Danıştay Kararı 8. Daire 2022/2314 E. 2023/116 K. 24.01.2023 T.

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2022/2314 E.  ,  2023/116 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/2314
Karar No : 2023/116

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Üniversitesi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Üniversitesi Sağlık Bilimler Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğrencisi olan davacı tarafından, hakkında verilen mahkumiyet kararının kesinleştiğinden bahisle Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinin 9. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı … Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Disiplin Kurulu kararının iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 9/1-a maddesine göre suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmaktan kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunanların “yüksek öğretim kurumundan çıkarma” disiplin cezasıyla cezalandırılacaklarının hükme bağlanması karşısında, davalı idareye bu hüküm gereği herhangi bir değerlendirme yapma ve takdir yetkisini kullanma hakkı tanınmadığı, anılan hüküm gereği davacı hakkında “bağlı yetki” kapsamında yüksek öğretim kurumundan çıkarılması yönünde işlem tesis edildiği, 2547 sayılı Kanunun 54. maddesi ile Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinin 15. maddesi gereği, öğrenciler hakkında yürütülen disiplin soruşturması sırasında savunmalarının alınması gerekmekle birlikte, bağlı yetki kapsamında olan işbu dava konusu işleme ilişkin uyuşmazlık bakımından, hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunduğu hususunda herhangi bir tereddüt bulunmayan davacının, disiplin soruşturması sırasında savunmasının alınmasının veya alınmamasının davacı hakkında alınan kararı değiştiremeyeceği, dolayısıyla savunmasının alınmasına gerek olmadığı, davalı idarece bağlı yetki çerçevesinde davacı hakkında silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunması sebebiyle yüksek öğretim kurumundan çıkarma disiplin cezasıyla cezalandırılması yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Yükseköğretim kurumlarında kayıtlı öğrencilerin “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, böyle bir örgütü yönetmek veya bu amaçla kurulan örgüte üye olmak, üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak veya yardım etmek,” eylemi nedeniyle “yükseköğretim kurumundan çıkarma” disiplin cezası ile cezalandırılmaları için söz konusu eylemi işlediklerinin öğrencilik statüleri devam etmekte iken Mahkeme kararı ile kesinleşmiş olması gerektiği, yükseköğretim kurumuna kayıt olmadan önce söz konusu suçlardan haklarında kesinleşmiş mahkumiyet kararı ile hükümlü bulunanların, girdikleri sınav sonucuna göre yükseköğretim kurumlarına kayıt yaptıramayacağına veya bu durumlarının tespiti halinde “yükseköğretim kurumundan çıkarma” disiplin cezası ile cezalandırılacağına ilişkin hüküm bulunmadığı, Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinin 9/1-a maddesinde sayılan suçlardan kesinleşmiş mahkeme kararı ile hükümlü iken girdiği sınav sonucunda davalı üniversiteye 02/09/2020 tarihinde kayıt yaptıran davacının durumunun anılan Yönetmelik hükmü kapsamında bulunmayıp, davalı üniversiteye kayıt olduğu tarihten önceki dönemde (13/02/2019 tarihinde) hakkında kesinleşen mahkumiyet kararının disiplin cezasına dayanak alınmasına hukuken olanak bulunmadığı, dava konusu işlemde sebep unsuru yönünden hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Dava, … Üniversitesi Sağlık Bilimler Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğrencisi olan davacı tarafından, hakkında verilen mahkumiyet kararının kesinleştiğinden bahisle Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinin 9. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin ‘Yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasını gerektiren disiplin suçları
‘ başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; “Mahkeme kararıyla kesinleşmiş olmak kaydıyla, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, böyle bir örgütü yönetmek veya bu amaçla kurulan örgüte üye olmak, üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak veya yardım etmek” fiili yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasını gerektiren eylemlerden sayılmış olup, ‘Savunma hakkı’ başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasında; “Hakkında disiplin soruşturması açılan öğrenciye isnat edilen suçun neden ibaret olduğu, savunmasını yapacağı tarihten en az yedi gün önce yazılı olarak bildirilir. Bu yazıda; öğrenciden belirtilen gün, saat ve yerde savunmasını yapmak üzere hazır bulunması istenilir.” hükmü, ‘Disiplin cezası verilirken dikkat edilecek hususlar’ başlıklı 23. maddesinde ise; “Disiplin cezalarını vermeye yetkili amirler ile disiplin kurulları bu cezalardan birini verirken, disiplin suçunu oluşturan eylemlerin ağırlığını, soruşturulan öğrencinin daha önce bir disiplin cezası alıp almadığını, davranış, tavır ve hareketlerini, işlediği fiil ve yaptığı hareket dolayısıyla pişmanlık duyup duymadığını dikkate alırlar.” hükmü yer almıştır.
Anılan Yönetmelik hükmü uyarınca kişi hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararının bulunması halinde suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, böyle bir örgütü yönetmek veya bu amaçla kurulan örgüte üye olmak, üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak veya yardım etmek fiili, yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasını gerektiren eylemlerden sayılmakla birlikte; bu fiili işleyen kişilere verilecek disiplin cezası için Yönetmeliğin diğer hükümlerinin uygulanmaması yönünde istisnai bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı hakkında başlatılan disiplin soruşturmasında davacının savunmasının alınmadığı, sübut bulan fiil dikkate alınarak, Disiplin Yönetmeliği’nin 23. maddesi kapsamında bir değerlendirme yapılmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin gerekçeli reddedilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… Üniversitesi Sağlık Bilimler Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü’ne 02/09/2020 tarihinde kayıt yaptıran davacı tarafından, hakkında verilen … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl, 3 ay hapis cezasına hükmedilmesine ilişkin kararın 13/02/2019 tarihinde kesinleşmesi üzerine, bu hususun davalı Üniversite’ye bildirilmesi sonucunda başlatılan disiplin soruşturması neticesinde davalı Üniversite’nin … tarih ve … sayılı … Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Disiplin Kurulu kararı ile Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 9. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca ilişiğinin kesilmesine karar verilmesi üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun ‘Öğrencilerin disiplin işleri’ başlıklı 54. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; “Yükseköğretim kurumları içinde veya dışında yükseköğretim öğrenciliği sıfatına, onur ve şerefine aykırı harekette bulunan, öğrenme ve öğretme hürriyetini, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kısıtlayan, kurumların sükün, huzur ve çalışma düzenini bozan, boykot, işgal ve engelleme gibi eylemlere katılan, bunları teşvik ve tahrik eden, yükseköğretim mensuplarının şeref ve haysiyetine veya şahıslarına tecavüz eden veya saygı dışı davranışlarda bulunan ve anarşik veya ideolojik olaylara katılan veya bu olayları tahrik ve teşvik eden öğrencilere; eylem başka bir suçu oluştursa bile ayrıca uyarma, kınama, bir haftadan bir aya kadar veya bir veya iki yarıyıl için kurumdan uzaklaştırma veya yükseköğretim kurumundan çıkarma cezaları verilir.” hükmü yer almakta olup, ‘Yönetmelikler’ başlıklı 65. maddesinin (a) fıkrasının 9. bendinde, öğrencilerin disiplin işlemleri ile ilgili hususların Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
18/08/2012 tarih ve 28388 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin ‘Amaç ve kapsam’ başlıklı 1. maddesinde; “Bu Yönetmeliğin amacı, yükseköğretim kurumları öğrencilerine verilecek disiplin cezaları ile soruşturma usul ve esaslarını düzenlemektir. Bu Yönetmelik yükseköğretim kurumlarındaki tüm öğrencileri kapsar.” hükmü, ‘Dayanak’ başlıklı 2. maddesinde; “Bu Yönetmelik 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 54 üncü maddesi ile 65 inci maddesinin (a) fıkrasının (9) numaralı bendine dayanılarak hazırlanmıştır.” hükmü yer almış olup, ‘Yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasını gerektiren disiplin suçları
‘ başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; “Mahkeme kararıyla kesinleşmiş olmak kaydıyla, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, böyle bir örgütü yönetmek veya bu amaçla kurulan örgüte üye olmak, üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak veya yardım etmek” fiili yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasını gerektiren eylemlerden sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasamızın ‘Anayasa Mahkemesinin kararları’ başlıklı 153. maddesinde; “…Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez. İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar. İptal kararları geriye yürümez. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar. ” hükmü yer almıştır.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un ‘Mahkeme kararları’ başlıklı 66. maddesinde; “…Mahkemece iptaline karar verilen kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü veya bunların belirli madde veya hükümleri, iptal kararının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Mahkeme gerekli gördüğü hâllerde, Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 20/09/2022 tarih ve 31959 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/09/2022 tarih ve E:2022/54, K:2022/99 sayılı kararıyla, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun; 54. maddesinin (a) bendi, 65. maddesinin (a) fıkrasının (9) numaralı alt bendinde yer alan “…ile öğrencilerin…” ibaresi, aynı alt bentte yer alan “…disiplin işlemleri…” ve “…ile ilgili hususlar…” ibareleri Anayasa’ya aykırı görülerek iptal edilmiş ve Anayasa’nın 153. maddesinin 3. fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin 3. fıkrası gereğince, anılan kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi ayrıca karara bağlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi tarafından, Anayasa’nın 153. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay süre ile yürürlüğe girmesinin ertelenmiş olması, anılan maddelerde yer alan söz konusu ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluğu doldurmak üzere Yasama Organına dokuz ay süre verilmesi amacını taşımakla birlikte, kamu yararını bozacak, olumsuz yönde etkileyecek hukuksal boşluğun doğmasını engellemek için getirilen bu sürenin, yalnızca yasama organına yönelik olduğunu idarenin bu sürede bir tasarrufta bulunamayacağını kabul etmek, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını bağlayacağını belirten Anayasa’nın 153. maddesine aykırı olacaktır. Zira Yüksek Mahkemenin iptal kararının yürürlüğünün ertelenmesi de bir Anayasa Mahkemesi kararı olup, diğer kararları gibi yasama organı yanında yürütme ve yargı organlarını da bağlar. Anayasa Mahkemesi’nin aynı karar metnindeki “iptal” hükmünü dikkate alıp, yürürlük tarihini belirleyen hükmünü gözardı etmek Anayasa’nın 153. maddesinde ifadesini bulan “Anayasa Mahkemesi kararları…yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” hükmüne aykırılık teşkil edecektir. İptal kararı nedeniyle ortaya çıkacak olan hukuksal boşluğun kamu düzenini ihlal edici nitelikte görülmesi nedeniyle anılan yasal düzenlemelerin dokuz ay süreyle yürürlükte kalması sağlanmaktadır.
Henüz yürürlüğe girmediği açık olan Anayasa Mahkemesi iptal kararının bakılan davada uygulanması mümkün olmayıp, Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girmediği dönemde tesis edilen işlemlerin yargısal denetimi, yürürlüğü Anayasa Mahkemesi kararıyla korunan düzenlemeye göre yapılmalıdır. Aksi yöndeki uygulamayla, Anayasa’nın 153. madde hükümleri ihlal edilecek ve hukuki boşluğa sebebiyet verilecektir. Bu durum, Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararının, Resmi Gazete’de yayımlandığı tarih ile kararın yürürlüğe gireceği tarih arasında idarece disipline aykırı eylemlere karşı hiçbir disiplin cezası verilememesi ve daha önce verilip de henüz yargılama süreci devam eden tüm disiplin cezalarının da iptali sonucunu doğuracak, böylece bu süreçte işlenen ve disiplin cezasını gerektiren tüm fiilerin yaptırımsız kalmasına neden olacaktır.
Dava konusu işlemin tesis olunduğu tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararının henüz yürürlüğe girmediği ve dolayısıyla 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun; 54. maddesinin (a) bendinin, 65. maddesinin (a) fıkrasının (9) numaralı alt bendinde yer alan “…ile öğrencilerin…” ibaresinin, aynı alt bentte yer alan “…disiplin işlemleri…” ve “…ile ilgili hususlar…” ibarelerinin halen yürürlükte olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, Anayasamızın ‘Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi’ başlıklı 42. maddesinde; kimsenin, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağı, öğrenim hakkının kapsamının kanunla tespit edileceği ve düzenleneceği, bu faaliyetlerin her ne suretle olursa olsun engellenemeyeceği düzenlenmiştir.
Öğrenciler için uygulanacak disiplin kuralları içerisinde ağır disiplinsizlik eylemleri için eğitim veya öğretim kurumlarından öğrencilerin çıkarılmasını öngören düzenlemeler getirilebilirse de, eğitim ve öğretim kurumlarınca öğrenciler için eğitim ve öğretim faaliyetleri süresince uygulanacak disiplin kurallarını düzenleyen dava konusu Yönetmeliğin disiplin cezası verilmesini gerektiren eylemlerin öğrencilik statüsü devam ederken işlenmesi halinde uygulanabileceği açık olup, öğrenciliğe giriş tarihinden öncesine ait eylemlerin, Yönetmelik kapsamında değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır.
Uyuşmazlıkta; her ne kadar davacı hakkında dava konusu Yönetmelik hükmü uyarınca yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasını gerektiren silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunmakta ise de; mahkumiyet hükmüne konu fiilin davacının öğrencilik statüsüne geçişinden önce işlendiği hususu değerlendirildiğinde, eğitim ve öğretim faaliyetleri süresince uygulanacak disiplin kurallarını düzenleyen dava konusu Yönetmeliğin anılan hükmünün, öğrenciliğe giriş tarihinden önce işlendiği hususu dikkate alınmaksızın, hakkında mahkumiyet kararı bulunduğu gerekçesiyle davacı aleyhine işlem tesisi olanağı bulunmamaktadır.
Bu durumda, öğrenciliğe giriş tarihinden önce işlenen suç için hakkında mahkumiyet kararı bulunduğu gerekçesiyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından varsa artan tutarın Mahkeme tarafından taraflara iadesine,
4. 2577 sayılı Kanunun 50. maddesi uyarınca onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak, 24/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.