taşınmazların gösterildiği ve yine Kanun’un 11/4. maddesinde satılmaması gereken taşınmazların satışa konu edilmesi halinde geri alınabileceğinin düzenlendiği, bu anlamda Kanunda yer alan düzenlemelerin belirlilik ve öngörülebilirlik kriterlerini de sağladığı görülmektedir.
Davaya konu taşınmazın Güney Antalya Turizm Alanında kalması nedeniyle, söz konusu taşınmazın 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’na göre değerlendirileceği anlaşılmakla, müdahalenin meşru amaç koşulunu da karşıladığı, kamu yararı amacıyla müdahalede bulunulduğu sonucuna varılmıştır.
Son olarak, davacının 6292 sayılı Kanuna göre hak sahibi olduğu taşınmazı satın aldığı ancak bu işlemin iptal edilmesi neticesinde davacının bir külfete katlanmak durumunda kaldığı açıktır. Bununla birlikte, 6292 sayılı Kanun’un yukarıda yer alan düzenlemeleri uyarınca davacı tarafından ödenen satış bedelinin kanuni faiziyle iade edilecek olması nedeniyle ve davacının istemesi hâlinde hak sahibi olduğu taşınmazın rayiç değerine eşdeğer öncelikle aynı il sınırları içerisinde bulunan 2/B alanlarındaki taşınmazlardan davacıya satış yapılacağı gözönünde bulundurulduğunda yapılan müdahalenin orantısız olmayıp, davacıya sağlanan haklar dikkate alınarak ölçülülük kriterini sağladığının kabulü gerekmektedir.
Öte yandan, Güney Antalya Turizm Alanında kalan başka bir taşınmazın doğrudan satışı istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine açılan bir davada, İdare Mahkemesince Hazineye ait taşınmazın yasal süre içerisinde Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu gereğince turizm amaçlı değerlendirilmek üzere tahsisinin istenilmesi karşısında söz konusu taşınmazın özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken ve hak sahiplerine satılamayacak taşınmazlar kapsamında olduğu gerekçesiyle verilen davanın reddi yolundaki karar Dairemizin 24/06/2021 tarih ve E:2019/7190, K:2021/3402 sayılı kararıyla onanmıştır.
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda yer alan AÇIKLAMA İLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın Mahkeme tarafından iadesine,
4. 2577 sayılı Kanunun 50. maddesi uyarınca onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak, 28/03/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
(X)- Dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanun kapsamında hak sahibi olan davacıya 23/07/2013 tarihinde satışının gerçekleştirildiği, davacı tarafından tüm taksitlerin ödenerek taşınmazın devralındığı, söz konusu işlemlerde herhangi bir şekil bozukluğu, alım satım akdinin geçerlilik unsurlarını etkileyen kurucu unsurlarda herhangi bir eksiklik bulunmadığı görülmektedir.
6292 sayılı Kanunun 11/4. maddesinde, taşınmazlardan hak sahiplerine satılmaması gerekirken bu tasarruflara konu edilenlerin satış işleminin iptal edilmesine olanak sağlandığı anlaşılmakta ise de, Kanunda bu işlemin gerçekleştirilebilmesi için herhangi bir süre sınırının öngörülmediği, bu nedenle davalı idareye satış işleminin her zaman için iptal edilerek taşınmazın geri alınması hakkı tanındığı, şeklinde yorumlanması halinde düzenlemenin belirlilik ve öngörülebilirlik kriterlerini sağladığından bahsetmenin olanaklı olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Söz konusu düzenlemeye dayanılarak verilen yetki uyarınca satış işlemlerinin iptal edilmesi mümkün ise de, bunun ancak makul görülebilecek bir süre içerisinde gerçekleştirilebileceğinin kabul edilmesi gerektiği, dava konusu taşınmazın aradan geçen uzun süre sonunda tüm ödemeler yapıldıktan sonra, davalı idarenin gerek satışı yapanlar aleyhine herhangi bir inceleme ve gerekirse soruşturma yapmaması gerekse de davacının satın alma işleminde hile vb. davranışı olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belge sunulmaması nedeniyle satışın iptal edilmesinin bu haliyle Anayasa’nın 35. maddesinde yer alan mülkiyet hakkına aykırılık teşkil ettiği, bu nedenle dava konusu işlemlerin iptaline karar verildiği gerektiği gerekçesiyle, davanın reddi yolunda verilen Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği gerekçesiyle, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.