Danıştay Kararı 8. Daire 2022/3031 E. 2023/77 K. 20.01.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2022/3031 E.  ,  2023/77 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/3031
Karar No : 2023/77

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili : Av. …

Karşı Taraf (Davalı) : … Kaymakamlığı

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, 1989-1999 yılları arasında Geçici Köy Koruculuğu yapan davacının, emeklilik aylığı bağlanması veya tazminat ödenmesi talebiyle yaptığı başvurusunun, görevine Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği’nin 22. maddesine istinaden son verildiğinden bahisle reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; … tarih, E:.., K:… sayılı “02/06/2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5673 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle 442 sayılı Köy Kanunu’na eklenen Ek 17. madde uyarınca 55 yaşını doldurmadan kendi istekleri ile görevlerinden ayrılan geçici köy korucularına, hizmet sürelerine bakılmaksızın 20.000 gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan aylık katsayısı ve hizmet yılı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda tazminat ödeneceğinin hükme bağlandığı, ancak anılan kanun metninin incelenmesinden getirilen bu düzenlemenin kanunun yürürlüğe girdiği tarihten (02.06.2007) öncesine yönelik olarak uygulanacağına ilişkin herhangi bir hüküm içermediği, nitekim davacının da kanunun yayım tarihinden önce 17/11/1999 tarihinde görevine son verildiği, bu durumda yeni getirilen düzenlemenin davacının durumunda olanları kapsamaması nedeniyle başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle verilen davanın reddi kararının, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce 22/01/2019 tarih, E:2017/237, K:2019/308 sayılı “Uyuşmazlık konusu olayda mahkemece davacının tazminat ve aylık bağlanması talebi, 5673 sayılı yasanın yürürlük tarihinden çok önce görevinden ayrılmış olması sebebiyle bu kanun kapsamında tazminata hak kazanmasının mümkün olmadığı, yeni getirilen düzenlemenin davacının durumunda olanları kapsamadığı gerekçesiyle reddedilmiş ise de, yukarıda belirtilen mevzuat gereğince 02/06/2007’den önce ayrılanlara da bu hakkın maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle tanınacağı ve tazminattan faydalanabileceği açıktır. Ancak disiplin hükümleri sebebiyle görevine son verilenlere, belirtilen madde hükmünün uygulanamayacağı düşünüldüğünde, Geçici Köy Korucuları Yönetmeliğinin 22. maddesi uyarınca disiplin hükümlerinin uygulanması sonucu görevine son verilen davacının tazminat ve aylık bağlanması talebinin bu gerekçe ile reddedilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle onanmasına ilişkin kararın davacı tarafından karar düzeltme istemi üzerine, Dairemizin 07/10/2021 tarih, E:2019/10097, K:2021/4388 sayılı kararı ile davacının istemi kabul edilerek yeniden yapılan temyiz incelemesi üzerine davacının aylık bağlanması talebinin, davacının toplam hizmet yılının 15 yıldan az olması nedeniyle aylık bağlama hakkından yararlanmayacağı görülmekle davanın reddine ilişkin kısmının gerekçeli onanmasına, davacının tazminat ödenmesi isteminin 20/10/1989 – 01/05/1998 arası dönemine ilişkin kısmı hakkında, disiplin hükümleri sebebiyle görevine son verilenlere, EK 17. madde hükmünün uygulanamayacağı, davacının Geçici Köy Korucuları Yönetmeliğinin 22. maddesi uyarınca disiplin hükümlerinin uygulanması sonucu 01/05/1998 tarihli işlemle ve göreve gelmeme nedeniyle görevine son verildiğinden bu döneme ilişkin olarak davanın reddi kararının gerekçeli onanmasına, davacının tazminat ödenmesi isteminin 31/08/1998 – 17/11/1999 arası döneme ilişkin kısmı hakkında, davacının disiplin cezası olarak tesis edilen ilk göreve son işleminden sonra yeniden göreve başlatıldığı, bir süre çalışması sonrası ise yeniden ve fakat tutuklama nedeniyle görevine son verildiği; ikinci hizmeti için ayrı bir değerlendirme yapılması gerektiği, tutuklama sebebiyle göreve son verilmesi halinin ilgili döneme ait Yönetmeliklerde idari ve zaruri sebeple göreve son hali olarak değerlendirilmesi karşısında; söz konusu göreve son işleminin tesisine kadarki hizmetlerinin karşılığı olan tazminatının ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararın bu kısım yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
İncelemekte olduğumuz … İdare Mahkemesi kararıyla Dairemiz bozma kararına uyularak kararın esasa yönelik diğer kısımları kesinleştiğinden bozulan kısım hakkında, davacının 31/08/1998 – 17/11/1999 arası dönemi tazminat istemi yönünden; dava konusu işlemin iptaline, anılan işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal haklarının hak ettiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz dilekçesi” başlıklı 48. maddesinin 6. ve 7. fıkralarında; “(6) Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmemiş olması halinde kararı veren; merci tarafından verilecek yedi günlük süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, ilgili merci, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması veya kesin bir karar hakkında olması halinde de kararı veren merci, temyiz isteminin reddine karar verir. İlgili merciin bu kararları ile bu maddenin 2 nci fıkrasında belirtilen temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına ilişkin kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
(7) Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin ödenmemiş olduğu, dilekçenin 3 üncü madde esaslarına göre düzenlenmediği, temyizin kanuni süre içinde yapılmadığı veya kesin bir karar hakkında olduğunun anlaşıldığı hâllerde, 2 ve 6 ncı fıkralarda sözü edilen kararlar, dosyanın gönderildiği Danıştayın ilgili dairesi ve kurulunca, kesin olarak verilir.” hükümleri yer almaktadır.
Bu durumda, yukarıda belirtilen yargılama süreci ve ilgili mevzuat dikkate alındığında, davacı vekili tarafından davanın reddine ilişkin kısma yapılan temyiz başvurusunun; davacı vekilinin temyiz isteminde bulunduğu redde ilişkin kısımların önceden kesinleşmesi ve … İdare Mahkemesi kararında redde ilişkin kısım bulunmaması nedeniyle Dairemiz tarafından değerlendirilmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin kesinleşmiş kısımlara yönelik olan temyiz isteminin reddine, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 48. maddesinin 6. fıkrası uyarınca kesin olarak, 20/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.