Danıştay Kararı 8. Daire 2022/2775 E. 2022/8059 K. 23.12.2022 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2022/2775 E.  ,  2022/8059 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/2775
Karar No : 2022/8059

Temyiz İsteminde Bulunanlar : 1- (Davalılar)
a) … Bakanlığı
Vekili : Av. …
b) … Valiliği
Vekili : Av. …
2- (Davacı) …
Vekili : Av. …

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, taraflarca 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Dava, davacının … Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde zihinsel engelliler öğretmenliği görevini yürütmek üzere yaptığı izin başvurusunun reddine dair işlemin yargı kararıyla iptali üzerine öğretmenlik görevini yürütememesinden kaynaklanan 26.539.20.-TL maddi tazminatın dava tarihine kadar işlemiş 3.690.-TL faizi ile, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizinin, ayrıca 5.000.-TL manevi tazminatın işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacının 2008 yılı Temmuz ayından 2011 yılı Temmuz ayına kadarki dönemde aynı zamanda ortağı olduğu … Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde 5580 sayılı Kanun uyarınca zihinsel engelliler öğretmeni olarak çalışması karşılığında elde edebileceği safi gelir/net ücretinin tespiti için 03/10/2012 tarihli kararla dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, 06/12/2012 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının bu dönemde öğretmen olarak çalışmamasından doğan parasal kaybının 22.638,81.-TL olarak hesaplandığı, davacının adı geçen rehabilitasyon merkezinde zihinsel engelliler öğretmeni olarak çalışmasına, davalı … Bakanlığı işlemiyle izin verilmediğinden, hizmet kusuru nedeniyle davacının 2008 yılı Temmuz ayından, 2011 yılı Temmuz ayına kadarki dönemde zihinsel engelliler öğretmeni olarak çalışması karşılığında yoksun kaldığı 22.638,81.-TL maddi tazminatın davanın açıldığı 12/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … Bakanlığınca davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle bu kısım yönünden davanın kabulüne, iptal davası üzerine açılan tam yargı davasında hükmedilen maddi tazminata dava tarihinden (12/09/2011) itibaren faiz işletileceğinden bu tarihten önceki kısma ilişkin talep edilen 3.690,00.-TL maddi tazminatın ödenmesi mümkün olmadığı davanın 3.690,00.-TL yasal faiz talebine ilişkin kısmı ile manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizin 05/11/2019 tarih ve 2015/7841; K:2019/9543 sayılı kararıyla; Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 43. maddesi uyarınca yapılacak sözleşmenin en az bir yıllık olacağı kuralı uyarınca, Mahkemece davacının sözleşmesi dikkate alınarak sözleşme süresi boyunca mahrum kaldığı parasal haklarının hesaplanarak hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle tarafların temyiz isteminin kabulüyle anılan karar bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak; maddi tazminat talebi yönünden; çalışma izni talep edilirken çalışma izni talep edilen kurumla yapılacak iş sözleşmesinin bir nüshasının ilgili idareye ibraz edilmesi gerektiği ve bu sözleşmenin bir nüshasının, çalışma izni düzenlenmek üzere ilgili mercide bulunması gerektiği ancak uyuşmazlıkta, 23/05/2008 başlangıç tarihli hem kurucu hem de görev alan öğretim elemanı sıfatı ile davacı tarafından tanzim edilen zihinsel engelliler sınıf öğretmenliği branşına ilişkin söz konusu sözleşmenin çalışma izni talebinin ekinde ilgili idareye sunulmadığından ve davalı idarece gönderilen sözleşme örnekleri arasında 2008 yılı Temmuz ayından 2011 yılı Temmuz ayına kadarki dönemde zihinsel engelliler sınıf öğretmenliği talebi ile beraber bu dönemlere ilişkin bir sözleşme örneği gönderilmediğinden, yasal düzenlemeler çerçevesinde özel öğretim kurumlarında görev yapacak personellere ilişkin çalışma izinlerinin söz konusu personellerin sözleşme imzaladığı özel öğretim kurumlarınca yasa ve yönetmelikte belirlenen usuller çerçevesinde talep edileceğinden dava konusu olayda mevzuatta belirlenen usul çerçevesinde bir talep yapılmadığından (talep ekinde sözleşme örneğinin idareye ibraz edilmediğinden) davacının maddi tazminat talep edilen dönemlere ilişkin iş sözleşmesinin varlığından kesin olarak bahsedilemeyeceği sonucuna ulaşıldığından uyulan bozma kararı uyarınca 26.539.20-TL maddi tazminat talebi ile maddi tazminata dayalı olarak talep edilen 3.690.00-TL faize ilişkin maddi tazminat talebinin reddine; manevi tazminat istemi yönünden; 5.000,00 TL tutarındaki manevî tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir. Kararın, davacı tarafından maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmı; davalı idare tarafından manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı temyiz edilmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyiz istemine konu Mahkeme kararının maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmı yönünden yapılan inceleme:
İdarenin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile yönetilenler arasında yönetilenler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı zararın idarece tazmin edilmesini sağlayan bir hukuksal kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler nedeniyle yönetilenlerin malvarlığında ortaya çıkan eksilmelerin ya da çoğalma olanağından yoksunluğun giderilebilmesi, karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.
İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin, hizmet kusuru nedeniyle sorumluluğu, idarece yürütülen hizmetin kuruluşunda, düzenlenmesinde ve işleyişinde ortaya çıkan her türlü bozukluk, aksaklık ve eksikliktir. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karekteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan doğruya ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Bir başka anlatımla; İdarenin, yürütmekle yükümlü olduğu bir kamu hizmetini gereği gibi yerine getirme, bu hizmetin işleyişini sürekli olarak kontrol etme, hizmetin yürütülmesi sırasında gerekli önlemleri alma, hizmeti yürütecek personelin ve hizmete özgülenen araçların seçiminde gerekli dikkat ve özeni gösterme ve denetimi yapma yükümlülüğünü ihlal etmesi neticesinde hizmetin hiç işlememesi, kötü veya geç işlemesi idarenin hizmet kusurunu oluşturur. Dolayısıyla hizmet kusuru nedeniyle bir zarar verilmiş olması halinde, belirtildiği üzere idarenin meydana gelen zararları tazmin sorumluluğu bulunmaktadır.
Dolayısıyla; kamu idareleri, yürüttükleri hizmetin işleyişini sürekli kontrol etmek ve gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüğün tam ve gereği gibi yerine getirilmemiş olması nedeniyle doğan zararların, hizmeti yürütmekle yükümlü bulunan idare tarafından tazmini gerekmektedir.
Ancak; hizmet kusuru ilkesine dayalı olarak tazminata hükmedilebilmesi için ortada öncelikle kamu hizmeti sunumuna ilişkin idarenin kusurlu bir eylem veya işleminin mevcut olması, ilgilinin zarara uğramış olması ve bu zarar ile idarenin kusurlu eylemi veya işlemi arasında uygun illiyet bağı olması gerekmektedir. Sayılan bu dört şarttan birinin eksik olması durumunda tazminata hükmedilmesine olanak bulunmamaktadır.
5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun “Kurumlarda çalıştırılacak personel” başlıklı 8. maddesinin yedinci ve sekizinci fıkralarında “Kurumların müdürleri, kurucu/kurucu temsilcisi tarafından; diğer yönetici ve öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticileri ise müdürlerince seçilir ve çalışma izinleri valiliğin iznine sunulur. Valiliğin izni alınmadan müdür ile diğer yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler işe başlatılamaz.Gerekli şartları taşıyan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler için valilikçe çalışma izni düzenlenir. Çalışma izninin iptali yine valilikçe yapılır.” hükmü; 9. maddesinde; “Kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler, bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere; a) Sosyal güvenlik ve özlük hakları yönünden; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanunu, b) Yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun, 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimaî Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun ile 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine tâbidir. Ancak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiillerin işlenmesi halinde bu kişilere kademe ilerlemesinin durdurulması cezası yerine brüt aylığından 1/4’ü ile 1/2’si arasında maaş kesim cezası, çalışma izni veren makam tarafından verilir. Tekrarı hâlinde ise göreve son verilir. 1702 sayılı Kanuna göre meslekten çıkarılma veya 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlenmesi hâlinde, Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle personelin görevine, izni veren makam tarafından son verilir. Yetki, sorumluluk, ödül, sicil, disiplin ve cezaların uygulanmasına ilişkin diğer esas ve usûller çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Çalışma izinlerinin uzatma onayı” başlıklı 23. maddesinde; kurum müdürünce eğitim personelinden görevine devam edeceklerin listesi ile birlikte yeniden düzenlenen sözleşmeleri, önceki sözleşmenin bitim tarihinden en geç 30 gün önce çalışma izinlerinin uzatılma onayı toplu olarak alınmak üzere millî eğitim müdürlüklerine verileceği, millî eğitim müdürlüklerince kurum ve eğitim personelinin mağduriyetine meydan verilmeyecek şekilde eski sözleşmenin bitim tarihinde çalışma izinlerinin uzatılma onayının verileceği; “Görevlendirme şartları” başlığını taşıyan 31. maddesinin 1. fıkrasında her derece ve türdeki kurumlara öğretmen olarak atanacaklarda resmî öğrenim kurumlarına atanacaklarda aranan nitelik ve şartlar aranacağı, resmî dengi bulunmayan özel öğretim kurumlarının yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmetlerinde ise Bakanlıkça belirtilen nitelik ve şartları taşıyanların görevlendirileceği düzenlemelerine yer verilerek; “Kurumlarda görevlendirileceklerden istenilecek belgeler” başlıklı 39. maddesinde, Çalışma izni düzenlenecek eğitim personelinden istenecek belgeler arasında iş sözleşmesinin sayıldığı görülmektedir.
Anılan Yönetmeliğin “Sözleşme” başlıklı 43. maddesinde, 4857 sayılı İş Kanunu’nun hükümlerine göre kurucu veya kurucu temsilcileri ile eğitim personeli arasındaki iş sözleşmelerinin, bu Yönetmeliğin ekinde yer alan sözleşme formu (EK-5) esas alınarak en az bir yıl süreli olmak üzere üç nüsha düzenleneceği ve taraflarca imzalanacağı, bu sözleşmelerin bir nüshasının, çalışma izni düzenlenmek üzere ilgili mercide, bir nüshasının kurucu veya kurucu temsilcisinde kalıcağı, diğer nüshası nın ise sözleşmeye taraf olan personele verileceği hüküm altına alınmış olup; anılan maddenin devamında bu sürenin istisnalarına yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan hükümlerden anlaşılacağı üzere özel öğretim kurumlarında çalışacak personel ile kurum arasında 4857 sayılı İş Kanunu’nun hükümlerine göre yapılacak sözleşmenin en az bir yıllık olacağı görülmektedir.
Uyuşmazlıkta; Mahkemenin 22/06/2021 tarihli Ara Kararı ile davalı idareden; davacının 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında … Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde öğretmenlik yapıp yapmadığının (branşı ile birlikte) açıklanmasının ve şayet yapmış ise bu yıllara ilişkin sözleşmelerinin birer suretinin gönderilmesinin istendiği, Mahkemenin 12/11/2021 tarihli ara kararı ile davalı idareden ve davacıdan; Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işlemine dayanak teşkil eden davacı tarafından ya da davacı adına yapılan zihinsel engelliler öğretmenliği izin talebine ilişkin başvuru dilekçesinin/dilekçelerinin bir suretinin gönderilmesi; İl Milli Eğitim Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin ilgi (b) kısmında bahsi geçen … tarih ve … sayılı … Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi yazısının bir örneğinin gönderilmesi; davacı tarafından ya da davacı adına yapılan zihinsel engelliler öğretmenliği izin talebine ilişkin başvuru(lar) esnasında, herhangi bir özel eğitim-öğretim kurumu ile davacı arasında tanzim edilmiş zihinsel engelliler öğretmenliğine ilişkin sözleşme ibraz edilip edilmediğinin açıklanmasının istenilmesine; şayet ibraz edilmiş ise sözleşmenin/sözleşmelerin bir örneğinin gönderilmesine; davacının 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında herhangi bir özel eğitim-öğretim kurumunda öğretmenlik yapıp yapmadığının (branşı ile birlikte) açıklanmasının ve şayet yapmış ise bu yıllara ilişkin sözleşmelerinin birer suretinin gönderilmesine, davacının 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında herhangi bir resmi kurumda öğretmenlik yapıp yapmadığının branşı ile birlikte açıklanmasının istenilmesine ve şayet yapmış ise bu hususa ilişkin bilginin-belgenin bir örneğinin gönderilmesine karar verilmiştir.
Ara Karara davalı idarece verilen cevapta; davacının zihinsel engelliler öğretmenliği izin talebine ilişkin başvuru dilekçesinin bulunmadığı ancak … tarih ve … sayılı kurum yazısının bulunduğu, davacının arşiv dosyasında 2008 yılına ait zihinsel engelliler öğretmenliğine ilişkin iş sözleşmesi bulunmamakla birlikte 2011 yılına ait zihinsel engelliler öğretmenliğine ilişkin iş sözleşmesinin bulunduğu, davacının 2008, 2009 ve 2011 yılları arasında kendisine ait olan … Özel Eğitim ve Rehabilitasyon merkezinde uzman öğretici / işitme engelliler sınıfı öğretmeni ve zihinsel engelliler sınıf öğretmeni branşlarında görev yaptığı, davacının 2008-2009-2010-2011 yıllarında herhangi bir resmi kurumda öğretmenlik yapmadığı, ayrıca davacının 2008, 2009 ve 2011 yılları arasında kendi kurumunda işitme engelliler sınıf öğretmeni ve zihinsel engelliler sınıf öğretmeni branşlarında görev yaptığı sadece 2008-2009 yılında kısa bir süre zihinsel engelliler sınıf öğretmeni branşında ders okutamadığı ama işitme engelliler sınıf öğretmeni branşında derslere girdiği ve aylık ücretlerini aldığı dolayısıyla herhangi bir maddi kaybının ve mağduriyetinin olmadığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Davalı idare tarafından ara karar cevabının ekinde gönderilen evrak incelendiğinde; davacının, 22/07/2011 başlangıç tarihli ve 1 yıllık … Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde zihinsel engelliler sınıf öğretmenliği branşında iş sözleşmesinin bulunduğu, bu sözleşmenin hem kurucu hem de görev alan öğretim elemanı sıfatı ile davacı tarafından tanzim edildiği; bu sözleşmenin davalı idareye ibraz edilmesi sonrasında Manisa Valiliğinin 03/08/2011 tarihli olur işlemi ile davacıya 01/08/2011- 01/08/2012 tarihlerine ilişkin çalışma izni verildiği; bu izin sonrasında davacının zihinsel engelliler sınıf öğretmenliği branşında 01/08/2011 tarihinde söz konusu kurumda çalışmaya başladığı; yine aynı kurumda 20/02/2008 başlangıç tarihli 1 yıllık işitme engelliler sınıf öğretmenliğine ilişkin sözleşmenin ilgili idareye sunulduğu ve Manisa Valiliğinin 07/03/2008 olur tarihli işlemi ile söz konusu tarihlere ilişkin davacıya çalışma izni verildiği, yine söz konusu kurumda 20/02/007 başlangıç tarihli 1 yıllık özel eğitim öğretmenliği iş sözleşmesinin davalı idareye sunulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından sunulan bilgi-belge incelendiğinde ise söz konusu özel eğitim kurumunun müdürlüğünün … tarihli, … sayılı yazısı ile davacının zihinsel engelliler sınıf öğretmenliğinden yararlanmasının davalı Manisa Valiliğinden talep edildiği; bu yazının ekler kısmında; “… Eğt. Uyg. Okulu ve İş Eğt. Merkezi Müdürlüğü yazısı, İl Milli Eğitim Müdürlüğü yazısı, Hizmet Belgesi” olmak üzere 3 adet ek gösterildiği, ayrıca davacı tarafından Ara Karar gereği olarak; 23/05/2008 başlangıç tarihli, 5 yıllık söz konusu kurumda zihinsel engelliler öğretmenliği braşında iş sözleşmesi dosyaya sunulduğu görülmekte olup; anılan sözleşme örneği, Dairemizin bozma kararından sonra bozma kararına uyularak verilen Ara Kararı üzerine, dosyada yer alan bilgi ve belge arasına eklenmiştir.
Uyuşmazlık; davacı tarafından yapılan zihinsel engelliler öğretmenliği izin talebinin reddine ilişkin Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin … Mahkemesinin … tarih E:…, K:… sayılı kararıyla iptali üzerine, hukuka aykırılığı yargı kararı ile tespit edilen davalı idare işlemi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Davacının başvurunun reddine ilişkin işlemin yargı kararıyla iptali üzerine 2577 sayılı Kanun’un 28. maddesi gereği olarak; Manisa Valiliğinin 03/08/2011 tarihli olur işlemi ile davacıya 01/08/2011- 01/08/2012 tarihlerine ilişkin çalışma izni verildiği görüldüğünden; davacının tazminat talepleri Temmuz 2008 – Temmuz 2011 dönemi arasına hasren incelenecektir.
Her ne kadar Mahkemece yapılan hukuki değerlendirmede; davacı tarafından dosyaya sunulan; zihinsel engelliler öğretmenliği branşında, 23/05/2008 başlangıç tarihli, 5 yıllık iş sözleşmesine ilişkin; 23/05/2008 başlangıç tarihli hem kurucu hem de görev alan öğretim elemanı sıfatı ile davacı tarafından tanzim edilen zihinsel engelliler sınıf öğretmenliği branşına ilişkin söz konusu sözleşmenin çalışma izni talebinin ekinde ilgili idareye sunulmadığı, davalı idarece gönderilen sözleşme örnekleri arasında 2008 yılı Temmuz ayından 2011 yılı Temmuz ayına kadarki dönemde zihinsel engelliler sınıf öğretmenliği talebi ile beraber bu dönemlere ilişkin bir sözleşme örneği gönderilmediği, davacının maddi tazminat talep edilen dönemlere ilişkin iş sözleşmesinin varlığından kesin olarak bahsedilemeyeceği gerekçesiyle hükme esas alınmamış ise de; uyuşmazlığın, mevcutta devam eden bir zihinsel engelliler öğretmenliği çalışma onayına ilişkin olmadığı, ilk defa zihinsel engelliler öğretmenliği kadrosunda görev almak için yapılan bir başvuru olduğu, davalı idarece başvurunun reddedilerek dosyasının iade edildiği dikkate alındığında; anılan sözleşmenin idarenin kayıtlarında bulunmadığı görülmekte ise de; uyuşmazlığın esasına yönelik yapılan denetimde hükme esas alınması gerektiği anlaşılmaktadır.
Zira; davacının zihinsel engelliler öğretmenliği izin talebinin reddine ilişkin Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işlemi tesis edilmemiş olsaydı- bir başka ifade ile çalışma onayı verilmiş olsaydı- davacı, çalışma izni verildiği tarihten itibaren 5 yıl süreyle zihinsel engelliler öğretmenliği kadrosunda görev yapabilecekti.
Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 43. maddesi uyarınca yapılacak sözleşmenin en az bir yıllık olacağı kuralı, asgari sınır olup Yönetmelikte azami bir sınır belirtilmemiştir. Mahkemece davacının sözleşmesi dikkate alınarak sözleşme süresi boyunca mahrum kaldığı parasal haklarının hesaplanarak hüküm kurulması gerektiği açıktır. Sözleşme süresi her ne kadar 5 yıl olsa da; yargı kararı gereği bu beş yıllık süre dolmadan -zihinsel engelliler öğretmenliği kadrosu çalışma onayı talebinden 3 yıl sonra- çalışma onayı verilerek göreve başladığı görüldüğünden; maddi tazminata ilişkin yapılan hesaplamanın Temmuz 2008-Temmuz 2011 dönemleri arasına özgü hesaplanması gerekmektedir.
Öte yandan; her ne kadar davalı idarece davacının 2008, 2009 ve 2011 yılları arasında kendi kurumunda işitme engelliler sınıf öğretmeni ve zihinsel engelliler sınıf öğretmeni branşlarında görev yaptığı sadece 2008-2009 yılında kısa bir süre zihinsel engelliler sınıf öğretmeni branşında ders okutamadığı ama işitme engelliler sınıf öğretmeni branşında derslere girdiği ve aylık ücretlerini aldığı dolayısıyla herhangi bir maddi kaybının ve mağduriyetinin olmadığı savunulmakta ise de; söz konusu iddiaları destekler çalışma onayı Olur’u ve buna ilişkin bilgi ve belgenin dosyaya eklenmediği görülmektedir.
Kaldı ki; şartları sağlamadığından bahisle davacının zihinsel engelliler öğretmenliği izin talebinin reddine ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğunun yargı kararı ile tespiti üzerine işlem nedeniyle maddi manevi zarara uğranıldığı iddiasının, uyuşmazlığın esasını oluşturduğu dikkate alındığında; davalı idarece ileri sürüldüğü gibi; 2008, 2009 ve 2011 yılları arasında kendi kurumunda işitme engelliler sınıf öğretmeni ve zihinsel engelliler sınıf öğretmeni branşlarında görev yapmasına nasıl izin verildiği dosyada yer alan bilgi ve belgelerden anlaşılamamaktadır.
Ancak; Temmuz 2008- Temmuz 2011 dönemi içerisinde davacı tarafından elde edilen başkaca bir gelirin tespiti halinde; hesaplanacak tazminat miktarından mahsup edileceği de açıktır.
Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında; Mahkemece, davacının hukuka aykırı işlem nedeniyle zihinsel engelliler öğretmeni olarak görev yapamadığı dönem süresi (Temmuz 2008- Temmuz 2011) dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğinden temyize konu kararın bu kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Ayrıca, davacı tarafından faiz isteminde bulunulduğu da görüldüğünden, yukarıda yer alan bozma ilkeleri uyarınca Mahkemece bu kısımlar yönünden de hüküm kurulacağı tabidir.
Temyiz istemine konu Mahkeme kararının manevi tazminatın kabulüne ilişkin kısmı yönünden yapılan inceleme:
Manevi tazminat ; kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlamaktadır.
Tam yargı davalarının ve manevi tazminatın belirtilen niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın, zararın ve varsa idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı olacak şekilde belirlenmesi, bununla birlikte olayın meydana geliş şekli, idari faaliyetin niteliği ve idarenin sorumluluk sebebi gözetilerek hakkaniyetli ve makul bir tutarı aşmaması gerekmektedir.
Buna göre; manevi tazminat takdir edilirken, davacı yönünden, manevi tatmin duygusunu sağlamaya yetecek, zarara yol açan idari faaliyet sonucu duyulan elem ve ızdırabın kişi üzerindeki etki ve ağırlığını karşılayacak düzeyde olmasına; davalı yönünden ise, hakkaniyet sınırlarını aşmayan, ölçülü, adil dengeyi sağlayacak ve aşırı mali külfet oluşturmayacak makul bir seviyede olmasına dikkat edilmesi gerektiği açıktır.
Uyuşmazlıkta; manevi tazminata hükmedilebilmesi için gerekli şartların oluşmadığı görüldüğünden, Mahkeme kararının manevi tazminatın kabulüne ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 23/12/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
(X) 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun “Kurumlarda çalıştırılacak personel” başlıklı 8. maddesinin yedinci ve sekizinci fıkralarında “Kurumların müdürleri, kurucu/kurucu temsilcisi tarafından; diğer yönetici ve öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticileri ise müdürlerince seçilir ve çalışma izinleri valiliğin iznine sunulur. Valiliğin izni alınmadan müdür ile diğer yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler işe başlatılamaz.Gerekli şartları taşıyan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler için valilikçe çalışma izni düzenlenir. Çalışma izninin iptali yine valilikçe yapılır.” hükmü; 9. maddesinde; “Kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler, bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere; a) Sosyal güvenlik ve özlük hakları yönünden; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanunu, b) Yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun, 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimaî Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun ile 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine tâbidir. Ancak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiillerin işlenmesi halinde bu kişilere kademe ilerlemesinin durdurulması cezası yerine brüt aylığından 1/4’ü ile 1/2’si arasında maaş kesim cezası, çalışma izni veren makam tarafından verilir. Tekrarı hâlinde ise göreve son verilir. 1702 sayılı Kanuna göre meslekten çıkarılma veya 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlenmesi hâlinde, Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle personelin görevine, izni veren makam tarafından son verilir. Yetki, sorumluluk, ödül, sicil, disiplin ve cezaların uygulanmasına ilişkin diğer esas ve usûller çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; Denizli Eğitim Estitüsü İlkokul Öğretmenliği bölümü mezunu olan davacının, sınıf öğretmeni branşında istihdam edilirken Gaziantep Rehberlik va Araştırma Merkezi’nde ağır işiten çocukların eğitimi seminerine katılarak belge aldığı; 03/11/2001-17/08/2001 tarihleri arasında Manisa Eğitim Uygulama Okulu ve İş Merkezi Müdürlüğü’nde Özel Eğitim Öğretmeni(zihinsel engelliler öğretmeni) olarak görev yaptığı; bu tarihten sonra emekli olarak özel sektörde … Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde işitme engelliler öğretmenliği görevini sürdürürken zihinsel engelliler öğretmenliği için izin talebinde bulunduğu; davacının Talim ve Terbiye Kurulu’nun belirlediği işitme engeliler öğretmenliği ve zihin engeliler öğretmenliği bölümlerini bitirmediği, bir yıl değil yaklaşık 9 ay özel eğitim öğretmenliği yaptığı gerekçesiyle Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün … günlü … sayılı işlemi ile işitme engelliler öğretmenliği çalışma izninin iptal edildiği, zihinsel engelliler öğretmenliği izin talebinin de aynı gerekçeyle Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün .. tarihli, … sayılı işlem ile reddedildiği, her iki işlemin iptali istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, talebinin reddi yolundaki işlemde hukuka uyarlık; işitsel engelliler öğretmenliği izninin iptali yönündeki işlemde ise hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle işlemin kısmen iptaline, kısmen reddine karar verildiği, Mahkememiz kararı üzerine davacının … tarihli … sayılı olur ile zihinsel engelliler sınıf öğretmeni olarak ataması yapıldığı ve maaş ve diğer özlük haklarının 01/08/2011 tarihinden itibaren ödenmeye başladığı, davacı tarafından, zihinsel engelliler öğretmenliği görevini yürüttüğü 2008 yılı Temmuz ayından 2011 yılı Temmuz ayına kadarki döneme ilişkin parasal hakları ve uğradığı manevi üzüntünün karşılığı olarak maddi ve manevi tazminat istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Çalışma izinlerinin uzatma onayı” başlıklı 23. maddesinde; kurum müdürünce eğitim personelinden görevine devam edeceklerin listesi ile birlikte yeniden düzenlenen sözleşmeleri, önceki sözleşmenin bitim tarihinden en geç 30 gün önce çalışma izinlerinin uzatılma onayı toplu olarak alınmak üzere millî eğitim müdürlüklerine verileceği, millî eğitim müdürlüklerince kurum ve eğitim personelinin mağduriyetine meydan verilmeyecek şekilde eski sözleşmenin bitim tarihinde çalışma izinlerinin uzatılma onayının verileceği; “Görevlendirme şartları” başlığını taşıyan 31. maddesinin 1. fıkrasında her derece ve türdeki kurumlara öğretmen olarak atanacaklarda resmî öğrenim kurumlarına atanacaklarda aranan nitelik ve şartlar aranacağı, resmî dengi bulunmayan özel öğretim kurumlarının yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmetlerinde ise Bakanlıkça belirtilen nitelik ve şartları taşıyanların görevlendirileceği düzenlemelerine yer verilerek; “Kurumlarda görevlendirileceklerden istenilecek belgeler” başlıklı 39. maddesinde, Çalışma izni düzenlenecek eğitim personelinden istenecek belgeler arasında iş sözleşmesinin sayıldığı görülmektedir.
Anılan Yönetmeliğin “Sözleşme” başlıklı 43. maddesinde, 4857 sayılı İş Kanunu’nun hükümlerine göre kurucu veya kurucu temsilcileri ile eğitim personeli arasındaki iş sözleşmelerinin, bu Yönetmeliğin ekinde yer alan sözleşme formu (EK-5) esas alınarak en az bir yıl süreli olmak üzere üç nüsha düzenleneceği ve taraflarca imzalanacağı, bu sözleşmelerin bir nüshasının, çalışma izni düzenlenmek üzere ilgili mercide, bir nüshasının kurucu veya kurucu temsilcisinde kalıcağı, diğer nüshası nın ise sözleşmeye taraf olan personele verileceği hüküm altına alınmış olup; anılan maddenin devamında bu sürenin istisnalarına yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan hükümlerden anlaşılacağı üzere özel öğretim kurumlarında çalışacak personel ile kurum arasında 4857 sayılı İş Kanunu’nun hükümlerine göre yapılacak sözleşmenin en az bir yıllık olacağı görülmekte olup; hukuka aykırılığı yargı kararı ile sabit olan işlem nedeniyle oluşan maddi zararın, başvurunun reddine ilişkin işlem tarihi itibariyle 1 yıllık süre ile hesaplanması gerektiği görüşüyle, Mahkeme kararının maddi tazminata ilişkin kısmının bozulmasına ilişkin çoğunluk kararına, hesaplanacak maddi tazminata ilişkin dikkate alınacak süre yönünden katılmıyorum.

KARŞI OY :
(XX)- İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İdare Mahkemesince verilen kararın manevi tazminata ilişkin kısmının dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, Mahkeme kararına karşı yapılan yapılan temyiz başvurusu üzerine Mahkeme kararının bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, manevi tazminata ilişkin kısım yönünden temyiz isteminin reddi ile anılan kararın bu kısmının onanması gerektiği oyu ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.