Danıştay Kararı 8. Daire 2022/5815 E. 2023/1192 K. 14.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2022/5815 E.  ,  2023/1192 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/5815
Karar No : 2023/1192

DAVACILAR : 1- … Derneği
2- … Derneği
3- … Derneği
4- … Derneği
5- … Derneği
6- …
7- … Derneği
8- … Derneği
9- … Derneği
10- … Derneği
11- …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …

DAVANIN ÖZETİ : 26/05/2022 tarih ve 31847 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25/05/2022 tarih ve 5609 sayılı Cumhurbaşkanı kararının iptali istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı Kanunun 3. ve 5. maddesine uygun bulunmayan dava dilekçesinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari Davaların Açılması” başlığını taşıyan 3. maddesinde; davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin, davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihinin belirtileceği; dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örneklerinin dava dilekçesine ekleneceği; dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örneklerinin karşı taraf sayısından bir fazla olacağı; 15/1-d maddesinde ise; 14. maddenin 3/g bendinde yazılı hallerde otuz gün içinde 3. ve 5. maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanlıkları tamamlanmak üzere dilekçelerin reddine karar verileceği, belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un 5. maddesinde “(1) Her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılır. Ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabilir.
(2) Birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak veya menfaatlerinde iştirak bulunması ve davaya yol açan maddi olay veya hukuki sebeplerin aynı olması gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.
İdari yargılama usulünde geçerli olan resen araştırma ve yazılılık ilkesi gereği dava dilekçelerinin, 2577 sayılı Kanun’da belirtilen şekil kurallarına uygun bir biçimde ve yargılamanın gerektirdiği bilgileri içerecek nitelikte düzenlenmesi gerekmektedir.
Dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanun’un 3. maddesi yönünden incelenmesi:
İptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte; her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasa koyucu, iptal davaları için menfaat ihlalini, subjektif ehliyet koşulu olarak aramaktadır.
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idari işlemlerin, ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceği kabul edilmektedir.
Uyuşmazlıkta, dava konusu edilen Cumhurbaşkanı Kararının iptali istenilmekle birlikte, dava dilekçesinde söz konusu kararın iptal edilmesinde davacıların her birinin sahip olduğu menfaat bağına ilişkin somut bir açıklamada bulunulmaksızın menfaate ilişkin genel açıklamalara yer verildiği, ayrıca, dava dilekçesine davacı derneklerin tüzüğünün eklenmediği görülmektedir.
Bu durumda, dava dilekçesinde her bir davacı yönünden dava konusu işlemin iptalini istemek açısından sahip olunan hak veya menfaatin açıkça ortaya konulması gerektiğinden, dava dilekçesi bu yönüyle 2577 sayılı Kanun’un 3. maddesine uygun bulunmamıştır.
Öte yandan, yenilecek dava dilekçelerine davacı derneklerin amacı, çalışma konuları, faaliyet alanı, üyelik işlemleri, organları vb. hususları içeren kuruluş mevzuatının (Dernek Tüzüğü vs.) eklenilmesi gerekmektedir.
Dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanun’un 5. maddesi yönünden incelenmesi:
Yukarıda ilgili kısmına yer verilen mevzuata göre, birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak ve menfaatlerinde iştirak bulunması zorunludur.
Bu durumda, davaya yol açan maddi olay veya hukuki sebeplerin aynı olması şartı yanında, müşterek dilekçe ile dava açılabilmesi için davacıların hak ve menfaatlerinde de birliktelik bulunması gerekmekte olup, dava konusu işlem açısından davacıların hak ve menfaatlerinde iştirak bulunmamıştır.
Diğer taraftan, dava konusu işlemde birden fazla ilde bulunan bazı alanların orman sınırları dışına çıkartılmasına karar verilmiş olup, her bir il, ilçe, mahalle bazında işlem ayrı ayrı değerlendirileceğinden davacı dernekler ile …’ın dava konusu işlemde yer alan illerden hangisi ile menfaat bağı varsa o ile yönelik olarak ayrı ayrı dava açmaları gerekmektedir.
Sonuç olarak, müşterek dilekçeyle açılan davanın 2577 sayılı Kanun’un 5. maddesine aykırı olduğu, bu itibarla, her bir davacı bakımından ve ilgili bulunulan her bir il yönünden ayrı ayrı dava açılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 3. ve 5. maddelerine uygun bulunmayan DAVA DİLEKÇESİNİN aynı Kanunun 15. maddesinin 1/d bendi uyarınca bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde usulüne uygun biçimde düzenlenecek dilekçe ile yeniden dava açılabilmek üzere REDDİNE,
2. 2577 sayılı Kanun’un 15/5. maddesi hükmüne göre dilekçenin reddi üzerine yeniden verilen dilekçede de aynı yanlışlıkların yapılması halinde davanın reddine karar verileceğinin davacılar vekiline bildirilmesine,
3. Aşağıda dökümü yapılan … TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına, davanın yenilenmemesi durumunda kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcı ile artan posta giderinin istemi halinde davacılara iadesine, dilekçenin bir örneğinin davacılara gönderilmesine,
14/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.