Danıştay Kararı 8. Daire 2022/2521 E. 2023/994 K. 02.03.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2022/2521 E.  ,  2023/994 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/2521
Karar No : 2023/994

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : … Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davacı) : … Temsilcilik Danışmanlık Tanıtım Hizmetleri İç ve Dış Ticaret Turizm Sanayi Limited Şirketi
Vekili : Av. …

İstemin Özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava; davacı şirket adına, kaçak su kullandığı gerekçesiyle İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından kaçak su kullanım bedeli tahakkuk ettirilmesine ve davacı şirketin resen kullanılmış su uzaklaştırılması abonelik mukavelesine taraf edilmesine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacıya ait işyerine ilişkin davalı idare ile yapılmış abonelik sözleşmesi bulunmadan, söz konusu işyerinde yağmur sularının depolanarak kullanılmasının anılan yönetmeliğin 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca abonelik sözleşmesi yapma zorunluluğunun istisnası olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından, davacı şirket adına kaçak su kullanım bedeli tahakkuk ettirilmesine ve davacı şirketin resen kullanılmış su uzaklaştırılması abonelik mukavelesine taraf edilmesine dair dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle verilen davanın reddine ilişkin kararın, Dairemizin 16.03.2020 tarih ve E:2016/14198, K:2020/1920 sayılı kararıyla, davalı idarenin o bölgede su ve kanalizasyon hattının bulunup bulunmadığı, davacıya yönelik sunmuş olduğu herhangi bir hizmet olup olmadığı, gerekirse mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak işin esası hakkında karar veren İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle bozulması üzerine, İdare Mahkemesince bozma kararına uyularak keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve neticede davalı idareye ait dava konusu iş yerine hizmet verecek atıksu ve içme suyu hatlarının bulunmadığı, davalı idarece davacıya verilmiş doğrudan bir hizmetin bulunmaması karşısında, davacıya resen abonelik işlemi yapılmasına ve davacı adına kaçak su bedeli tahakkuk ettirilmesine ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 124. maddesinde, “Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 11. maddesinin 6. fıkrası “…Atıksu altyapı sistemlerini kullanan ve/veya kullanacaklar, bağlantı sistemlerinin olup olmadığına bakılmaksızın, arıtma sistemlerinden sorumlu yönetimlerin yapacağı her türlü yatırım, işletme, bakım, onarım, ıslah ve temizleme harcamalarının tamamına kirlilik yükü ve atıksu miktarı oranında katılmak zorundadırlar. Bu hizmetlerden yararlananlardan, belediye meclisince ve bu maddede sorumluluk verilen diğer idarelerce belirlenecek tarifeye göre atıksu toplama, arıtma ve bertaraf ücreti alınır. Bu fıkra uyarınca tahsil edilen ücretler, atıksu ile ilgili hizmetler dışında kullanılamaz.” hükmünü içermektedir.
2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kurulu ve Görevleri Hakkında Kanun’un 13. maddesinde “İSKİ’nin gelirleri aşağıdaki kaynaklardan sağlanır: a) Su satışı va kullanılmış suların uzaklaştırılmasına karşılık, tarifesine göre abonelerden alınacak ücretler, b) Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca, su ve kanalizasyon tesislerinden yararlananlardan ilgili belediye adına alınacak katılma payları, (…)”; “Tarife tespit esasları” başlıklı 23.maddesinde “Su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış suların uzaklaştırılması, septik çukurların boşaltılması giderleri için ayrı tarifeler yapılır. Bu tarifelerin tespitinde, yönetim ve işletme giderleri ile,amortismanları doğrudan gider yazılan (aktifleştirilmeyen) yenileme,ıslah ve tevsi masrafla ve (…) (2) bir kar oranı esas alınır. Tarifelerin tespiti ile tahsilatla ilgili usul ve esaslar bir yönetmelik ile belirlenir.”; Şebeke olmayan yerlerde yapılacak tesisler” başlıklı 24.maddesinde “Şehir kanalizasyon şebekesinin henüz tesis edilmediği ve uygun bir boşaltma sağlanamayan alanlarda kullanılmış sular, sağlık ve fenni şartlara uygun septik çukurlara verilebilir. Bunların İSKİ’nin belirteceği esaslara uygun olarak yapılması gereklidir. Kuruluş yeri bakımından şehir şebekesinden ayrı ve özel boşaltma tesisi yapması zorunlu bulunan,durumları özellik taşıyan müesseseler bu tesisleri İSKİ’nin izin ve denetimi altında yaparlar.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıdaki Yasa hükmü uyarınca, İSKİ Yönetim Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı ve İSKİ Genel Kurulu’nun … tarih ve … sayılı onayı ile 15.12.2011 tarihi itibariyle yürürlüğe giren İSKİ Tarifeler Yönetmeliği’nin 1. maddesinde; yönetmeliğin İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün su satışı ve kullanılmış suların uzaklaştırılması bedeli ile ilgili tarifelerinin tespiti, tarife tespitinde esas alınacak hususların belirlenmesi ile tespit edilecek bedellerin tahsiline ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla hazırlandığı belirtilmiştir. Aynı Yönetmeliğin “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 3. maddesinde; Abone, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünce sunulan su ve atık su hizmetlerinden abonelik sözleşmesi çerçevesinde faydalanan veya faydalanacak gerçek veya tüzel kişilerdir şeklinde tanımlandıktan sonra devamında, Abone Grubu, Abonenin normal, aylıkçı, sanayi, resmi daire, belediye¸toplu su, inşaat, kuyu, tanker ve ücretsiz su veya atık su kullanan gruplardan hangisine dâhil olduğunu göstereceği halinde tanımlanarak, abone türlerinin neler olduğu düzenlenmiştir. 17. maddesinde ise; “(2)Kuyu, kaptaj havuz ve benzeri tesislerden veya tankerle yeraltı ve yüzeysel suları temin ederek kullanan veya kanalizasyon şebekesinden yararlanan özel ve tüzel kişiler İdareye başvurup abonelik sözleşmesi yapmak zorundadır.” hükmü düzenlenmiştir.
27.10.2010 tarihli 27742 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Atıksu Altyapı Ve Evsel Katı Atık Bertaraf Tesisleri Tarifelerinin Belirlenmesinde Uyulacak Usul Ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin 4/m fıkrası “Ücret: … 2560 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi uyarınca alınan kullanılmış suları uzaklaştırma bedelini de içerecek şekilde; atıksu ve evsel katı atık ile ilgili verilen tüm hizmetler karşılığında tam maliyet esaslı tarifeye göre belirlenen toplam sistem maliyetini karşılamak üzere evsel katı atık ve atıksu hizmetlerinden yararlananlar tarafından ödenmesi gereken parasal değeri” hükmünü; ” Abonelik” başlıklı 10. maddesi, “Atıksu altyapı yönetimlerinin hizmet vermekle yükümlü olduğu tüm gerçek ve tüzel kişilerin abone olması zorunludur.” hükmünü; “Sayaç zorunluluğu” başlıklı 11. maddesi “Atıksu altyapı yönetimlerinin verdiği su ve/veya atıksu hizmetlerinden yararlananlardan hem su hem de atıksu abonesi olanlar su sayacı, sadece atıksu abonesi olanlar atıksu sayacı taktırmakla ve işler durumda muhafaza etmekle yükümlüdürler … ” hükmünü içermektedir.
İSKİ Tarifeler Yönetmeliği’nin 17. maddesinin 2. fıkrasında, kuyu, kaptaj havuz ve benzeri tesislerden veya tankerle yeraltı ve yüzeysel suları temin ederek kullanan gerçek ve tüzel kişilerin abonelik sözleşmesi yapmalarının zorunlu olduğu düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete ait İstanbul İli, Çekmeköy İlçesi,… Mahallesi, … Caddesi No:… adresinde bulunan iş yerinde, davalı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü ile yapılmış abonelik sözleşmesi olmaksızın su ihtiyacını, yer altında biriken yağmur suyunun kullanılması suretiyle 600 tonluk depodan hidrofer sistemiyle binanın su ihtiyacının karşılandığının … tarih ve … sayılı tutanak ile tespit edildiği, bu tespit üzerine davacı şirketin davalı idarece resen KSUB suyu aboneliği yapılması ve kaçak su kullandığı gerekçesiyle davacı şirkete kaçak su kullanım bedeli tahakkuk ettirilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin tesis edildiği, bakılmakta olan davanın resen abonelik işlemi ve davacıya kaçak su bedeli tahakkuk ettirilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
23/11/1981 tarihinde yürürlüğe giren 2560 sayılı Kanunla İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı ayrı bir tüzel kişilik olarak İSKİ Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Anılan Kanunun 2. maddesinde, içme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyaçlarının her türlü yeraltı ve yer üstü kaynaklarından sağlanması ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması, kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması, bu hizmetlerin yerine getirilmesi için her türlü tesisin etüt ve projesinin yapılması veya yaptırılması, bu projelere göre tesislerin kurulması veya kurdurulması, kurulu olanları devralıp işletme ve bunların bakım ve onarımını yapma, yaptırma, bölge içindeki su kaynaklarının, yeraltı sularının kullanılmış sularla ve endüstri artıkları ile kirletilmesini, bu kaynaklarda suların kaybına veya azalmasına yol açacak tesis kurulması ve bu tür faaliyetlerde bulunulmasını önlemenin, bu konuda her türlü teknik, idarî ve hukukî tedbiri alma, su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütme ve bu konulardaki yetkileri kullanma su ve kanalizasyon idaresinin görevleri arasında sayılmış, 23. maddesinde ise su ve kanalizasyon idaresine su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış suların uzaklaştırılması, septik çukurların boşaltılması giderleri için tarifeler yapma, tarifelerin tespiti ve tahsilatla ilgili usul ve esasları belirlemek üzere yönetmelik çıkarma yetkisi verilmiş, aynı kanuna 05/06/1986 gün ve 3305 sayılı Kanunla eklenen Ek 5. madde ile de, bu Kanunun diğer Büyükşehir Belediyelerinde de uygulanması sağlanmıştır.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 124. maddesi uyarınca, genel prensipleri yasa koyucu tarafından belirlenmek koşuluyla kanunların uygulanmasına yönelik ayrıntıların belirlenmesinin yürütme organına, bir başka ifadeyle idarelere bırakılmasının mümkün olduğu görülmektedir. Buna göre idareler, görev alanlarına ilişkin olarak yönetmelik dışında, yönerge, tebliğ, genelge gibi çeşitli adlar altında da düzenleme yapabilmektedirler. Ancak, idarelerin düzenleme yapmaya yönelik bu yetkisi, yasama organının çizdiği sınırlar içinde, başta Anayasa olmak üzere, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri gibi üst hukuk normlarına aykırı olmamak şartıyla kullanılabilinir ve düzenlemeler arasındaki sözkonusu bu ilişki de “normlar hiyerarşisı” olarak adlandırılır.
Normlar hiyerarşisi kuramına göre hukuk düzeni, farklı kademede yer alan Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içermekte ve her norm geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan almaktadır. Bu nitelikleri gereği, dayandıkları üst hukuk normlarına aykırı hüküm ihtiva etmeleri mümkün değildir. Bu kuramın en belirgin özelliklerinden biri de, bir düzenlemenin hiyerarşik sıralamada daha altta bulunan bir düzenleme ile değiştirilememesi ve kaldırılamamasıdır. Dolayısıyla normlar hiyerarşisinde Kanunlardan alt sırada gelen Yönetmeliklerin de üst norm olan Kanunlara aykırı olamayacağı açıktır.
Diğer taraftan dava konusu uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için Çevre Kanunun 11. maddesinin 6. fıkrasında yer alan mevzuat hükmünün incelenmesi gerekmektedir. Bahse konu hükmün ilk cümlesinde yer alan “… Atıksu altyapı sistemlerini kullanan ve/veya kullanacaklar …” ibaresi ile kanun koyucu, atık su bedelinin oluşabilmesi için belirtilen alanda atıksu altyapı sisteminin varlığını ilk koşul olarak belirlemiştir. Diğer bir ifade ile atıksu altyapı hizmetinin verilmediği bir alanda ilgili idarelerin hizmet sunmadan atıksu ücretinin tahsil edilmesine yönelik düzenlemeler yapamayacağı hüküm altına alınmış; devamında ise “kullanan ve/veya kullanacaklar” ibaresiyle ikili bir ayrıma gidilmiştir.
Buna göre atıksu altyapı sistemlerini kullanan ibaresinden, suyu kullanıp atıksu üretenler, kullanacaklar ibaresinden ise atıksu altyapı sistemlerinden gelecekte faydalanma ihtimali olanların anlaşılması gerekmektedir. Altyapı sistemini kullanan abonelerin arıtma sistemlerinden sorumlu yönetimlerin yapacağı her türlü yatırım, işletme, bakım, onarım, ıslah ve temizleme harcamalarının tamamına kirlilik yükü ve atıksu miktarı oranında katılmak zorunda olduğu hususunda tereddüt bulunmamakta olup tereddüt hasıl olan ve tartışılması gereken kısım ise var olan atıksu altyapı kanalizasyon sistemini ileride kullanacaklar ibaresinden ne anlaşılması gerektiği hususudur. Bu durumda kullanacaklar açısından var olan altyapı sistemini iradi olmayan sebeplerden ötürü hali hazırda kullanamayan ancak ileride kullanma ihtimali olan aboneler olarak algılanması gerektiği, bu nedenle kullanacaklar sıfatına haiz abonelerin sadece yatırım, işletme, bakım, onarım maliyetlerine katılma durumlarının söz konusu olduğu, atıksu üretmeyenlerden ise dönemsel olarak ücret talebinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Ayrıca Atıksu Altyapı Ve Evsel Katı Atık Bertaraf Tesisleri Tarifelerinin Belirlenmesinde Uyulacak Usul Ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğinin yukarıda sayılan maddelerinde de hizmetten yararlanma ve hizmetin varlığı koşulu atık su ücretinin tahakkukunda esas olarak karşımıza çıkmaktadır.
Uyuşmazlık konusu taşınmazın mahallinde, 08/10/2021 tarihinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ve 05/11/2021 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren bilirkişi raporunda özetle;
“• İstanbul ili, Çekmeköy ilçesi, … mahallesi, … caddesi No:… adresinde bulunan yapıda ve bahçesinde gerçekleştirilen tespitlerden, iki adet kuyu ve bir adet su deposunun mevcut olduğu, çatı yüzeyindeki yağmur sularının, yağmur deresi ile düşey su borusuna ve buradan da su deposuna aktarıldığı,
• Su deposunda toplanan yüzey yağmur sularının, bodrum katta kurulan arıtma sistemi ile arıtıldığı ve hidrofor yardımı ile kullanıma verildiği,
• Dolayısıyla toplanan yüzey suyunun arıtılmasından sonra kullanım amaçına yönelik olarak, hidrofor aracılığı ile yapı içine kullanıma verildiğinin açık olduğu,
• Yapı içerisinde bu suların kullanımı nedeniyle meydana gelen atık suyun; foseptik kuyusunda biriktirildiği ve davacının … tarih ve … yev nolu ihtarnamesinde de belirttiği üzere foseptik kuyusundan, özel vidanjörlerle çekildiği,
• Yerinde yapılan tespitler ile davalı idare vekilinin, 30.10.2020 tarihli beyan dilekçesinden; dava konusu iş yerine hizmet verecek atıksu ve içme suyu hatlarının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
• Davalı idarenin işyerine doğrudan atıksu ve içme suyu hattına yönelik hizmet vermemesine karşın, foseptik kuyusundan özel vidanjörlerle çekilen kullanılmış sularının, davalı idarenin sorumluluğunda olan alıcı ortamlara deşarj edilmesi gerektiği,
• Bu kapsamda davalı işyerine ait kullanılmış suların deşarj yapılması sonucu, bu kullanılmış suların uzaklaştırılması/iletilmesi, arıtılması vb. hizmetler nedeniyle davacıya yönelik dolaylı bir hizmetin verildiği sonucunun ortaya çıktığı” şeklinde görüş ve kanaat belirtildiği görülmüştür.
Olayda; davacının, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün şebeke suyu ve kanalizasyon hizmetinden yararlanmadığı, su ihtiyacını yağmur suyunun depolanarak arıtılması suretiyle temin ettiği; ancak depolanan atık suların davalı idarece, davalı idarenin sorumluluğunda olan alıcı ortamlara vidanjör vasıtasıyla deşarj edilerek uzaklaştırdığı, dolayısıyla davacının, idarenin sunmuş olduğu kullanılmış suların uzaklaştırılması hizmetinden faydalandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, kendi imkanlarıyla elde ettiği suyu kullanarak atıksu üreten ve depolanan bu atık suyun uzaklaştırılması hizmetinden faydalanan kişilerin de aboneliklerinin yapılmasının mevzuat gereği olduğu anlaşıldığından, davacının resen kullanılmış su uzaklaştırılması abonelik mukavelesine taraf edilmesine ve geriye dönük olarak tahakkuk çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemlerin iptaline ilişkin temyize konu mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 02/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.