Danıştay Kararı 8. Daire 2022/3300 E. 2023/151 K. 25.01.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2022/3300 E.  ,  2023/151 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/3300
Karar No : 2023/151

Kararın Düzeltilmesi İsteminde Bulunan (Davalı): … Başkanlığı
Vekili : Av….

Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : Av. …

İstemin Özeti : Danıştay Sekizinci Dairesinin 28/12/2021 tarih ve E:2020/2159, K:2021/6982 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Yargılamanın yenilenmesi isteminin reddi halinde uyuşmazlığın yeni bir davaya dönüşmediği ve yargılamanın yenilenmesinin bir olağanüstü kanun yolu olup Kanunun lafzından ötürü karşı tarafın savunmasının alınmasından sonra inceleme yapılmasının vekalet ücreti hükmedilmesini gerektirmediği, bu konuda açık bir düzenleme de bulunmadığından kişilerin kanun yollarına başvurmasını engelleyecek şekilde bir mali külfete neden olan istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Karar düzeltme istemine konu Daire kararımızla, savunmasını sunan davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmeksizin verilen yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı onanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’un 53. maddesinde, yargılamanın yenilenmesi müessesesi, maddede sayılan sınırlı hallerde, kesinleşmiş hükmün, yine hükmü veren Mahkeme tarafından ortadan kaldırılmasına ve uyuşmazlığın esasının tekrar incelenmesine imkân tanıyan bir kanun yolu olarak düzenlenmiş, kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşı gidilebilen bir yol olması nedeniyle de gerek doktrinde gerekse yargısal içtihatlarda “olağanüstü kanun yolu” olarak nitelendirilmiştir.
Mevzuatta, yargılamanın yenilenmesinin istenilmesi halinde aranılacak koşullar ve izlenecek usule ilişkin hükümlere yer verilmiş olmasına karşın, verilecek karar sonucunda ve özellikle koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle söz konusu istemin reddine karar verilmesi halinde, yargılama giderlerinin, bu kapsamda tarafların vekille temsil edilmesi durumunda vekalet ücretinin akıbetinin ne olacağı konusunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, 2577 sayılı Kanun’un 55. maddesinde yargılamanın yenilenmesi istemli dilekçenin karşı tarafa tebliğ olunacağı ve karşı tarafın savunması alındıktan sonra istem hakkında karar verileceği hüküm altına alınarak özel bir usul öngörülmüştür. İlgili diğer mevzuatta yargılamanın yenilenmesi istemlerinin reddi halinde vekâlet ücretine hükmedilmesini sınırlandıran veya yasaklayan bir hüküm bulunmadığı gibi, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgarî hadlerini gösteren ve başvuruya konu kararlar döneminde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerinde de, vekalet ücretine hükmedilmeyecek olan birtakım haller (örneğin, hükmün açıklanmasına yönelik istemlere ilişkin yargı yerince verilen kabul veya ret kararları) açıkça gösterilmişken, yargılamanın yenilenmesi konusunda bu duruma ilişkin bir kurala yer verilmediği görülmüştür.
Öte yandan, 2577 sayılı Kanun’un 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollama yaptığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu hükümleri bir arada değerlendirildiğinde, vekille takip edilen davalarda takdir olunacak vekalet ücretinin de yargılama giderleri kapsamında olduğu ve vekalet ücretinin, avukatın, hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği, dolayısıyla, uyuşmazlığın çözümünde harcadığı emek ve çabaları mukabilinde hak kazandığı bir bedel olduğu anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda, yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında, İdare Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, koşulları oluşmadığı gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verilmiş olsa da, bu süreçte ilgili dava dilekçesinin kendisine tebliğinden sonra süresi içinde vekili aracılığıyla savunma veren tarafça yapılan hukuki yardımın karşılıksız bırakılamayacağı, dolayısıyla, söz konusu taraf lehine, uyuşmazlığın çözümünde göstermiş olduğu emek ve çabaların karşılığı olarak vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24/02/2020 tarih ve E:2020/48, K:2020/62 sayılı kararı da bu yöndedir.
Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararlar hakkında karar düzeltilmesi yoluna başvurulabilmesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İstemde bulunanlar tarafından öne sürülen düzeltme nedenleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığından ve mahkemece davacının yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verilmiş olmasına ve davalı idare tarafından süresi içerisinde vekil aracılığıyla savunma verilmesine rağmen davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine yönelik eksikliğin, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, mahkeme kararının hüküm fıkrasına, “karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.362,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine” ibaresi eklenmek suretiyle karar düzeltme istemlerinin düzeltilerek reddine, karar düzeltme giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 25/01/2023 tarihinde oyçokluğu karar verildi.

KARŞI OY :
(X)- Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararlar hakkında karar düzeltilmesi yoluna başvurulabilmesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
‘Yargılamanın yenilenmesi usulü’ başlıklı 55. maddesinin 2. fıkrasında, “Karşı tarafın savunması alındıktan sonra istekler incelenir ve kanunda yazılı sebepler varsa davaya yeniden bakılarak karar verilir.” hükmü yer almaktadır.
İdare Mahkemesince, davacı tarafından ileri sürülen yargılamanın yenilenmesi sebepleri yerinde bulunmayarak istemin reddedilmesi nedeniyle yeni bir yargılama sürecinin başlamasına gerek görülmediği; yargılamanın yenilenmesi müessesesinin, olağanüstü bir kanun yolu olup yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü halinde istemin yeni bir davaya dönüşeceği, bu nedenle bu aşamaya kadar olan sürecin eski yargılamanın devamı niteliğinde olduğu, Kanunun lafzından ötürü karşı tarafın savunmasının alınmasından sonra inceleme yapılmasının vekalet ücreti hükmedilmesini gerektirmediği, bu konuda açık bir düzenleme de bulunmadığı, yargılamanın yenilenmesi isteminin reddi halinde de vekalet ücretine hükmedilmesi ile kişilerin kanun yoluna başvurmasını engelleyecek şekilde bir mali külfet oluşturması nedenleriyle davalı idare lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Uyuşmazlıkta, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (KHK) 14.maddesinin 1.fıkrasında yer alan; “Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.” hükmü gereğince vekille temsil edilen idare lehine vekalet ücretine hükmedilip hükmedilemeyeceği hususunun açıklığa kavuşturulabilmesi için, idari yargılama usulünde yargılamanın yenilenmesi müessesesinin niteliği, Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Ücret Tarifesi hükümlerinin idarece zikredilen 659 sayılı hükümleri ile birlikte değerlendirilmesi gerekmiştir.
a) İdari Yargıda Yargılamanın Yenilenmesi Müessesesinin Niteliği
Hem 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda (madde 45 ve devamı) hem de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (madde 374 ve devamı) yargılamanın yenilenmesi kanun yolları arasında sayılmış, kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşı gidilebilen bir yol olması nedeniyle de gerek hukuk yazınında gerekse yargısal içtihatlarda “olağanüstü kanun yolu” olarak nitelendirilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375. maddesinin 2. bendinde; “yargılamanın iadesi davasında” ibaresine, 379.maddesinin son fıkrasında; “Bu koşullardan biri eksik ise hâkim davayı esasa girmeden reddeder.” hükmüne, 381. maddesinin ilk cümlesinde ise, “Yargılamanın iadesi davası, hükmün icrasını durdurmaz.” ifadesine yer verildiğinden Hukuk Muhakemelerinde yargılamanın iadesi kurumunun, bir “dava” olduğu, hem bilimsel görüşlerde hem de yargı içtihatlarında kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda ise yargılamanın yenilenmesi kurumu, “istem” veya “istek” kelimeleri ile ifade edilmiş; “dava” olarak nitelendirilmemiştir. İdare Hukukunun kendine has özellikleri nedeniyle idari yargılama usullerinin münhasır bir kanun olan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda düzenlenmesi ve 6100 sayılı Kanun hükümlerinin, sadece 2577 sayılı Kanunda hüküm bulunmaması şartıyla anılan Kanunun 31. maddesinde sınırlı olarak sayılan “hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde” uygulanabilmesi karşısında 2577 sayılı Kanun’da ayrıntılı olarak düzenlenen ve 31. madde ile hakkında herhangi bir atıf yapılmamış olan “yargılamanın yenilenmesi” sürecinde, 6100 sayılı Kanun hükümlerine ve bu Kanuna göre oluşturulan içtihatlara göre hüküm kurulması mümkün değildir, aksi düşünce idari yargının özgün niteliğini bir kenara bırakıp, Hukuk Davalarının ilke ve usullerinin doğrudan idari yargıya taşınması anlamına gelir.
Diğer bir ifadeyle, idari yargıda yargılamanın yenilenmesi, ayrı bir dava değildir, olağanüstü kanun yoludur, kesinleşmiş olan mahkeme kararlarının Kanunda sayılan şartlar gerçekleştiği zaman yeniden incelenmesine imkan tanıyan süreçtir.
b) Avukatlık Kanunu hükümleri
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164.maddesinde;
“Avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder.
…..
Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir. Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.” hükümleri yer almıştır.
Madde hükmünde avukatlık ücretinin avukatın sağladığı hukuki yardımın karşılığı olduğu belirtilmiş ise de, hukuki yardımın tekerrüründen bahsedilmemiş olup, bir davanın başlangıcından itibaren kanun yolları dahil sonuna kadar avukatın yürütmesi gereken bütün işlemler için tek bir vekalet ücretine hükmedileceği açıktır.
c) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi
02.01.2019 tarih ve 30643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2.maddesinde Avukatlık Ücretinin kapsadığı işlere açıklık getirilmiştir. Buna göre; “Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır. Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez. Hükümlerin tavzihine ilişkin istemlerin ret veya kabulü halinde de avukatlık ücretine hükmedilemez.”
(2) Buna karşılık, icra takipleriyle, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştayda temyizen ve bölge idare ve bölge adliye mahkemelerinde istinaf başvurusu üzerine görülen işlerin duruşmaları ayrı ücreti gerektirir.” hükmüne yer verilmiştir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine ekli listede; Yargılamanın İadesi için herhangi bir vekalet ücreti öngörülmemiş, Bölge İdare Mahkemeleri ile Danıştay’da kanun yolu incelemesi suretiyle görülen işlerden sadece duruşmalı olanlar için vekalet ücreti ödeneceği kabul edilmiştir. Bu durumda Tarifede bulunmayan yargılamanın yenilenmesi süreci için mahkemece vekalet ücreti takdirine gidilmesi mümkün değildir.
Tarifenin 2.maddesindeki; “Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti kesin hüküm elde edilinceye kadar olan, dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır” cümlesi ise Temyiz safhasından geçerek kesinleşen kararların yargılamanın yenilenmesine konu olması halinde yeniden vekalet ücretine hükmedilmesini haklı kılmaz, bilakis aynı dava sürecinde birden fazla vekalet ücretine hükmedilmesinin önünü açık bir düzenlemeyle kesme amacına matuftur. Nitekim, aynı maddenin devamında; “Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez.” düzenlemesi yer almaktadır.
d) 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Hükümleri
659 sayılı KHK’nın 14.maddesinin 1.fıkrasında yer alan “Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.” şeklindeki düzenlemenin özellikle avukat olmayan hukuk birimi amirleri ve hukuk müşavirleri için getirildiği diğer bir ifadeyle idare adına dava takibinden kimlerin vekalet ücretini hakedeceği ile ilgili olduğu, dolayısıyla hangi iş, takip veya davalarda vekalet ücreti verilip verilmemesi tartışmasında bakılacak hüküm olmadığı, anılan KHK’nın genel gerekçesinden ve madde gerekçesinden anlaşılmaktadır. Diğer bir ifadeyle düzenlemenin amacı, KHK kapsamındaki idarelere ait dava takip yetkisinin, avukatlar yanında, hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri ve muhakemat müdürlerine de verilmesi ve bu kişiler tarafından takip edilen davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekâlet ücreti takdir edilmesinin sağlanmasından ibarettir.
Buna göre; yargılamanın yenilenmesi istemine konu olan davalarda esas dava hakkında verilen kararda vekalet ücretine hükmedilmiş olduğu, yeniden yargılamaya karar verilmesi halinde de, yeniden yapılacak yargılama sonunda lehine karar verilen taraf lehine vekalet ücretine hükmedileceği, ancak yeniden yargılama yapılmasına karar verilmediği takdirde ortada bir dava olmadığından, sırf -Kanunun emredici hükmünün yerine getirilmesi için- savunma verildiğinden bahisle vekalet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Zira;
a) İdari yargılama usulünde yargılamanın yenilenmesi süreci, ayrı bir dava olmayıp, esas davanın devamı mahiyetindeki olağanüstü bir kanun yoludur.
b) Avukatlık Kanunu’nda kanun koyucu, bir davada (duruşma açılması hali hariç diğer bütün işlemler için) tek bir avukatlık ücretine hükmedilmesi yönündeki temel ilkeyi benimsemiştir.
c) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi eki listede vekalet ücreti verilecek işler, dava ve takipler arasında yargılamanın yenilenmesine yer verilmemiş ve Tarifenin 2. maddesinde Avukatlık Kanunundaki yukarıda sözü edilen ilkeyi tamamlar biçimde bir davada Kanun yolu safhasını da kapsar şekilde tek bir avukatlı ücreti ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
d) 659 sayılı KHK’nın 14.maddesi, idari davalarda davasını vekille temsil eden idare personelinden kimlerin vekalet ücretine hak kazanacağına ilişkin düzenlemeleri içermekte olup, vekalet ücretinin hangi hallerde verileceğinin Tarife hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, yargılamanın yenilenmesi şartları gerçekleşmediği gerekçesiyle yargılamanın iadesi istemini reddeden Mahkemece, idare lehine avukatlık ücretine hükmedilmemesinin yerinde olduğu düşüncesiyle İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında vekalet ücreti yönünden düzeltme yapılmaksızın karar düzeltme isteminin reddedilmesi gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyoruz.