Danıştay Kararı 8. Daire 2022/5016 E. 2022/8404 K. 29.12.2022 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2022/5016 E.  ,  2022/8404 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/5016
Karar No : 2022/8404

Temyiz İsteminde Bulunanlar : 1- (Davacı) …
2- (Davalı) …Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekilleri : Av. …
Av. …
3- ….Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanlığı

İstemin Özeti
: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, taraflarca 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Davalı idarece istemin reddi gerektiği savunulmakta olup, davacı tarafından savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : …

Düşüncesi : Davalı yanında davaya katılanın temyiz isteminin incelenmeksizin reddine karar verilerek temyize konu kararın kısmen onanması, kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
Dava, Antalya İl Genel Meclisi ve Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi üyesi olan davacı tarafından; 30.03.2012 gününde yapılan Konsey Genel Kurul toplantısının ve bu toplantıda değiştirilen İç Yönergenin 12. maddesinde yer alan “Milletvekilleri, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri, siyasi parti teşkilatında başkan ve yönetim kurulunda görevli olan kişiler, Kent Konseyi meclislerine ve çalışma gruplarına bu sıfatlarıyla ya da sivil toplum kuruluşu temsilcisi veya bireysel katılımcı adı altında üye olamazlar, meclislerin ve çalışma gruplarının başkanlık divanında görev alamazlar…” kuralının iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; Dairemizce verilen bozma kararına uyulup hasım düzeltildikten sonra, 30.03.2012 gününde yapılan toplantının iptali istemi yönünden; çağrının kent konseyi başkanı, tabii olarak yürütme kurulu başkanı tarafından yapıldığı, bu durumun usulüne uygun olduğu, ayrıca kararın 6 ret oyuna karşın 122 olumlu oy ile alındığı, dolayısıyla lazım gelen nisapların da sağlandığı anlaşıldığından, davanın bu kısmı bakımından hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine; İç Yönergenin 12. maddesinin iptali istemi yönünden davanın incelenmesinden; İçişleri Bakanlığınca 5393 sayılı Yasanın 79. maddesi uyarınca çıkartılan Kent Konseyi Yönetmeliğinin 8. maddesinde; Genel Kuruluna üye olacaklar arasında siyası parti temsilcileri ile konseyce kurulan meclis-çalışma grubu temsilcilerinin sayıldığı, daha önce de konseye üye olabilecekler arasında sayılan siyasi parti temsilcilerinin Danıştay Sekizinci Dairesi’nin 22.05.2008 tarih ve E:2007/1280, K:2008/3744 sayılı kararı ile üye olabileceklerine ilişkin düzenlemenin iptal edilmediği; Kent Konseyi Yönetmeliğinin 12. maddesinde ise, meclis ve çalışma gruplarının Konsey Genel Kurulunca seçilip çalışma esaslarının da Genel Kurulca belirleneceğinin kurala bağlandığı, Genel Kurulca İç Yönergenin 12. maddesinde yapılan değişiklikle aslında genel kurula üye olabilecek siyasi parti temsilcilerine meclis – çalışma gruplarına üyelik yönünden kısıtlama getirilerek üst hukuk normuna aykırı karar alındığı gerekçesiyle İç Yönergenin 12. maddesinde yer alan “siyasi parti teşkilatında başkan ve yönetim kurulunda görevli olan kişiler” bakımından söz konusu hükümde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı; Kent Konseyi Yönetmeliğinin 8. maddesinde; Genel Kuruluna üye olacaklar arasında milletvekilleri, belediye ve il genel meclis üyelerinin sayılmadığı, daha önce konseye üye olabilecekler arasında sayılmış iseler de Danıştay Sekizinci Dairesi’nin belirtilen kararı ile üye olabileceklerine ilişkin düzenlemenin iptal edildiği, meclis ve çalışma gruplarına üye olması yasak kişilerin Kent Konseyi Yönetmeliğinde belirlenmediği, üyelerin kimlerden teşekkül edeceğinin Genel Kurulun takdirine bırakıldığı, dolayısıyla, üst hukuk normu ile paralel hareket edilmek suretiyle takdir yetkisinin çizdiği sınırlar dahilinde düzenlenen İç Yönergenin 12. maddesinde yer alan; “Milletvekilleri, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyelerinin bu sıfatı ya da bireysel katılımcı sıfatı” ifadeleri bakımından kuralda hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı; ancak kent konseyinin, sivil toplum örgütü temsilcilerinin de katılımıyla oluştuğu dikkate alındığında, “milletvekilleri, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyelerinin sivil toplum kuruluşu temsilcisi sıfatı ile Kent Konseyi meclislerine ve çalışma gruplarına üye olamayacakları, meclislerin ve çalışma gruplarının başkanlık divanında görev alamayacakları” yönündeki hüküm ile kısıtlama getirilerek üst hukuk normuna aykırı karar alındığı; bu nedenle İç Yönergenin 12. maddesinde yer alan “Milletvekilleri, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyelerinin sivil toplum kuruluşu temsilcisi sıfatı” ifadeleri bakımından kuralda hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle; 30.03.2012 gününde yapılan toplantının iptali istemi ile İç Yönerge’nin 12. maddesinde yer alan kuralın “Milletvekilleri, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri” bakımından “bu sıfatlarıyla ya da bireysel katılımcı adı altında” ifadesi yönünden davanın reddine, “sivil toplum kuruluşu temsilcisi adı altında” ifadesi yönünden ise iptaline; “Siyasi parti teşkilatında başkan ve yönetim kurulunda görevli olan kişiler” yönünden de İç Yönerge’nin 12. maddesinde yer alan kuralın iptaline karar verilmiştir.
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İdare Mahkemesince işin esasına yönelik olarak verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, davacı ve davalı idarenin temyiz istemlerinin reddi ile anılan kararın bu kısımlarının onanması gerekmektedir.
Temyize konu Mahkeme kararının müdahil isteminin kabulüne dair usul kuralları ile hüküm fıkrası yönünden incelenmesi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin, ehliyet konusunda yollamada bulunduğu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yerine yürürlüğe konulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda taraf ehliyetinin medeni haklardan yararlanma, dava ehliyetinin ise medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, yine 2577 sayılı Kanunun 31. maddesi ile üçüncü şahısların davaya katılması konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Kanun’un 66. maddesinde, üçüncü kişilerin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla müdahil olarak davada yer alabilecekleri; 68. maddesinde, müdahale talebinin kabulü hâlinde müdahilin, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebileceği, onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabileceği; 69. maddesinde, müdahilin de yer aldığı asıl davada hükmün taraflar hakkında verileceği kurallarına yer verilmiştir.
Müdahale kurumu, görülmekte olan davada verilecek karardan etkilenecek üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukukî yararı bulunan tarafın yanında davaya katılarak yanında katıldığı tarafın işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabilmesine imkan tanımaktadır. Bu itibarla, katılma talebinde bulunanın, katılmada hukuki yararı bulunması yanında gerekli usuli işlemleri yapabilme kabiliyetine de sahip olması gerekmektedir.
… İdare Mahkemesinin E:… esasına kayden açılan davada hasım konumunda … Konseyi Yürütme Kurulu yer almış, anılan Mahkemece verilen … gün ve E:…, K:… sayılı kararının temyiz incelemesi sonucunda Danıştay Sekizinci Dairenin 15.04.2019 tarih ve E:2013/819, K:2019/3106 sayılı kararıyla, Kent Konseylerinin hukuki alt yapısının oluşturulduğu 5393 sayılı Belediye Kanununun 76. maddesinde; belediyelere kent konseyinin faaliyetlerinin etkili ve verimli yürütülmesi konusunda yardım ve destek sağlama görevinin verildiği, ayrıca kent konseyinde oluşturulan görüşlerin belediye meclisinin ilk toplantısında gündeme alınarak değerlendirileceğinin öngörüldüğü, ancak kent konseylerinin ayrı bir tüzel kişiliğinin ya da idari yapılanmasının da bulunmadığı bu durumda; İdare Mahkemesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca “Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanlığı” hasım mevkiinden çıkartılarak, “Antalya Büyükşehir Belediyesi”nin hasım mevkiine alınması gerekirken, Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanlığı husumetiyle dosyanın tekemmül ettirilerek karara bağlanmasında usul hükümlerine uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle anılan kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece söz konusu bozma kararına uyularak Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanlığı hasım konumundan çıkarılmış, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı hasım mevkiine alınıp dosya tekemmül ettirildikten sonra karar verilmesi aşamasında Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanlığı’nın davalı yanında müdahil olma talebi kabul edilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin ve uyuşmazlığın incelenmesinden; tüzel kişiliği bulunmayan Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanlığı’nın müdahil olmak istediği davada usul işlemleri yapabilmesinin mümkün olmadığı, bu itibarla müdahale isteminin kabulüne ilişkin verilen kararda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu sebeple, müdahale talebi kabul edilen Yürütme Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan yargılama giderleri yönünden de ayrıca bir karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, tüzel kişiliği bulunmayan Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanlığı’nın aynı gerekçelerle temyiz isteminin incelenmesine de hukuken olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; …. İdare Mahkemesinin temyize konu kararının, Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanlığı’nın müdahale talebinin kabulüne ilişkin kısmının ve buna bağlı yargılama giderlerine yönelik hüküm fıkrasının oyçokluğuyla bozulmasına, diğer kısımlarının oybirliğiyle onanmasına, Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanlığı’nın temyiz isteminin oyçokluğuyla incelenmeksizin reddine, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, kullanılmayan …-TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davalı idareye iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 29/12/2022 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY :
(X)-Dava, Antalya İl Genel Meclisi ve Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi üyesi olan davacı tarafından; 30.03.2012 gününde yapılan Konsey Genel Kurul toplantısının ve bu toplantıda değiştirilen İç Yönergenin 12. maddesinde yer alan “Milletvekilleri, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri, siyasi parti teşkilatında başkan ve yönetim kurulunda görevli olan kişiler, Kent Konseyi meclislerine ve çalışma gruplarına bu sıfatlarıyla ya da sivil toplum kuruluşu temsilcisi veya bireysel katılımcı adı altında üye olamazlar, meclislerin ve çalışma gruplarının başkanlık divanında görev alamazlar…” kuralının iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesi’nce kararın verilmesi aşamasında Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanlığı’nın davalı Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı yanında müdahil olma talebi kabul edilmiş ve dava konusu işlemlerin kısmen iptaline, kısmen davanın reddine karar verilmiştir.
İdare Mahkemesi kararı davanın tarafları ile birlikte müdahale talebi kabul edilen Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanlığı tarafından da temyiz edilmiştir.
Davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla davaya katılan müdahil, davaya taraf olmamakta, yargılama sonunda müdahil hakkında karar verilmemektedir. Katılma talebi kabul edildikten sonra ise müdahil, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebilmekte, onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabilmektedir.
Uyuşmazlıkta, Mahkemece verilen karardan hukuki menfaati etkileneceği anlaşılan Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanlığı’nın müdahale talebinin kabul edilmesinde ve davalı idare ile birlikte temyiz isteminde bulunmasında usul ve hukuk kurallarına aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, aksi yöndeki temyize konu kararın bozulması ve müdahilin temyiz isteminin incelenmeksizin reddine yönelik çoğunluk kararına katılmamaktayız.