Danıştay Kararı 8. Daire 2022/3268 E. 2023/539 K. 14.02.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2022/3268 E.  ,  2023/539 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/3268
Karar No : 2023/539

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı ) : … San. ve Tic. A.Ş.
Vekili : Av. …

Karşı Taraf (Davalı) : … Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. …

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
Dava, Muğla ili, Yatağan ilçesi hudutları dahilinde ve davacı şirket uhdesinde bulunan … sicil numaralı II (b) grubu maden işletme ruhsatının 07/10/2013 tarihi itibariyle iptaline ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, Danıştay 8. Dairesinin 09/12/2019 tarih ve E:2015/12542, 2019/11566 sayılı bozma kararına uyularak, dava konusu işletme ruhsatlı sahada, işletme projesinde beyan edildiği şekilde üretim yapılmamış olduğu, davacı tarafça yerine getirildiği öne sürülen 12,83 m³ üretimin ise işletme projesinde belirtilen miktara göre yetersiz bulunduğu anlaşıldığından, Maden Kanunu’nun 24. maddesinin 12. fıkrası uyarınca işletme ruhsatının iptaline ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı yönündeki açıklamaya ek olarak, “davacı şirket tarafından, dava konusu işleme dair yaptırımın, şirketin lehine olacak şekilde değiştiği, zira, 18/02/2015 tarihinde yapılan yasal değişiklik ile, anılan tarihten bu yana dava konusu olaya “ruhsat iptali” değil, “idari para cezası” yaptırımının uygulandığı, bu nedenle “lehe olan hüküm uygulanır” ilkesi gereğince, davaya konu ruhsatın iptaline ilişkin işlemin yerine idari para cezasının uygulanması gerektiğine yönelik iddiasına gelince, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Genel kanun niteliği” başlıklı 3. maddesinde; “(1) Bu
Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır.”, “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasında; “26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir.” kuralı yer almıştır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesinde; “(1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar. (2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur. (3) Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır. …” kuralına yer verilmiştir. Olayda; davaya konu işlemin dayanağı davacı şirket fiillerinin kabahat mahiyetinde olduğu görülmekle, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralının geçerli olduğu hususu dikkate alındığında, ruhsat iptaline ilişkin davaya konu işlemin uygulanarak yerine getirildiği ve hukuki etkisinin son bulduğu anlaşıldığından, davacı şirketin işlemden ve işlemin uygulanmasından çok sonra çıkarılan yasadaki lehe hükmün uygulanması yönündeki iddiası davaya konu işlemi kusurlandıracak mahiyette görülmemiştir.” şeklinde açıklamada bulunulmuş, sonuç olarak davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davalı idarece, dava konusu işletme ruhsatlı sahada, işletme projesinde beyan edildiği şekilde üretim yapılmamış olduğu, davacı tarafça yerine getirildiği öne sürülen 12,83 m³ üretimin ise işletme projesinde belirtilen miktara göre yetersiz bulunduğu gerekçesiyle, davacı uhdesindeki işletme ruhsatının işlem tarihi itibariyle yürürlükte olan Maden Kanunu’nun 24. maddesinin 12. fıkrası uyarınca iptaline karar verildiği, fiillin Kabahatler Kanunu kapsamında olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yürürlükteki mevzuat ve idare hukukunun temel prensipleri doğrultusunda dava konusu işlemin tesis edildiği andaki hukuki duruma göre yargısal denetim yapılması zorunluluğu karşısında, uyuşmazlıkta lehe hüküm değerlendirmesi yapılmasına ihtiyaç bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına ve temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 14/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.